~~~*~~~
Aşkı büyük yapan küçük ayrıntılarıydı. Gerçek aşksa, aynı kişiye defalarca aşık olmaktı.
~~~*~~~
Meral Kır'ın şimdiye kadar yayınlanmış bütün kitaplarını okumuş biri olarak yeni serisi ve yeni kitabı Hedef Sensin'i de çıktığı anda almıştım ama henüz okuyup da bitmesini istemediğimden okumayı erteliyordum ama dayanamadım hem de instagramda da okuma etkinliği olunca dedim ben de katılayım ve hemen başladım kitaba.
Nefes kesen ve soluksuz okunan bir polisiye aşk kitabı ile karşılaştım. Meral Kır şimdiye kadar hiçbir kitabında beni şaşırtmadı hep beklentimi bana verdi ki her kitabında ondan daha çok şey beklememe rağmen o da hep daha fazlasını bana verdi. Bu konuda takdir ettiğim Türk yazarlardan biridir kendisi.
~~~*~~~
Nefret, en az aşk kadar yoğun ve yorucu bir duyguydu. Nefretin gücü, yansıması olduğu aşkın büyüklüğüne bağlıydı.
~~~*~~~
Öncelikle akıcı, sürükleyici ve merak uyandırıcı bir kalemi var. Duyguları kaleme alış şekli tamamen okuru etkisi altına alacak ve okurken yüz ifadenizi etkileyecek şekilde kaleme alıyor. Olay döngüsü her zaman şaşırtıcı olmasının yanında bambaşka bir noktaya da parmak basıyor. Ama en önemli özelliği aşk romanına polisiyeyi öyle güzel harmanlıyor ki ben Türkiye'nin Nora Roberts, Linda Howard şubesi gibi kalemi var dediğimde bana güvenin.
Aşk detaylarıyla sizi gülümsetirken polisiye detaylarıyla sizi öyle bir olay döngüsünün içine çekiyor ki tereddütte bıraktırıyor okuru ve aşkı seven tarafımız aynı zamanda çiftin mutlu yaşaması için polisiye detayları da çözümlemesini bekler hale geliyor.
Meral Abla, ilk kitabından son kitabına kadar yazdığın her kitabı gözüm kapalı alırım dediğim yazarlardan biri ve beni her kitabıyla tatmin eden yazarlardan da aynı zamanda. Çünkü her kitabı bir öncesinden daha iyi ve daha şaşırtıcı detaylarla örülü.
Kitabın kısaca konusuna değinmen gerekirse; Gazeteci olan Zeynep gece çalışıp da bir sabah evine girdiğinde kendi yatak odasında kendi yatağının üzerinde vahşice öldürülmüş bir kadın cesedi bulur ve verdiği tepkiyle, attığı çığlıkla bütün apartmanı sabah uyanmasına ve daire kapısına toplamasının yanında yan dairesinde yaşayan Savcı Güçer'in de dikkatini çeker ve olay döngüsü başlar. Çünkü yan dairesinde yaşıyor olmasına rağmen Güçer ile Zeynep tanışmıyorlardır ve Zeynep'in yatağındaki kızı bir gece önce en son Güçer görmüş, sarhoş kızın eve girmesine yardım etmiştir. Maktulün kimliği, öldürülüşü, katil kim soruları komiserleri ve savcıları araştırmaya çekerken işin içine dahil olan Güçer'de bu araştırmada yer almaktadır. Ama dava gereği ve yan dairesinde olmasından dolayı Zeynep ile Güçer arasında filizlenmeye başlayan aşk ise olayları daha da karmaşıklaştırır. Çünkü iki gencin arasındaki çekim geçmişlerinden gelen ve mesleklerinin sonucu olarak büyük sorunlara da yol açmaktadır. Çünkü aşklarını yaşamak isteseler de önlerinde yakalanmamış bir katil var ve bu katil ya Zeynep ya da Güçer ile bir geçmişten dolayı cinayet işledi... Bunun getirisi ve geçmişleri Güçer'i ve Zeynep'i çok büyük bir sınavdan geçirirken hem kendilerini bulmalarını hem sevmeyi öğrenmeleri hem aşkın getirilerini kabullenmeleri hem de bu cinayetin ardındaki sır perdesini çözmeye çalışmaları gerekmektedir.
~~~*~~~
"İyi haber aşk acısı öldürmüyor, kötü haberse acı çektire çektire süründürüyor."
