27 Ağustos 2012 Pazartesi

1 Julie Garwood - Yazgı


Selamlar :) Blogumuzun ilk kitap yorumunu paylaşacağım. Bunun için şu an "yeni" kategorisinde bulunan ve benim de çıkan her kitabını takip ettiğim bir yazarın, Julie Garwood'un kitabı, "Yazgı" ile başmak istedim.

Julie Garwood'u takip edenler bilirler: Onun kalemi gerçekten kuvvetlidir ve hikayesi bir anda sizi içine alıverir. Aslında bize yabancı olan bir milleti, İskoç'ları işler genelde ki ben artık kendimi İskoç tarihi hakkında az çok bilgili adledebilirim :P

Yazarımız için ayrıca bir başlık oluşturabiliriz belki de.

Gelelim Yazgı'ya.

Garwood takipçilerinin bu kitapta hayal kırıklığına uğramayacaklarını söyleyebilirim.  Öncelikle bilmeyenler için kitabın konusunu paylaşalım. 
"New York Times çok satanlar yazarı Julie Garwood'dan sürükleyici bir hikâye, kalbinizi ısıtacak karakterler... 
Leydi Madelyne acımasız ağabeyi Baron Louddon'ın zalimce planlarının cezasını çekmektedir. Kurt olarak bilinen Baron Duncan intikam ateşiyle Louddon'ın arazisine adamlarını saldığında genç kızı esiri olarak kaçırır. Fakat bu mağrur güzeli tanıdıkça onu hayatı pahasına koruyacağına dair and içer. Zamanla her ikisi de birbirlerine karşı koyamazlar ancak Madelyne lordu gibi cesur ve bir kurt kadar güçlü bir şekilde onuru için mücadelesini sürdürmeye devam eder. 
"Tek kelimeyle büyüleyici." 
Romantic Times"
Gördüğünüz gibi konu tam olarak Garwood tarzı.


Doğrusunu söylemek gerekirse Yazgı, benim beklentimin altındaydı. Ama beklentilerim de epey yüksekti belirtmek isterim. Kitabı öncesinde araştırdığımda sürekli olarak: "Harika, çok iyi, en iyisi" gibi yorumlar okuyunca ben de bugüne kadar yazılmamış bir şey beklemiş oldum sanırım :D Beklenti olayına bir kenara koyarsak Garwood yine kalemini konuşturmuş derim. Bu kadının romanlarında en sevdiğim şey hiç boşluk olmaması. Her şeyin, her karakterin mutlaka bir yerde devreye gireceği bir yer geliyor ve bunu gerçekten çok seviyorum. Kitabı okumayanlar için  söyleyeyim. Benim gibi uçuk beklentilere girmezsiniz kitap gerçekten harika ve okunmaya değer. Oturduğum andan sonra bitirmeden başından kalkamadım. Gönül rahatlığıyla tavsiye ederim  Kitap içeriğine gireceğim. Kitabı okumayanlar o kısmı okumasın derim... Baya detaya inebilirim çünkü. Ama öncesinde kitabı okumayanlar için de bir not düşeyim: Eğer siz de benim gibi Garwood'un İskoç karakterlerine vurgunsanız ve bu kitapta da bir İskoç karakter bulacağınızı sanıyorsanız, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Çünkü karakterlerin tamamı İngiliz.

Bu noktadan sonra kitabın içeriğine değineceğim... Bu bir nevi "Spoiler" uyarısıdır. :)

Kitap içeriği

Şimdi, Duncan karakterini sevdim mi sevmedim mi anlayamadım. Her zaman ki Garwood erkeklerinden biraz daha yumuşak başlıydı. Ben alışmışım Garwood'un höt söt erkeklerine, bu yüzden yadırgadım. Bir de zaten kitapta İskoç olmadığını öğrenince ciddi hayal kırıklığı yaşadım. "Dövesim geldi seni Garwood. Ne yapcan sen İngilizleri, yazsana İskoç"  dedim içimden. :D

Ayrıca Madelyne'nin yaşadıklarına hüzünlendim cidden. Yani sürekli istenmeme, değersiz görülme psikolojisiyle büyümesi... Ama Duncan'uın yanında ele avuca sığmaz hallere girmiş olması ve güvende hissettiği için böyle davranması gerçekten çok güzel bir detaydı. O kurt olayını bekliyordum. Garwood'un onu sona sakladığını tahmin etmem çok zor olmadı çünkü ben olsam ben de öyle yapardım.

Adela'ya cidden çok üzülmüştüm ama Madelyne'e bu kadar kolay alışmasını beklemiyordum. O çok kolay boyun eğdi ve ben epey şaşırdım  Ama Gerald'ın devreye girmesi cidden hoştu.  Yatmayacakları için söz vermesine üzüldüm, yazık adama :P

Bir de şu rahip olayı var. Adam Madelyne'e tam olarak ne yaptı anlamadım valla. Garwood o kısımları gönülsüz yazdı herhalde... Ben bir de Madelyne'nin gözünden anlatımı bekledim ama orada bir karmaşa vardı doğrusunu söylemek gerekirse.

Kitap içeriği

Neyse efenim. Çok konuştum ki Garwood'da bu kadar söze gerek yok. İşin özü: Çok çok büyük bir beklentiye girmezseniz eğer. Kitap gerçekten harika.

Julie Garwood bir roman yazdıysa o roman okunur




1 yorum :

  1. Şahsen ben çok beğendim. Klasik Garwood eseri diyebilirim. Bu kadının olayları yazmasına hastayım ve onca olayı mutlu bir aşka bağlamasına da. Madelyne ile Duncan'ın tanışmaları, ayak ısıtmasından sonra aşk ve savaşlar... Her şey o kadar bütün geliyor ki olayların birbirinden kopmasına imkan yok. Kuru kuru bir aşk değil heyecanlı bir aşk okudum. Her dakika aha savaş çıkacak dedim... Sonunda Louddon'un ölümünün Duncan'ın değil de kurdun elinden olması çok hoşuma gitti. İnkar edemem bu kısımda çok şaşırdım. Hep Duncan'ın öldürmesini bekledim.
    Ayrıca Gerald&Adela arasının düzelmesi de çok iyi oldu. Hele Duncan'ın ateş başında Gerald'a Adela'yı öp dediğinde şaşırdım. Normalde böyle bir şey beklemiyordum. Gerald'da gerçekten sevmiş kızı... :)

    Ahh bir de hep alışılagelmiş JG kadınları erkeklerine sevdiğini söylerdi bunda ilk Duncan söyledi. Ve ondan sonra Madelyne söyledi sevdiğini.. Bu da hoş bir detay olmuştu...

    Vee bende Çiğdem'e katılıyorum. Eğer Garwood yazıyorsa okunur diyorum :)

    YanıtlaSil

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın