8 Ekim 2024 Salı

0 Gökçen Koçan - Onsra Kam (Onsra Serisi #3)



~~~*~~~
Acısını bastırmak ister gibi, sol elimle sol göğsümün üzerine bastırdım. Susmuyordu... Suçlamaktan vazgeçmiyor, öfkemi bilemesi de bitmiyordu...
~~~*~~~
 

Onsra Serisi'ne son sürat devam ediyorum. İkinci kitabı beğenince hemen üçü de aldım ve okudum elime gelir gelmez. Çünkü ikinci kitap çok fena bitmişti. 

Bu kitapla da Jülide ile Alp Aslan'ın hikayesi kaldığı hızla devam ediyor ve bu kitabı bitirdikten sonra, yayınevinin ve yazarın Instagram paylaşımlarından öğrendiğim kadarıyla 4. kitapta var ve sanırım o son olacak. En azından öyle umuyorum. Aslında bu kitapla da son bulabilirdi hikayeleri ama yazarın bir kitap daha yazası var demek ki. Umarım o kitap bunun gibi değil de ikinci kitap gibi olur. Çünkü bu seriye dair çok dalgalanmalı bir puanlamam oldu ve oluyor gibi. Şu ana kadar en iyi kitabı bence ikinci kitaptı.

Neyse detaylı yorumu yapacağım. 


~~~*~~~
"Öldürmeden," dedi fısıltı halinde. Oysaki fısıltısı bile o kadar keskindi ki, kendisi kıyım yapıyordu. "Öldüreceklerin bu evin içerisinde değil, Alp Aslan. Giderken, öldürmeden git..."
~~~*~~~


Kitabın kısaca konusundan bahsetmek gerekirse; Jülide bütün yaşananlardan sonra, özellikle de bebeğini kaybetmenin acısıyla tek başına savaşmak zorunda kalınca her şeyi geride bırakıp İstanbul'a dönmeye karar verir. Yola çıktığında arkasından koşan ve gitmemesi için yalvarmaya hazır bir Alp Aslan bırakır. Ama Alp Aslan'ın sevdiği kadını ardında bırakma gibi bir amacı yoktur. Özellikle de Jülide'nin hamileliği ve Alp Aslan'ın olmadığı anlarda tuttuğu günlüğü okuduğunda peşinden gitmeye hazırdır. Gittiğinde ise hemen bir göreve atanır ve bu görev yerinde Jülide ile karşılaşması işleri kızıştırır çünkü her ikisi de Melih'in oyununa gelmiştir. İçlerinde korları paylaşmaları ve barışmaları için küçük bir oyun oynayan Melih bu oyunu zaferle karşılar. Çünkü o gecenin ardında bütün acılarını ve yüzleşmelerini yaparak önlerine bakmaya karar verirler. Yeni mutlu hayatlarının kapıları şimdi açılmıştır. Alp Aslan artık resmi olarak da karısı olmasını istediği Jülide için her şeyi hazırlar. Üstelik Jülide'nin baba gibi sevdiği Tuğgeneral Kemal Tekkin de gelmiştir Urfa'ya. Alp Aslan'ın isteğiyle bir düğün alayı kurulup da beyaz gelinliğiyle sevdiği kadını bekleyen Alp Aslan daha mutlu olamayacağını düşünmektedir. Bir de yeni hayatlarına Nusaybin'in köylerinden birinde başlama kararı aldıklarında olaylar her ne kadar durulmayacak gibi görünse de her ikisi de kendi hayatlarında mutlu olmayı amaçlamaktadır. Bir yeniden anne-baba olmaya heveslenmektedirler. Bu sefer Alp Aslan'da her şeyde yanlarında olmak için her şeyi yapabilecek bir durumdadır. Ama ne yazık ki görev, planlarını bozar. Çünkü özel bir tim de komutan olan Alp Aslan, yeni bir göreve hazırlanmaktadır ve bu görev birkaç ay karısından uzak kalacağını göstermektedir. Özellikle de yeniden hamile olan Jülide ise bu sefer her şeyi Alp Aslan'dan uzak kalarak yaşamak istememektedir. Bunun için de çaba harcamaktadır. Alp Aslan'ın şimdi koruması gereken bir bebeği, bir de karısı varken bir de işin içine onun esir düştüğünde yardımcı olan genç kadın Arjin de işin diğer tarafındayken büyük bir sınav vermesi gerekmektedir. 