~~~*~~~
Öncelikle kitabı polisiye kısmına değinmek istiyorum. Her ne kadar koyu bir polisiye okuru olmasam da arada okumaktan zevk aldığım bir türdür. Dolayısıyla bu türde beni en tatmin eden şey tahmin katil ve sebepleridir. Çünkü olay döngüsü genelde tahmin edilebilinir oluyor bu türü okurları için ama sonuç ve sebep her zaman farklıdır ve yazarın hayal gücüne göre tatmin edici şaşırtıcılığa sahip olabilir. Meral abla da bu kitapta bunu yapmıştı. Katil öyle bir kişi çıkmıştı ki asla tahmin edemedim, aslında kafamda başka şüpheliler bile vardı ama şaşırtıcı detay oldu benim için. Ta ki Müjde'den gelen son sonuçlara göre tahminim biraz şekilde değiştirir gibi oldu ama onda bile tahmin etmedim açıkçası...
İlk cinayetin işleniş şekli, tarifi, polisiye detaylar, adli tıp detayları çok iyiydi. Özellikle cinayetin işleniş biçimi... ahhh film izliyormuşum gibi gözümde canlandırdım ve kitaba başlangıç daha iyi olamazdı bence. Bir sonraki kitapta bunu nasıl geçersin Meral abla bilemiyorum ama bundan iyisi için beklemedeyim :D
Zeynep'in kişiliği, olaylara verdiği tepki, Güçer ile olan diyalogları çok güzeldi. Hatta Güçer ile olan diyaloglarında çok eğlendiğim satırlar da oldu. Ancak genç kadının geçmişi... Güçer ile yaşadıkları bütün sorunların temeli de Zeynep'in geçmişi... o hayatı yaşayan çoğu kişi hayatta kalamaz ya da böylesine savaşamaz ama Zeynep'in hayatta kalma savaşı çok iyiydi. Zeynep'in babasının yaptıkları... bir baba nasıl böyle şeyler yapar dedirtiyor ama yapanlar var... hadi onu geçtim bir teyze nasıl böylesine kötü olabilir diye düşündürtüyor ama yine diyorum ki yapanlar var...
Güçer ise... adamım sen ne fena çıktın öyle. Doruk'tan sonra favorim olabiliten var benden söylemesi. Sadece gamzene bile vurulabilirim hele bir de sağa doğru kıvrılan dudaklarına... offf :D
Güçer'in güçlü kişiliği, savcı karakteri, olaylara bakış açısı çok iyiydi. Zaten olayı çözen de yine o oldu. Kaçırılan bir detayı bulmasıyla gerisi çorap söküğü gibi geldi. Tam da genç adamdan beklenen tavırdı bence.
~~~*~~~
Güçer kalbini korumak için geç kaldığını anlamıştı. Ama kimsenin değil, bu kadının esiri olmaya, tüm benliğiyle itirazsız hazırdı. Aşk belki ansızın değil ama imkansız bir anda gelmiş ve sakince onu teslim almıştı. Ne var ki etkisi, taşan denizler kadar coşkundu. Güçer de ya o denizde boğulacaktı ya da Zeynep'le birlikte okyanusları aşıp ait oldukları yere birlikte varacaklardı.
~~~*~~~
Güçer ile Zeynep'in çiftlikte yaşadıkları, ıslak hamburger halleri, çekilen resimlerdeki halleri çok güzeldi. Güçer'in Zeynep için yaptıkları çok tatlıydı hatta Paris muhabbeti süperdi. Çok ince bir adamsın ve sen her kızın rüyası olabilirsin özellikle o gamzen ve yamuk gülüşünle benim hayalimsin ama Doruk'tan sonra :D
Bir de demezsem içimde kalır, Zeynep'in vejetaryan olması ama köfte yemesi süperdi :D benden bir tane daha var dedim. Çünkü ben de et ürünleri yemem ama köfte yerim, Zeynep'in de benden olması kitabın en sevdiğim detayı olduğunu itiraf etmeliyim :D
Kitapta bolca Esmer'i gördük ve açıkçası Mehmet ne zaman kitaba gelecek dediğim anda geldi ve öyle bir geldi ki yıldırım gibiydi tam da ona yakışan şekilde... ve bizi güldürdü ve iç çektirerek karısını da alıp gitti :D Esmer ile Mehmet arasındaki sohbetler süperdi hatta bir alıntı da paylayacağım alıntılar postunda, asla es geçemem bu çifti çünkü sevdiğim çiftlerden biri kendileri. Gerçi bütün Sancaktarlar'ı ve eşlerini seviyorum - Asya hariç...
Kitabın sonunda Esmer'in hamileliğini okumak çok güzeldi :D ayyy o satırları okuyunca direk 32 diş sırıttım. Hatta Esmer'i ara baskıları ve hasta gelemiyor işe muhabbetlerinde aklıma geldi açıkçası... Aferin Mehmet sana demek istiyorum çünkü Esmer'in pek de isteyerek çocuk yapacağını düşünemiyorum muhtemelen Mehmet kandırmıştır :D
Kitapta diğer Sancaktarlar'ı görmek çok güzeldi. Atışmaları, sohbetleri ve aile ilişkileri çok güzeldi ve onları okumaktan çok zevk alıyorum. Özellikle Serra'yı hamile görmek ve Barış'ı da onun hamile hormonlarıyla savaşırken okumak çok iyiydi. Barış adamım güzel cevap verdin karına bravo sana :D
Güçer'in Cem ile olan diyalogu ve yaşadıkları sonucunda Zeynep'in hamlesini bekliyordum okurken ama sonunu beklediğim gibi olmadı çünkü genelde böyle sahnelerde geçmiş unutulur geleceğe mutlu yelken açılır ya onu bekledim ama Meral abla beni yine şaşırttı ve ayrıcalığını koydu ortaya...
~~~*~~~
"Biz şimdi sevgili mi olduk?"
"Olmamamız için bir sebep görmüyorum." diyen Güçer, genç kadının yerine oturmasını bekledikten sonra kapıyı kapatıp şoför tarafına geçti.
"Peki, bu durumda enim de fikrimi soracak mısın?"
"Bence gerek yok."
~~~*~~~
Resmen Meral abla farkını koymanın yanında karakterlerin sanki kitap karakteri değil de gerçek hayattan bireylermişçesine tepkiler yazıyor ve bir yerde ben öyle yapmazdım dedirtmiyor ben de böyle yapardım denilen tepkiler yazıyor bu yüzden çok taktir ettim bir kere daha.
O hastane odasında Güçer'in kalıp Zeynep ile mutlu sona ilerlemesi Meral abla için beklediğim olay olmazdı beklenmeyen Güçer'in gitmesi ve zamana bırakmalarıydı ki zaten de öyle oldu.
Kitabın sonu ise... beklenmedikti... tamam böylesine bir son beklememiştim Güçer'in artık dayanamayıp Zeynep'i özlediği için geri döneceğini düşünmüştüm ama dönüşü daha muhteşem oldu :D
Ayy amma çok konuştum biraz daha konuşursam çok fena spoiler vereceğim muhtemelen verdiğim kısımlar da vardır diye düşünüyorum. :)
Kitabı ben çok çok beğendim ve umarım kısa zamanda yeni kitapları okuruz çünkü Meral ablanın bir sonraki karakteri kim ve olaylar nasıl olacak merakla beklemedeyim.
Miras Serisi
~~~*~~~
"Beni şaşırtıyorsun savcım, bir daha Beyoğlu'na gitmezsin sanıyordum."
"Yanımda sen olursan gittiğim yerin önemi yok."
~~~*~~~
Yazarı : Meral Kır
Seri bilgisi : Miras Serisi #1
Yayınevi : Olimpos Yayınları
Sayfa sayısı : 432
Kitabın tanıtım yazısı:
Gazeteci Zeynep Erdem’in yatağında tanımadığı genç bir kadın acımasız bir katil tarafından öldürülür. Üstelik Zeynep’in, katilin kim olduğu hakkında en ufak bir fikri dahi yoktur. Bildiği bir şey varsa o da geçmişin aslında hiç geçmediği ve tüm karanlığıyla bugünü yerle bir etmeye geldiğidir. Şimdi, Zeynep’in tek isteği karanlık cinayeti aydınlatmaktır. Ona en çok yardımı dokunacak kişi yan komşusu Savcı Güçer’den başkası değildir…
Savcı Güçer, karanlık detaylarla dolu cinayetin kurbanını son gören kişidir. Hemen bir duvar ötesinde işlenen korkunç cinayet, savcıyı hem katili yakalamaya hem de hesapta olmayan bir aşka doğru sürükler. Zeynep yavaş yavaş hayatına sızarken Güçer’in ondan uzaklaşması ve asla gözlerine bakmaması gerekir. Ama aşk apansız gelir, insanı amansız bırakır. Aklınızın ve kalbinizin sınırlarını zorlayacak bu hikâyeyi okumadan önce derin bir nefes alın.
Çünkü soluksuz okurken buna ihtiyacınız olacak.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın