Hedef Sensin'i çok severek okudum ve Meral Kır kitaplarına bayıldığım bilinen bir gerçek olduğu düşünülürse bu kitabı da keyifle okudum.
Kitap Miras Serisi'nin ilk kitabı ve romantik suspence dediğimiz aşk ile polisiye kurguyu birbirine harmanlanarak yazılmış bir kitap. Yani aşk yönünden sizi tatmin ederken aynı zamanda polisiye detaylarla da nefes kesecek bir araştırmanın içine dalıyorsunuz.
Kelimenin tam anlamıyla okurlarını tatmin edecek bir kitap olduğunu söylemeliyim. Üstelik hem bu kitabını hem de Sancaktarlar Serisi'ni tavsiye ederim.
Miras Serisi
- Hedef Sensin
- Gerçek Sensin
Seri bilgisi linklerini de koyduktan sonra alıntılara geçiyorum :)
Ayrıca size de tavsiye ederim :D
"Bakıyorum da artık bensiz yapamıyorsun."
Öyle değilmiş gibi davranmaya çalışsa da doktorun sesi isteğinin aksine gergindi. Güçer kendinin de ondan farksız olmadığını bilerek "Rüyalarımın kadını olma yolunda ilerliyorsun," dedi. "Ancak parmaklardan sonuç aldığını söylersen hayatımın kadını olursun."
"Ah savcılar ve onların önlenemez egosu. Fakat üzgünüm!"
"Kırılan kalbimin sesini duyabildin mi?"
"Senin bir kalbin olduğundan emin değilim, o olsa olsa kırılan egonun sesidir."
*****
Zeynep yumuşak ve uykulu bir sesle "Biliyor musun?" dedi ama devamını getirmedi.
Güçer de konuşmasını bekledi ancak beklediğinin gerçekleşmeyeceğini anlaması uzun sürmedi. "Büyük ihtimalle bilmiyorumdur."
"Seninle bir kitapçıda, baskısı tükenmiş kitabın kalan son adedine uzanırken tanışmayı isterdim."
"Bu hayalde kitabı hangimiz alıyor?"
"Güzelliği de o zaten, tanışmaktan bahsediyorum. Yani kitabı birlikte okuyoruz."
*****
"Editörlerin iş tanımında yazarların omuzlarına dokunabilecekleriyle ilgili bir madde var mı?"
"Sanmıyorum."
"O zaman seni taciz ediyor, eğer ihbarda bulunmak istersen tanıdığım iyi bir savcı var."
"Taciz falan yok, ama tanıdık bir savcının olduğunu bilmek beni rahatlattı!"
"O zaman acaba askılı giyinmek yerine dirseklerine kadar kolları olan tişörtlerden mi giysen," diyen Güçer aynı zamanda Zeynep'in omzuna dokundu. Rahat görünmeye çalışırken öte yandan az önce adamın dokunduğu yeri temizlemek istercesine elini genç kadının teninin üzerinde gezdirdi.
"Hayır, bunu da sanmıyorum."
"Son soru, editörlerin erkek olmak gibi bir zorunluluğu var mı? Sana en iyisinden kadın bir editör bulabilirim.
Sağ kaşını havaya kaldırıp orada bırakan Zeynep "Sen ciddisin, öyle değil mi?" diye sordu.
"Evet, gayet ciddiyim de, senin unu neden tuhaf bulduğunu anladım."
"Beni kıskandın mı?"
Abartıl bir tavırla "Kim ben mi?" diyen Güçer bu defa Zeynep'in elini tuttu. "O adamdan hoşlanmadım, sana dokunmasından nefret ettim ve bir daha bunu tekrarlarsa kolunu kıracağıma dair kendime söz verdim."
*****
"Bu tatlı masalın sonuna mı geldik?"
Güçer tüm hislerini gözlerinden anlayabilmesi için bakışlarını Zeynep'in gözlerine dikti. Devamında da acele etmeksizin yumuşak ama ne istediğini bilen bir tonla, "Hayır, sadece bu gece bitti." dedi. "Yoksa bu tatlı masal daha yeni başlıyor."
"Masallar her zaman mutlu sonla bitmez."
"Bizimkisinin sonunun mutlu olması için gereken her şeyi yapacağımı bil."
*****
Mimi yumuşak sesiyle "Senin için yapabileceğim bir şey var mı?" diye sorduğunda Zeynep başını kaldırmadan ıslak gözleriyle kuzenine baktı.
"Çok canım yanıyor, bunu geçirmenin bir yolu var mı?"
"Üzgünüm, aşkın huyu budur. Can acıtır!"
Zeynep dudaklarını yakan ateşe inat ağır ağır "Aşk!" diye mırıldandı.
"Aşk ya!" Mimi kuzeninin önüne gelip dizlerinin üzerine çöktü ve Zeynep başını kaldırıp ona bakana kadar bekledi. "Aşk derinin altındaki bir yara gibidir. Ne zaman ki kaşırsın işte o an, acıtmaya başlar."
"Ben, Güçer'e ve sahip olduğu her şeye hayrandım. Gücüne, dürüstlüğüne hatta huysuzluğuna bile." Çenesini dizlerine dayayan Zeynep başını salladı. "Onunla olmayı seviyordum, keyifli ve rahattım. Üstelik yanındayken kendimi güvende hissediyordum."
"İşte bunlar aşkın ilk evreleri. Ne zaman ki kaybettin, o zaman da irin dışarı çıktı."
"Yani diyorsun ki, ben ona aşıktım ama kaybedene kadar bunu fark etmedim."
*****
Sevmek, öğretilen ve öğrenilen bir şey değildi. Doğuştan gelen, var oldukça büyüyen ama paylaştıkça güzelleşen bir olguydu.
Sevmek için değil yaşamak için geç kalınırdı. Bugünü bugün yaşamak gerekirdi ki yarın anlamını bulsun. Ve yarını beklemek için sebeplerin olsun.
Ve yarını yaşamak için aşk en güzel sebepti.
Senin sayende imzalı şekilde okudum ben de abla 😍❤️
YanıtlaSilAlıntıları okuyunca yeniden okuma isteği geldi 🤭
Ayyy Meral abla olunca herkese zorla okutasım geliyor :D
Sil