Öncelikle yorumumun başında da dediğim gibi bu seri benim puanlamamda baya dalgalandı çünkü ikinci kitabı çok sevmeme rağmen bu kitabı ortalama bulduğumu itiraf etmeliyim. 


~~~*~~~
Beni kendisini kör kuyuya hapsetmekle suçluyordu ama o kör kuyuda yanarak ona ışık sağlamaya çalışan ateş böceğinin ben olduğumu fark etmiyordu. Tıpkı yanarak can verdiğimi fark edemediği gibi...
~~~*~~~

Kitabın başı ve sonu çok iyi aksiyonluydu ama ortaları baya durağandı. Özellikle de düğün ve eve yerleşme kısımları bana çok durağan geldi. Biraz o kısımlar yerine aksiyonu isterdim. Tamam belki gerekiyordu bilemiyorum ama yine de o kısımlar biraz sıktı ama o kısımlardaki askeri detaylar hoşuma gitti o kısmı da asla inkar edemem. Özellikle de Jülide'nin annesinin ekibi, arkadaşlarının geldiği kısımlar çok iyiydi. 

Kitabın başındaki ilk bölüm Alp Aslan'ın neler yaşadıklarıydı o kısımlar çok güzeldi. Çünkü o son olayları hep Jülide tarafından okuduk ve ben o zaman da Alp Aslan'ı anladım, bu kitapta onun tarafından anlatılırken de Alp Aslan' anladım. Bence azıcık daha sabredebilirdi Jülide... çünkü adam tam sana gelirken gitmek olmadı. 

Bunun yanı sıra Jülide'nin acısıyla baş edemeyip de ilaçlara sarılması da yaşadığı psikolojik travmaları dışa vurumu ve anlatımı da çok iyiydi. O kısımlarda Alp Aslan'ın tepkileri, yaptıkları da öyle... 

Hatta Jülide'nin amacı Fransa'ya gitmekken bile o kısımlarda Alp Aslan'ın öğrenmesi, havaalanı yolculuğu ve sonrasında hayatlarını yoluna koyma çabaları çok güzeldi. 

Jülide'nin babası ikinci kitapta boy gösterdi altından bir şey çıkacak biliyordum bu kitapta da tekrar sahneye çıkınca aha dedim hazırlan bir şey geliyor ki geldi de. Ama şu bir gerçek ki adam tam bir pislik çıktı. Hele ki Jülide'nin yaptığı şeye karşılık bunu hak etmedi. 

Jülide'nin Alp Aslan'ın annesine verdiği ültimatom süperdi. Sırıtarak okudum o satırları hatta öyle ki yürü be kızım dedim. Benzer sahneyi ikinci kitapta Alp Aslan'ın öldüğü zannedilirken de yaşamıştık. Hatta öyle ki Alp Aslan'ın kuzenlerinden birinin hayranlıkla o sahneler için Jülide'yi anlatması süperdi. 

Düğün-kına-isteme merasimine dair bir şey demeyeceğim klasik Türk örf adetleri bildiğimiz şeyler. Ancak şunu söylemem lazım ki düğün günü gelini evden çıkarmak için Melih'in evin kapısında beklemesi ve Alp Aslan'dan talebi çok iyiydi. Melih adamım seni çok seviyorum. 


~~~*~~~
"Tükettiğinin farkında bile değilsin. Ama uğrunda tükenmek de ne büyük şereftir..."
~~~*~~~


Alp Aslan'ın arkadaşlarından ve timinden olan Tanju ve karısı ile ilgili gizemi merak etmiyor değilim. Altından bir şey çıkacak ve en az Jülide kadar meraktayım ben de. Keşke Alp Aslan azıcık geç geleydi de biz de Jülide'de öğrenseydik. 

Kemal Tekkin son golünü attı Alp Aslan'a verdiği görevle. Evet belki ülkesi için bir asker olarak bunu yapması lazım ama yine de adamım damadına azıcık acı dedim. Gerçi kitabın başından beri öğrendiğim bir şey varsa ilk sıra hep vatan sonra aile... bir kere daha gördük ki bu durum doğru. 

Alp Aslan'ın o uzun görevinde ki aylar süren bir görevdi... yaşadıkları, Jülide'ye hasreti, bebeğine duyduğu özlem güzel anlatılmıştı. O kısımları çok sevdim. Hele ki hücresinde Jülide ile yaptığı görüşmede bebeğinin kalp atışlarını dinlemesi... o sahne çok yürek burktu be...

Arjin detayı bence kitaba baya bir aksiyon kattı. Zaten Alp Aslan'ın genç kadını geride bırakmayacağını biliyordum ama bu kadar olaylara sebep olacağını düşünmedim. Özellikle de Arjin'i kurtaran kişinin Melih olması... bakalım nasıl değiştirecek dinamikleri. 

O son sahnede Kemal Tekkin ile Alp Aslan arasındaki konuşma... çok iyiydi. Kemal Tekkin nasıl da manevi baba olduğunu ortaya koyarken Alp Aslan'da kayınpederinin karşısında nasıl bir seven koca olduğunu gösterdi. Ama atlanan şey Melih ve Kemal kadar henüz Jülide'nin neler yapabileceğini Alp Aslan'ın bilemiyor oluşuydu. Çünkü Kemal çok güzel anlattı o kısımda... 

Kitaptaki arkadaşlık-kardeşlik-aile ilişkilerine değinmiyorum çünkü ilk kitaptan beri bunu çok net bir şekilde görüyoruz ki ben bunu dile de getirmiştim. 


~~~*~~~
Dilin kemiği yoktu. Öfkeli bir zihnin kontrol ettiği dilde ise merhametin "m"si bile bulunmazdı. 
~~~*~~~


Kitabın durağan kısımları haricinde ki o durağan kısımlar benim için düğün dernek kısımlarıydı her ne kadar araya küçük nüanslar gibi dokunuşlar da olsa o kısımlar olmasa daha iyi olabilirdi. 

Umarım dördüncü kitap finaldir çünkü daha uzaması ne kadar güzel olabilir bilemiyorum. Keşke şu seri Jülide ile Alp Aslan hikayesinde bu kadar uzamasaydı da diğer karakterleri okusaydık. Mesela Melih'in aşka yolculuğu ile görevi ikilemini... ya da Emre'nin... ya da Tanju'nun... gerçi umarım onlara da hikayeler gelir. 

Bakalım dördüncü kitapta bizi neler bekliyor. İçimden bir ses Melih baya kıyamet koparacak gibi geliyor... 

Kitaba dair puanım 5 üzerinden 3 veriyorum. 🌟🌟🌟


~~~*~~~
"Alışacaksın," dedi, masalsı bir sesi tonuyla. "Alışacaksın... Önce birinin seni senden çok düşünmesine, sonra o birini kaybetmenin korkusunu iliklerine kadar hissedip, çaresizliğine..."
~~~*~~~


Onsra Serisi

  • Onsra - Nar
  • Onsra - Hun
  • Onsra - Kam
  • Onsra - Yad


Kitabın adı    : Onsra - Kam
Yazarı           : Gökçe Koçan
Seri Bilgisi      : Onsra #3
Yayınevi         : Dokuz Yayınları
Sayfa sayısı    : 528

Kitabın tanıtım yazısı: 

"Hevybanu..." dedim iç çekerek. "Gurbetlerden dönüşlerim olsana benim..."
Ne diyorsun, dercesine başını sallayınca yüzümdeki gülümseme genişledi. Başımı geri atıp, karanlık gökyüzüne diktim gözlerimi. Benim göğümde parlayan tek yıldız Hevybanu'ydu,inkar edemezdim. Başımı tekrar düz bir konuma getirip, acımın kahvesi olan gözlerine odaklandım. "Evlensen ya benimle?"

Şaşkınlığını gizleyemediği bir tonda "Ne?" dedi.

Oysaki yeni bir şey söylemiyordum. Ardından "Evliyiz ya biz?" diye tüm şaşkınlığıyla kekeleyerek devam etti. "Değil miyiz?" "Öyle değil," diyerek, dilenircesine boyun büktüm. "Tamamen. Yani tüm yarım kalanlara rağmen, yarınları tam etsen benimle?"




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın