Tam bir yaz kitabı olan Josh ve Hazel'in Sevgili Olmama Rehberi'nden birkaç alıntı paylaşacağım size.
Ben bu kadının iki kitabını okumuş oldum ve çok sevdim. Sizlere de, özellikle de romantik kitapları seviyorsanız biraz da eğlenceli olsun derseniz mutlaka deneyin. Özellikle de yaz bitmeden deneyin çünkü inanılmaz keyifle okunacaktır.
Filmi olsa onu da bir bu kadar keyifle oturur izlerdim.
Kitaba dair yorumum için tıklayınız.
Şimdi sizleri alıntılarla bırakıyorum.
"Her zaman senin o yıllarda... geçici bir dönemde olduğunu düşünmüştüm." Sol kaşını havalı bir şekilde kaldırdı. "Ama görünen o ki bu senin doğal halinmiş."
Durumu kabullenerek, "Sanırım özür dilemem gereken çok şey var," dedim, "Ama seni iki de bir çileden çıkarmayacağıma dair kendime pek güveniyorum. Belki yaşlanana dek bekleyip sonra topluca özür dilesem daha iyi olur."
Bıyık altından gülümsedi. "Gerçekten hayatım boyunca senin gibi biriyle daha karşılaşmadığıma yemin edebilirim."
"Asla sevgili olunamayacak tipte biriyle mi?"
"Eh, onun gibi bir şey."
*****
Onun bulaşıkları yıkayışını izledim ve birkaç lokma yemeyi başarıp mutfağı temizlemeye koyuldum. Surat asmıyordu, kırılmış gibi de görünmüyordu. Sanki ses tonundan benim kastetmedğim bir şey çıkarmış gibiydi. "Biraz fazla Hazellaşmak derken?" diye sordum. "O ne demek oluyor?"
Elinde havluyla bana doğru dönüp omuz silkti. "Bazen fazla geveze, fazla budala, fazla neşeli, fazla oradan oraya atlayan, fazla coşkulu bir tip oluyorum." Ellerini iki yana açtı. "Yani, fazla Hazellaşıyorum."
Gerçekten de saydığı tüm özelliklere sahipti ve doğrusu ondan hoşlanmamın sebebi de buydu.
*****
"Sanırım asıl sevdiğim, birinin insanı olmak hissiydi."
Hazel elini bileğime koymuştu, tepkisini görmek için yüzüne baktım. Gözlerime bakmıyordu ama yanakları pembeleşmişti. "Sen benim insanımsın," dedi. "Bu gece beni savunduğun için teşekkür ederim."
Bu kadar hassas bir durumdan öyle rahat bir şekilde söz ediyordu ki, ona karşı duyduğum yakınlığın harlandığını hissettim. Elini tutup dudaklarıma götürdüm ve bir öpücük kondurdum.
"Senin insanın olmayı seviyorum."
*****
"Hazel, tatlım ona aşık mısın?"
Bu soru ben de nedense tokat etkisi yaratmıştı. Konuşmanın başından beri buraya varacağımız belliydi. Ellerimi karnıma yasladım ve çektiğim sancıyı kelimelere çevirmeye çalıştım. "Değilim. Yani biliyorsun işte. Güvenli bir bölgede olduğumu hissediyorum. Buradan geri dönebileceğimi sanmıyorum."
Annem başıyla onayladı. Gözlerinde şefkatli bir bakış vardı. "Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamış olmam tuhaf bir şey mi? Daha önce beni yakan bir aşk yaşamadım. O ateşin nasıl olduğunu bilmek istiyorum."
"Ne istediğimden bile emin değilim. Eğer birine aşık olursam ve o kişi çekip giderse paramparça olurum."
Annem uzanıp çamurlu elini yanağıma koydu. "Anlıyorum, tatlım. Sadece, bu dünyada istediğin her leye sahip olabilmeni istiyorum. Ve istediğin şey Josh ise, cesur olup onun peşinden gitmeni istiyorum."
*****
"Hazel ortalarda dolaşan muzip bir yıldız gibidir. Birçok arkadaşı var çünkü onu sevmemek elde değil. Ama sadece birkaç kişiyle gerçekten yakın. Onun için gerçekten önemlisin. Eğer seni kaybederse gerçekten yıkılır, Josh."
Kuşkulu gözlerle ona baktım. Hazel taştan, ateşten, demirden yapılmış bir tipti. "Hadi ama, Em."
"Ciddi olmadığımı mı sanıyorsun?"
"Hazel kırılgan biri değil. Gayet umursamaz biri."
"Sen öyle sanıyorsun. O kız sana resmen tapıyor." Alaycı bir şekilde güldü. "Nedenini her ne kadar anlayamasam da."
İç çektim ve kahvemin içinde dönerek yüzen kremaya doğru baktım.
"Ama eğer bu konuda kararlıysan," dedi Emily. "bence bu, onun ruhunu aydınlatacak tek şey olacaktır. İkimizde Hazel'in bir kelebek olduğunu biliyoruz. Bence sen, onun kanatlarındaki tozunu atabilecek güce sahipsin."
*****
"Sence Josh, kalbimi bir üzüm tanesi gibi ezecek midir?"
"Sormaya çalıştığın şey," dedi Emily dikkatli bir şekilde, "Josh'ın da sana aşık olup olmadığı mı?"
Başımla onayladım. Kalbim göğsümden boğazıma doğru yükseliyordu sanki. Bu kadar net ve yerinde bir sorunun üzerine ekleyebileceğim tek bir kelime yoktu."
"Josh'ın bir şeyler hissettiğini biliyorum." Sepeti diğer koluna aktardı. "O hislerin ne anlama geldiğini ve senin ne düşündüğünü çözmeye çalıştığını biliyorum." Emily yüzünü buruşturdu. "Sana onun da aynı şeyi hissettiğini söyleyerek yanlış bir umut vermek istemiyorum çünkü Josh benimle bunları konuşurken hislerini tümüyle ortaya koymamaya dikkat ediyor."
Homurdandım.
"Neden ona sormuyorsun?"
"Çünkü korkağın tekiyim," dedim ki zaten bunu şimdiden açıkça ortaya koyduğumu düşünüyordum. Emily bunu duymazdan geldiğinde bir kez daha denedim, "Çünkü bunu ona sormak, aramızdaki şeyi mhvedebilir."
*****
"Bildiğim kadarıyla Hazel, tuhaf bir şekilde üniversite yıllarından beri sana tapıyor."
Sis dağılmıştı. Ne demek istediğini anlayabiliyordum. "Demeye çalıştığın, Hazel'in kendisini bana uygun biri gibi görmediği mi?"
Bunu o da daha önce dile getirmişti.
Dave başını salladı ve "Hemen hemen," dedi. "Ama söylemeye çalıştığım diğer bir şey de, senin düşüncelerinin onun için her şeyden önemli olduğu. Ve eğer Tyler'la işler yolunda gitmediyse, bu onu zaten şaşırtmamıştır. Ama eğer seninle işler yolunda gitmezse, bu kesinlikle Hazel'ın nasıl biri olduğuyla alakalı olacaktır."
"Ama onun olduğu kişiyi seviyorum," dedim.
Çıkmaz sokağa girmiştim artık. Aşıktım ve bunun geri dönüşü yoktu.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın