Tutku Çemberi kitabını okumuştum yazarın, eksikleri olduğunu düşünsem de bu tür de çok daha iyi yazarların olduğunu düşünsem de beğenmiştim.
Bu kitap için de ortalamaydı diyebilirim.
Öncelikle yazarın bazı detaylarda sanki tarihe değinmek istiyormuş gibi bir kurgusu olduğunu hissettirdi. Kral, savaşları, MacGregorlar falan olunca... ama biz bu tür detaylarda çok daha profesyonelleri okuyunca bu kitapta bir şeyler eksik kalmış hissi uyandırdı içimde açıkçası.
Genelinde kurguya bakıldığında heyecanı bitmiyordu, klan için sadakati, savaşma detayları, aşkı güzeldi ama eksiklikleri vardı. Akıcıydı da... ama ne yazık ki tasvirler ve duygusal anlatımlara o kadar yer verilmişti ki bir an konuşmalar hiç yokmuş hissi uyandırıyordu. Keşke azıcık karakterler sohbet mi etseydi... bunun bir üst boyutu düşüncelerle anlaşma falan olacaktı sanırım... öyle hissettim okurken... ki bu durumun beni bazen sıktığını da itiraf etmeliyim.
Daha detaylı incelemeden önce size kitabın konusundan bahsedeyim. Davina, Kral James'in en büyük ve ilk çocuğudur. Doğumundan kimsenin haberi yoktur ve Kral James, henüz küçük bir çocukken onu manastıra bırakmıştır. Kızının hayatından endişelendiği için de kraliyet askerlerinden küçük bir kısmını onunla beraber manastırı koruması için orada bırakmıştır. Ancak düşmanları ve tahtta gözü olanlar Davina'nın varlığını öğrenir ve meşru varis olduğundan dolayı onu öldürmek isterler. Bu amaçla manastıra saldırırlar. Tam da kralı taç giyme töreni için babasının yanına saraya giden Robert MacGregor ve kardeşleri o sırada oradan geçerken saldırıyı görürler ve müdahale etmek için olaya dahil olurlar. Orada genç bir rahibe adayı gibi görünen Davina'yı sağ bulunca ve onun peşinde olduklarını öğrendiklerinde genç kızı korumak için kendi topraklarına geri dönem kararı verirler. Ancak hala Davina'nın peşinde onun ölmesini isteyen güçlü kişiler vardır ve daha da önemlisi Rob ve kardeşleri de dahil olmak üzere kimse Davina'nın kralın kızı olduğunu bilmemektedir. Bütün bunların yanında Rob ve Davina aralarındaki çekime karşı gelme konusunda zorlanırken kalpleri birbirlerine doğru akmaktadır. Önlerinde çok büyük engeller vardır. Davina'nın sakladığı kimliği, peşindeki adamlar ve kral... Rob'un klanı, karşı karşıya kaldığı büyük tehdit ve kendi babası... Bütün bunlarla baş edip aşklarını yaşayıp yaşayamayacaklarını okuyoruz.
Yukarıda belirttiğim konuyu detaylandırmak istiyorum. Evet kitapta cidden sohbet çok azdı ve bu durum ciddi anlamda rahatsız etti. Yani düşünsenize iki sayfa düz yazı okuyorsunuz ya bir yerin betimlemesi, ya birinin düşüncesi ya da duyguları... iki sayfa düz yazı... arada iki satır konuşma... bu durum açıkçası beni sıktı ve keşke daha düzgün konuşmalar, sohbetler olsaydı dedim.
Bunun yanı sıra, Rob... o yenilmez, sert karakterli MacGregor... çok çabuk aşk erkeği oldu! Arkadaş bu kadar hızlı evrim görülmemiştir. Bazen okurken karakterlerin tavırlarından daha doğrusu yazılmasından acaba yazar historical romans yazdığını unuttu da günümüz aşk mı yazıyor sandı ona göre kurguladı diye düşünmedim değil. Bu durumda bu türe pek yakışmadı bence...
Onların haricinde aslında kitabı eleştireceğim pek bir şey yok... Belki savaşma sahneleri azıcık daha detaylandırılabilirdi... Ama bu tabi benim şahsi fikrim o tür detayları okumayı sevdiğimden... herkes sevmeye bilir o yüzden bir şey de diyemiyorum.
Ancak, kardeşlik ve arkadaşlık ilişkileri çok güzel anlatılmıştı. Rob ve kardeşlerinin, kuzenlerinin ilişkileri çok iyiydi. Hatta anne babasının ilişkisi bile öyle güzeldi.
Rob ve Davina arasındaki bağ, aşk çok tatlıydı. Her ne kadar Rob'ın bazen fazla aşk adamı olduğunu düşünsem de genelinde içimdeki romans sever tatmin oldu bu aşktan. ;)
Colin'in kitabın sonlarında Kral ile gelmesi ve gerçeklerin ortaya çıkması çok güzel anlatılmıştı. Hatta inançları ve sevdikleri kişiler için göze aldıkları çok cesurca ve güzeldi.
Ahh bir de kitapta Highlandlı, türevinde tabirler vardı... biz hep çevirilerde onları Kuzey İskoçyalı olarak okuduk ve burada bu tür bir tabir biraz tuhaf geldi.
Ve söylemezsem içimde kalır... Rob koyun otlatıyor, domuzları hizaya sokuyor... Rob bir reisin oğlu ve babası kalede olmadığında bütün sorumluluk onda... yani reisin varisi... ama çobanlık yapıyordu. Bu daha önce hiçbir kitapta okumadığımız bir detaydı ve çok tuhaf geldi açıkçası.
Genel olarak bakıldığında güzeldi ama eksikleri bence fazlasıyla vardı. Bu yüzden benim nazarımda 5 üzerinden 3'lük bir kurgusu vardı.
Ancak Epsilon bu seriye devam ederse kardeşlerin hikayelerini merak ettiğimden kesinlikle okuyacağım. Çünkü onlara dair yapılan imalar ve değinmeler sonucunda merak ettim. Zaten içimdeki historical romans sever de asla es geçmez dener her kitabı... o yüzden serinin diğer kitaplarına da şans vereceğimden eminim.
Alın der miyim? Valla sizin tercihiniz... daha iyi yazarlar var şüphesiz ki... benim nazarımda ortalama bir kitaptı.
Children of The Mist Serisi
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın