22 Şubat 2025 Cumartesi

0 ALINTILAR // Holly Renee - Yıldızlar ve Gölgeler Krallığı (Stars and Shadows #1)


 

Kitabın yorumu için tıklayınız!






"Achlys ailesi, iktidarda oldukları yüzlerce yıl boyunca güçlü bir büyülü soy aktardı, ancak bazıları bu gücün azalıyor olabileceğinden endişeleniyor." 
Bir adım öne çıkıp ona yaklaştım. "Bu ne anlama geliyor?"
"Bu konuda konuşmamalıyım." Kapı aralığına doğru baktı.
"Lütfen," diye yalvardığımda, bakışlarını çevirip gözlerimle buluştu.
"İçinizde yatan büyünün Achlys ailesi ile tüm Citlali'nin kaderini belirleyeceği söyleniyor. Ya yükselişlerinin anahtarı ya da düşüşlerinin nedeni olacaksınız."


*****
"Ben buraya aradığınız kanı taşıyan bir damar olmak için getirildim. Daha fazlası değil."
Gavril'in elleri hareketsiz kalırken yüzündeki gülümseme kayboldu. "Kanını almak için seninle evlenmeme gerek yok, Kutsanmış. Tek yapmam gereken hançerimi alıp derinde küçük bir kesit açtıktan sonra ağzımı üzerine bastırmak. Citlali'nin gelecekteki kraliçesi olsan da olmasan da kanın güzelce akar."
İçimde korkuyla birlikte saf ve amansız bir öfke dolaştı. "O zaman bu nişanı neden sürdürüyorsun?"
"Çünkü, Adara..." Bıçağını kaldırmasını, bir parça ekmeği yavaşça yağlayıp üzerine bal sürmesini izledim. "Bana ait birinden başka kimse beslenmemeli. Bunu sağlamanın da sadece iki yolu var. Ya seninle evlenirim ve herkes benim olana dokunmaktan korkar ya da seni zindana kapatır, gücünü tatmak istediğimde seni ziyaret ederim. Hangisini tercih edersin?"


*****
"Kraliyete ihanet etmiş olabilirsin ama kapana kısılmış hissetmenin ne demek olduğunu bilirim. Denediğin için seni suçlamıyorum."
İçim acırken gözlerimi ondan kaçırdım. Benden ne söylememi istediğini bilmiyordum. Bana istediği kadar hain diyebilirdi ama asıl burada onunla birlikte bana en haince davranış gibi geliyordu. 
"Bunu bir daha sakın yapma." Başını iki yana salladı. "Zaten senin kardeşime ait olmanı izlemek zorunda kalıyorum. Bir de sana işkence etmelerini izlemek istemiyorum."


*****
"O adamları sen mi öldürdün?"
"Ne?" Yüzüme baktı ama sorum karşısında azıcık bile şok uğratmamıştı. 
"Kapının dışındaki adamlar. Beni alıkoyan adamlar ve Asilzade Etkin. Onları sen mi öldürdün?" Bunu bilmem gerekiyordu. İçimden bir ses gerçeği çoktan bildiğimi söylese de bunu ondan duymalıydım.
"Sana zarar veren herkesin kılıcımın ucuyla yüzleşeceğini söylemiştim."
"Kardeşin dışında mı?" Sargılı bileğimi aramızda tutarak onu bileğime bakmaya, izin verdiği şeyle yüzleşmeye zorladım. "Bana zarar vermeye izni olan tek kişi o mu?"


*****
"Kaderinde onların fark ettiğinden çok daha fazlası var."
"Anlamıyorum." Başımı sallayarak ona bir adım daha yaklaştım. "Kaderimde ne var?"
"Ruhun." Beni incelerken yavaşça konuştu. "Geri dönülmez bir şekilde bir başkasına bağlı." Gözleri tekrar bileğime kaydığında kalbim sözlerinin doğru olmaması için yalvarırken bile bakışları altında titredim. 
"Ya öyle olmasını istemiyorsam?" Tanrım, Gavril'e sonsuza dek bağlı kalmayı istemiyordum. Benden beslendiği için miydi?
"Seçme şansın yok, büyücü." Bunu tereddütsüz bir şekilde söylemişti ama yine de ona inanmayı reddediyordum.
"Bana öyle demeyi bırak." Sesim, bocaladığını fark ettiğim bir cesaretle titredi. "Ben cadı değilim."
"Değil misin?" Gözleri kısılınca işaretlerim daha da alevlendi.  "Büyünü hissedebiliyorum ama onunkini de hissedebiliyorum."
Tenimi sanki bardaktan boşanırcasına yağan bir yağmurun altında duruyormuşum gibi bir soğukluk sardı. Bu kadınla ilgili her şey bir uyarı niteliğindeydi ancak bildiklerini duymam, bilmem gerekiyordu. 
"Peki ya krallığı kurtarmamla ilgili söyledikleri?"
Tekrar konuşmadan önce uzun bir süre beni inceledi. "Kurtarmak istediğin krallık hangisi?"
Bilmece gibi konuşuyordu ve öfkem korkumun önüne geçmeye başlamıştı. "Anlamıyorum."
"Kan ve büyü yüzyıllardır topraklarımızda iç içe örüldü ama sen onları ayıracak olan bıçaksın."


*****
Eli bana kenetlendi ve beni süzerken yüzü yumuşadı. "Bende uyandırdığın gibi bir korkuyu daha önce hiç yaşamadım. Seni bulmak için bu ormanı aradım ve bunu sonsuza kadar yapabilirim."
Ellerini kaldırıp saçlarımın arasında gezdirerek beni kendine çekti. "Sana kızgınım çünkü sana karşı hiçbir şey hissetmemeliyim, prenses. Ama seni geri almak için tüm dünyayı karşıma alabilirdim."


*****
"Seni inciten hiç kimseye sadık değilim, prenses. Sadakatim, o odaya girdiğim ve onu o hain ağzından senin kanını silerken gördüğüm an bitti."
Sözleri içimde bir kurşun gibi sekerken zihnimde anlamlandırmaya çalıştım ama odaklanabildiğim tek şey, elinin pantolonumun üst kısmıyla buluşana kadar yavaşça karnımdan aşağı kayışıydı.
"Kardeşime olan sadakatim, bana ait olan birini incittiği anda son buldum." 


*****
"Eğer bunu nasıl yapacağımı bilseydim, yapardım. Seni incitmeden nasıl seveceğimi bilseydim, sana bir daha dokunmalarına asla izin vermezdim."
"Ailenin mi?"
"Düşmanlarının." Eli göğsümden yukarı kayarak boynumu sardı. Nabzım parmaklarının ucunda hızla atıyordu ve damarlarımda dolaşan korkuyu hissedebildiğini biliyordum.
"Geri dönmek istemiyorum." Sesim çatallaştı, korkumun beni bu kadar olay ele geçirmesinden nefret ettim. Tüm hayatımı beni neyin beklediğini bilerek, buna hazırlanarak geçirmiştim ama bu yeterli olmamıştı. 
"Biliyorum." Başını salladı ve alnını alnıma bastırdı. "Seni zorlamayacağım."
"Ne?" Ona bakmak için geri çekildim ama elleri beni sıkıca yerimde tuttu. 
"Kardeşimin senden tekrar beslendiğini izlemektense bu dünyayı terk etmeyi tercih ederim. Senin için her şeyden vazgeçerim, prenses."



 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın