Akıcı, su gibi giden, sıcacık, eğlenceli, arkadaşlık ve aşk ilişkilerine değinen güzel bir aşk romanıydı.
Kitapta +18 sahneler vardı.
Ayrıca kitap, Chick-Lit / Romans türündeydi. Ancak kesinlikle yaş sınırlamasına dikkat edilerek okunulmalıdır.
Kitabın yorumu bir alt postta yer alıyor. Yazarın Makul Şüphe kitabını da tavsiye ederim ki onun da yorumu blogda mevcut :)
Şimdi sizi alıntılarla baş başa bırakıyorum :)
"Carter..." diye soluyarak yavaşça geri çekildim. "Sen ne... Sen ne yapıyorsun?"
"İşte şimdi dikkatini kasten dağıtıyorum." Gözlerimin içine baktı. "Ayrıca tamamen ayıkken seni öptüğümde aynı şeyi hissedip hissetmediğime karar vermeye çalışıyorum."
"Peki karar ne?"
"Jüri hala tartışıyor."
*****
Kız gittiğinde Carter banka doğru gelip tam yanıma oturdu.
"İkiniz bir randevu ayarladınız mı?" diye sordum. "Onunla ne zaman çıkacaksın?"
"Çıkmayacağım," dedi. "Sana bunu sordurtan ne?"
"Bu senin tipik görev tanımın. Ya bu ya da arabanın arka koltuğuna götürüp orada..."
Parmağını dudaklarıma dayadı. "Kısa süre önce beni diğerleri için mahvetmiş olabilecek biriyle seviştim."
Gözlerim fal taşı gibi açıldı ve yanaklarımı ateş bastı.
"Elbette onu zihninde bu asla olmadı ama eğer yalan söyleyip aynı şeyi dile getirseydim iyi bir en iyi arkadaş olmazdım..." Parmağını çekti. "Kayıtlara geçsin diye söylüyorum, unutmam çok daha uzun sürecek."
*****
"Seni seviyorum," diyerek lafımı kesti. "Sana aşığım ve bunu bilmeni istiyorum... Sanırım hayatımın çoğunda seni sevdim ve... Bugün gidiyor olsam bile bilmem gerekiyor... Sen de aynısını hissediyor musun, bilmem gerekiyor."
Sessizlik.
Söylediği son şey aklımda kendini tekrarlayıp durdu: Seni seviyorum, sana aşığım, sen de aynısını hissediyor musun?
Ne söylemem gerektiğini biliyordum, uçuşunu neyin kolaylaştıracağını biliyordum fakat daha iyi olduğunu bildiğim şeyi söylemek zorundaydım. Yapılacak doğru şey olduğunu bildiğim şey.
"Ari..." diyerek gözlerinin içine baktım.
"Evet?"
"Ben, üzgünüm..." Gözlerine dolan yaşları fark ettim. "Lütfen bu ağırına gitmesin... Seni seviyorum, seni çok seviyorum ama..."
"Ama?" Yüzü asıldı. "Ama ne?"
"Ama o şekilde değil. Sen benim en iyi arkadaşımsın ve seks yaptığımızı biliyorum ama... biz sadece arkadaşız."
*****
"Zaman yarat ve bulduğun anda bana mesaj. Tercihen bu hafta sonu."
"Sen kendi evinde uyumayacak mısın? Sana zamanı yüz yüze söyleyemez miyim?"
"Hayır," dedi düz bir sesle. "Sokağın sonundaki Beach Front Hotel'de bir oda tuttum."
"Ne?" Yutkundum. "Niye?"
"Bunun birinci sebebi, başka bir erkeğin seninle uyuduğu düşüncesine katlanamam. İkincisi, evimde olman ve sana dokunamıyor olmam... Bununla başa çıkamam."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın