30 Eylül 2024 Pazartesi

0 Gökçen Koçan - Onsra Nar (Onsra Serisi #1)



~~~*~~~
Umut, çok güzel bir hissiyattı ama boşa çıktığında can alırdı.
~~~*~~~ 


 
Ayın son yorumu bir askeri kurgudan gelsin. Üstelik bir Türk yazar aynı zamanda. 

Öncelikle kitabı çok merak ederek aldım, özellikle de kapak tasarımları hoşuma gitmişti. Üstelik seri olduğunu öğrendiğimde hemen okumak istemedim ve şimdi serinin 3. kitabı da çıktığı için daha fazla bekletmeden okuyayım dedim. Sonucunda da yorumuyla karşınızdayım. 

Yetişkin içerikli, askeri bir kurgu olan üç kitaplık serinin ilk kitabıydı. Yetişkin içerin olduğunu söylüyorum ki okuyanlar bunu bilerek okusun, çünkü bundan rahatsız olan okur kitlesi var bilinçli okusunlar. Smut içerik ve argo-küfürlü konuşmalar var dolayısıyla da bunu bilerek okuyun.


~~~*~~~
Şahin'in gölgesi; ilk defa, avı olmayanın üzerine düşüyordu ve ilk defa, tek gayesi öldürmek değil, yaşatmaktı.
Kanda boğulmadan, yaşatmak...
~~~*~~~ 


Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Jülide, albay bir annenin kızı olarak yurtlarda büyümüş, anne babası henüz 6 yaşındayken boşandığı için babasının da kendisini istememesi sonucunda tek başına hayatta kalmaya çalışmış, annesinin takdirini ve ilgisini kazanmak için çabalamış işin sonucunda da birçok askeri eğitimi olan, annesiyle ilişkisi resmi kayıtlarda kesilmiş, doktor olmuş 29 yaşında bir genç kadındır. Nişanlısı tarafından aldatıldıktan ve annesinin şehit olduğu haberi geldikten sonra aldığı ani bir kararla İstanbul'dan Urfa'ya askeriyede çalışmak için başvurur. Ancak işler hiç de hesapladığı gibi gitmez çünkü İstanbul'da tek bir gecelik ilişki yaşadığı adam beraber çalışmaya başladığı timin komutanı çıkmıştır. Alp Aslan ise görev için bulunduğu karakola gelen doktorun kim olduğunu öğrendiğinde oldukça şaşırır. Üstelik kendisi de evlenme planları yaptığı kadın tarafından aldatıldığı için, Jülide'nin boynunda bulunan askeri künye de dikkatini çekince ona karşı içinde bir öfke beslemeye başlar. Çünkü kendisi görevdeyken sevdiği kadın tarafından aldatıldığını öğrenirken Jülide'nin de aynısını başka bir adama yaptığını düşünerek bilenir. Ancak genç kadını tanımaya başladığında hiç de düşündüğü gibi olmadığını görür. Çünkü Jülide, geçmişinde yaralı, sahip olduğu arkadaşlara sıkı sıkıya tutunan her ne kadar dışarıdan soğuk, duyarsız görünse de içinde aslında sevgiye aç bir kadın vardır. Alp Aslan'da bunu yavaş yavaş keşfederken, aslında kırıp geçmekten gocunmadığı kadına nasıl da haksızlık yaptığını fark etmeye ve daha da önemlisi içinde filizlenen aşk tohumlarına teslim olmaya başlar. Ancak, görevleri, işleri ve Alp Aslan'ın ailesi birçok şekilde ikilinin önüne engel çıkarmaktadır. Çünkü özel bir time ait olan Alp Aslan, Jülide ile görünmenin sonucunda genç kadını kendisinin zayıf noktası haline getirerek ölüm listesine yazdırmıştır adını. Şimdi Alp Aslan sadece kendi hayatta kalmaya çalışmayacak Jülide'yi de hayatta tutmaya çabalayacaktır. Bunun yanı sıra da Jülide, çocukluk arkadaşı, ağabeyi gibi sevdiği Melih ile küçüklüğünden beri askeri parkurlarda aldığı eğitimler sonucunda hiç de kolay lokma değildir. 


~~~*~~~
Biz hep dönerdik. İki ayak üstünde değilse de dört kol üstünde... Birinden seni eli böğründe beklemesini istemek; kulağa çok bencilce gelebiliyor ama asıl istediğimiz, sırtımızı döndüğümüz anda hançerlenmemeleriydi. 
~~~*~~~ 


Öncelikle şunu söylemeliyim ki askeri kurgu olması ve detaylarda askeri detaylar olması hoşuma gitti. Hatta operasyon kısımları da güzeldi. Jülide'nin ilk katıldığında yaşadıkları, koşturmacaları, çabaları çok iyiydi. Soluksuz okunduğunu söylemeliyim o kısımlarda. Sadece o detayları daha çok isterdim. Daha fazla okumak da isterdim. Askeri kurgu olduğu dikkate alınırsa o kısımların biraz eksik kaldığını düşündüm.

Jülide'nin doktorluğu, görevi, hastane işleri hakkında da daha detay isterdim. Sonucunda kadın doktor bir tek operasyon kısımlarında onu okuduk bir de Alp Aslan olurda yaralı dönerse onu tedavisinde okuduk. O kısımda da daha fazla detay isterdim. 

Bunun haricinde bir güvenli mahallede konaklıyorlardı oradaki hayatları klasik mahalle hayatı gibiydi ki ben çok severim o mahalle hayatını. Sanırım bir sitede oturduğum için içimde o hayata dair bir özlem var. O kısımları okumak çok tatlıydı. 

Arkadaşlıklar ve aile ilişkileri de güzel anlatılmıştı. Özellikle de Jülide ve Melih'in arkadaşlığı çok iyiydi. İkilinin birbirini tanıması, belki en kötü belki en iyi anlarında birbirlerine destek olmaları, yanlarında olmaları da çok güzeldi. 

Alp Aslan'ın karakteri, ailesiyle ilişkisi hatta direk anne babasıyla olan ilişkisi desek daha doğru olur çok sinir bozucuydu. Şahsen ben annesine çok fena sinir oldum okurken. Kadın resmen oğlunun ne istediğini değil kendi istediğinin peşinde yavaş kadın dedim okurken. Alp Aslan'ın da onu çok ciddiye almaması da çok mantıklıydı. 

Alp Aslan'ın bütün kırıcı sözlerini bir bir yutması... adamım çok fena faka bastın dedirtti. Eeee aşk insanı böyle çarpar. Başlarda çok fena şeyler söyledi Jülide'ye ve sonra gerçekleri öğrenince de nasıl da kendini affettirme çabasına girdi. 

Ama şunu söylemeliyim ki Alp Aslan gibi bir karaktere de anca Jülide gibi bir karakter yakışırdı. Çünkü ikisinin de benzer yaraları olmasına rağmen ikisi de birbirlerine sığınacak liman oldular. Hatta öyle ki Jülide'nin çoğu konuda Alp Aslan'a güvenmesi çok iyiydi. 
Alp Aslan'ın ise kıskançlıkları ve sahiplenmesi tipik erkek dedirtti. 

Ancak her şeye rağmen söylenen onca ağır ve kırıcı şeye göre fazla kolay affedilip aşk ilanları yapılmadı mı? 


~~~*~~~
Alp Aslan'ın gözleri denizle göğün birleştiği ufuk çizgiydi gibiydi. Ya o denizde boğulacaktım ya da o gökyüzünde kanat çırpacaktım.
~~~*~~~ 


Emre... neden bilmiyorum ama çok üzüldüm bu adama ya... keşke böyle olmasaydı dedim. Bir de Muhsin'e... Bilemiyorum ama adamlar asker... sizler yataklarınızda rahat uyuyun diye birçok şeyden feda ediyorlar ve tek istedikleri hayatlarındaki kadınlardan sadakat... Umarım bir vurgun da Begüm'den yenmez dedim okurken... Bunu da ikinci kitapta göreceğiz artık.

Şu seride Melih'in de mutlu sonuna ulaştığını görürsem çok mutlu olurum ve belki Emre'nin de... 

Bir de Dicle detayı var... kızım bir bas git diyesim geldi okurken. Evet kitapta Jülide ile Alp Aslan'ın arasındaki dinamiği hep ateşledi falan ama yine de yine mi sen modundaydım. Kesin başka bir amacı var bu kızın... zaten ailesinden belli bir şey olacağı.

Bu arada kitap çok fena bitti ve iyi ki ikinci kitap elimde merak ederdim yoksa sonunu. Ama şunu da söylemeliyim ki çok büyük beklentilerle okunmasın şu kitap çünkü bence eksikleri vardı. Öncelikle Jülide'nin çaresizlikleri, sevgi eksikliği falan çok iyi anlatılmıştı ama bunun yanında ikili arasındaki aşkı sözlerde çok güzel ifade edilse de okura hissettirme konusunda eksiklik hissi de verdi bana. Ama özellikle de Alp Aslan'ın sözleri çok iyiydi. 

Bazı olaylar fazla hızlı geçilmiş hissi verdi. Mesela Muhsin ve eşi hakkındaki... aslında şu da vardı ki o olaya gerek de yoktu bence... Zaman zaman kitabın gereksiz uzatmaları olduğunu düşünmedim değil. 
Buna en iyi örnek de sanırım şey olurdu, Jülide'nin eski nişanlısı tam bir pislikti ama o kitabın neredeyse yarısından fazlasında boy gösterdi ve o problem çözüldü derken Alp Aslan'ın eski sevgilisi boy gösterdi 25-30 sayfa falan... bence o gereksizdi mesela... Bilemiyorum belki de ben öyle hissettim. 

Bu yüzden kitaba dair çok büyük beklentileriniz olmasın, ikinci kitabı aldığım için okuyacağım ve üçüncü kitabı da ona göre karar verip alacağım ama şunu söylemeliyim ki, çok daha iyi olabilirdi ve bence gereksiz uzatmaları vardı kitabın. 

Yoğun bir iş döneminde olduğum için beni yormayacak, çok takılı kalmayacağım bir kitaba ihtiyacım var o yüzden de sanırım hemen ikinci kitaba başlayacağım. 

Kitaba dair puanım 5 üzerinden 2,5 veriyorum. 🌟🌟 / 🌟 


~~~*~~~
Bize ait ne varsa, her şey onun eseriydi. Sevgiye aç bir kadın nasıl bu kadar arındırılmış bir sevgiyle sevebiliyordu, aklım almıyordu ama Hevybanu için nefes almam yeterliydi. Cehennemin dibinde olsam bile, hayatta olmam onun için kafiydi ve bu, benim için bir ömür şükretme sebebiydi.
~~~*~~~ 



Onsra Serisi

  • Onsra - Nar
  • Onsra - Hun
  • Onsra - Kam




Kitabın adı    : Onsra - Nar
Yazarı           : Gökçe Koçan
Seri Bilgisi      : Onsra #1
Yayınevi         : Dokuz Yayınları
Sayfa sayısı    : 544

Kitabın tanıtım yazısı: 

“Affetmeyeceğim.”

“O kadar şey söyledim. Unutacak değilsin zaten…” Söyleyemediğim gerçeklerin yerine yaptığım kabalıkların canını yaktığını, kabullenircesine başını salladı. “Affetme!” diyerek sesli bir nefes verdim. Ardından peşi sıra önüne doğru ilerledim. Hafifçe önünde eğilecek gibi olduğumda, sağ eli sol koluma yapıştı. Ne tam diz çökebildim ne de utancımdan doğrulabildim ama yine de talep etmekten geri kalamadım. “Ama her şeye rağmen burada kal be Hevybanû!” Yüzümden buruk bir tebessüm geçti. Gideceğim demişti. Gidene kadar gözüne gözükmeyeceğim… Aylardır gözüme gözükmekten kaçındığı gibi, gözlerini de ilelebet benden sürgün eylemişti. Yaşattığı sürgün dayanılmaz olduğu için yeni farkına vardığım gönlümden bile vazgeçip; “Tamam yine görmezden gel beni ama burada aldığın nefesleri hissedeyim,” dedim.

Dudağının solu yukarı doğru kıvrıldı. “Seni affettiğim gün…” Ağırca yutkununca kaşlarım çatıldı. “Şehadet haberin bana ulaşsın Alp Aslan!”







Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın