Veee hazır Acımasızlar bitmişken sizler çok güzel alıntılar paylaşayım istiyorum.
Kitabı edisyon bakımından eleştirsem de kitabı konu ve anlatım olarak çok beğendim. Bu yüzden de size birçok alıntı çıkardım birkaçını paylaşacağım.
Kitabın kelimenin tam anlamıyla mafya kitabı olduğunu söylemeliyim. Ayrıyeten de tam anlamıyla dark romans türünde. Bu yüzden bunu bilerek okuyun sonra gereksiz eleştiriler girmeyin.
Kitabın seri bilgisini sizlerle paylaşıp ardından da alıntılara geçeceğim :)
Şimdi sırada alıntılar. :D
Bir süre sonra, hala pencereden dışarı bakıyor olsa da elimi tuttu ve sıktı. "Bak ben... hiçbir zaman... iyi olmadım. Bir Giovanni olmanın dışında bir kimlik sergilemeye alışık değilim. Şefkat, yumuşaklık, sevgi gibi duygulara yabancıyım. Bu yüzden sana asıl karşılık vermem gerektiğini bilmiyorum. Ben her zaman bir sürtük gibi davranmaya alıştım ve aksini öğrenmem için biraz zaman geçmesi gerek."
Elimiz tutan elini dudaklarıma götürüp öptüm. "Bir sürtük gibi davrandığın kişi ben olmadığım sürece umurumda bile değil." Bir tarafım onun insanların kalbini söken vahşi, acımasız tarafına hayranlık duyuyordu. Bu, onun işiydi ve o bu işte gerçekten çok iyiydi.
Bir kahkaha attı ve ben yine sihirli bir değnek değmiş gibi bir anda dünyanın en mutlu erkeği oldum. "Birbirimizi sadece yetmiş iki saat önce tanıdık biz."
"Ve ben sanki seni yıllardır tanıyormuşum gibi hissediyorum."
"Hmmm... Öyle mi? Peki söyle bakalım, en sevdiğim renk ne?"
Lanet olsun!
*****
"Benden ne istiyorsun, Liam?"
Nasıl cevap vereceğimi bilemedim. Gerçeği söylersem beni bir muhallebi çocuğu gibi görmesinden korkuyordum. Ama yalan söyleyecek olursam, onun bunu anlayacağından emindim. İlişkimiz, hangi boyutta olursa olsun, bir yalandan ötürü yıpranabilirdi.
"Beni sevmeni istiyorum," diye mırıldandım. "Bunu yapamayacağını düşünürsen de bana karşı hiç değilse aşka yakın bir şeyler hissetmeni istiyorum. Sadakatini istiyorum. Bana karşı dürüst olmanı istiyorum. Her zaman, her şartta benim yanımda olmanı istiyorum. Seni başkasının yanında görmeye dayanamam. Vücudunu istediğim gibi kalbini ve düşüncelerini de istiyorum. Ümitlerini, hayallerini benimle paylaşmalısın. Paylaşmalısın ki bir gün bunları gerçeğe dönüştürebileyim."
İçimdeki herkesten saklamaya çalıştığım, karanlık tarafımın dile geldiğini hissettim. Ama ben neysem oydum ve karımın bunu bilmesi gerekirdi. Hatta o bastırdığım sesimi duyduğumda bunu uzun zamandır yapmak istediğimi fark ettim.
"Benim için öldürmeyi göze almanı istiyorum. Senin de benim gibi katil ruhlu olmanı ve kandan zevk almanı istiyorum. Ben bir Callahan'ın karşısına çıkmaya cesaret edebilecek bütün köpekleri cehenneme yollarken, gözünü kırpmadan bana destek vermeni istiyorum."
Bir sür sessiz kaldı.
"İkinci bölümde dile getirdiğin isteklerini olayca yerine getirebilirim. Ama ilki, aşkla ilgili olan... Uzun zamandır hiçbir şeyi sevmedim ben, Liam. Orlando benim için önemliydi ama ikimiz hiçbir zaman yakın olmadık. Hayatımın büyük bölümünü eğitimle geçirdim. Babam da sürekli çalışıyordu. Bu nedenle, aşk, sevgi, yakınlık gibi duyguları bilmiyorum ben."
Kendi düşüncelerime öyle dalmışım ki, yanıma geldiğini fark etmediğim babamın sesiyle irkildim. "Gözlerindeki bu bakışın ne anlama geldiğini gayet iyi biliyorum."
İçimden karımın bir an önce geri gelmesini dilerken, duvara yaslanıp, "Ne bakışı?" diye sordum. Karım... Birden kocaman gülümsedim.
Yaşlı ahmaksa sırıtarak bana bakıyordu.
"Bu bakış... Biliyorum çünkü zaman zaman benim gözlerimde de aynı bakış belirir. Bu aşk, şehvet, arzu ve ümidin karışımı bir bakış. Senin gözlerinde belirmesi ise bir haftanı aldı. Benimse sadece 48 saat sürmüştü.
Bazen bu heriften gerçekten nefret ediyordum. "Bu aşık olmak için çok kısa bir süre, baba."
Bir kahkaha attı. Babam, Sedric Callahan kahkaha atmıştı, evet! "Eğer, Shakespeare de senin gibi düşünmüş olsaydı, dünya Romeo ve Juliet'le hiç tanışamayacaktı, evlat. Eee, ondan hala nefret ediyor musun? Zaman zaman yani."
"Ben asla ondan nefret ettiğimi söylemedim. Meğerse uzun zamandır onun gibi birini bekliyormuşum ve bundan haberim yokmuş. Ama yine de... bunu onun bilmesine izin veremem. Ona karşı şehvet duyarım, sadık olurum, ona ilgi de gösteririm ama... aşık olmak için çok erken. O sevmeyi bilmiyor, bana. O nedenle öncelikle bir şeyler hissetmesi için beklemem lazım."
"İyi de ya hissetmezse?"
Annem ve Melody'nin bize doğru geldiklerini görünce sırtımı dikleştirdim. "Ben her şartta onun yanında olacağım."
*****
Gözlerimin içine bakarak, "Beni seviyor musun?" diye fısıldadı ve bu soru donup kalmama neden oldu. Yalan söyleyecek olursam anında anlardı. Gerçeği söyleyecek olursam da beni muhtemelen küçümserdi. Bu yüzden cevap vermedim ve piyona çalmaya devam ettim.
Mel bacaklarını belime dolayıp beni öperken, her hareketiyle tuşlardan ahenksiz sesler yükseliyordu.
"Beni seviyor musun?"
"Evet, seni seviyorum. Ama endişelenme senin de beni sevdiğini söylemeni beklemiyorum. Ben sabırlı bir adamım, beklerim."
Karım derin bir enfes aldı ve başını eğdi.
"Çok ciddiyim, Mel. Şu anda beni sevdiğini söylemeni beklemiyorum." Çenesinden tutup başın kaldırmak istedim ama o sert bir hareketle elimden kurtuldu.
"Mel..."
"Ben aşk ve sevgi konusunda hiç iyi değilimdir, diye fısıldadı.
Ellerimi kalçalarında dolaştırdım ama hareketimin seksüel bir amacı yoktu. Sadece beni hissetmesini, yanında olduğumu bilmesini istiyordum. "Bunu biliyorum. Beklememin nedeni de bu zaten."
Yüzüne düşen saçlarını geri iterek içini çekti. "Uğraşıyorum, öğrenmeye çabalıyorum."
Günden güne karım bana daha da yakınlaşıyor, onu böylece biraz daha yakından tanıyordum. "Bunu da biliyorum."
Elinize sağlık türkçe böyle kaliteli sayfalar bulmak gerçekten zor .
YanıtlaSiltakipteyimm
sitem hakkıdna görüşlerinizi bekliyorum
Kitap dizi film İnceleme sitem için
Libereji.com
Güzel sözleriniz için teşekkür ederim <3
SilMerak ettiğim serilerden bir tanesi. Hemen yorumunu okumaya gidiyorum abla. :))
YanıtlaSilMutlaka okumalısın, çok severek okudum ve 2. kitabı da bekletmeden okuyacağım ben <3
Sil