7 Mayıs 2021 Cuma

2 Zeliha Eren - Visal (BİS Serisi #4)

 



~~~*~~~
"Azra'nın aşkı, visal isteğinden çok daha büyüktü. O sadece sevdiği adam mutlu olsun istedi. Hiçbir zaman bir karşılık beklemedi."
~~~*~~~


Zeliha Eren'in BİS Serisi'nin 4. kitabını da okudum ama şunu söylemeliyim ki diğer üç kitaptan çok daha iyi olduğunu düşündüm. Üstelik öyle bir son vardı ki dedim bitti mi seri yoksa devamı gelir mi? Çoook tatlıydı ama sonu. <3 

Oldukça heyecanlı, nefes kesen, merak uyandıran ve bir bulmacanın içindeymişçesine kurgulanmış bir olay döngüsünün arasında kendini göstermeye başlayan aşkı okumak paha biçilemezdi. Bütün o olayların arasında aile bağları, arkadaşlık, sadakat ve güven öylesine güzel işlenmişti ki çok zevk aldım okurken. Bir de işin içine aksiyon ve aşk girince de işte tam benlik bir kitap ortaya çıktı. 

Visal, BİS serisinin dördüncü kitabıydı ve sonundan anladığım kadarıyla da son kitabıydı. Çünkü çocuklarının hayatına dokunarak bir son yapılmıştı bu bana serinin bittiğini hissettirdi. Seride her kitap ne kadar farklı karakterleri anlatsa da sıralı gidilmesi gerekiyor çünkü olay döngüsü sıralı gidiyor. 


~~~*~~~
Fiziksel acılara katlanabilirdi ama sevdiği insanları kaybetmek... İşte buna asla katlanamazdı. 
~~~*~~~


Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Azra, hatırlamadığı geçmişini birden hatırlamaya başlamıştır ve bütün herkes ekibi HannTech'in yok edilmesiyle uğraşırken hatırladığı geçmişin acı verici gerçekleriyle ortadan kaybolmuştur ve yetiştirildiği görevini yerine getirmek için işe koyulmuştur. Ancak Azra'nın kimliği konusunda gerçeği öğrenmiş olan Mert ise genç kadının peşine düşerek onu takibe almıştır. Azra'nın görevine engel olmak için çırpınırken bir anda kendini onun görevlerinin içinde ve bir parçası olarak bulur. Hayatta kalmak ve Azra'nın da hayatta kalması için genç kadına yardım ederken bir yandan onun görevini çözmeye çalışıp bir yandan da bu işin sonucunu bulmayı hedeflemektedir. Ancak işin içine katmadıkları şey kalplerinin de işin içine dahil olmasıydı. Çünkü Azra ve Mert birbirlerine aşık olmuşlardır ve her görev daha büyük bir tehlike içerirken birbirlerini de korumaya çalışmaktadırlar. Tabi bütün bu görevin içine farkına varmadan dahil olan Lucas ile Mytsy ise olayları iyice karmaşıklaştırıp daha da büyük bir gizemin içine çekilmelerine sebep olur. Azra'nın görevi ise çok büyük bir amacı kapsamaktadır... çünkü başarısız olursa bütün BİS ajanları ve aileleri ölecektir... ama başarırsa da aşık olduğu adamın bir numaralı düşmanı olacaktır. 

Bütün bu karmaşadan aşkın nasıl galip çıkacağını, kusursuzca kurulmuş olan bir görevin her bir aşamasını okuyoruz. 

Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki bu kitaptaki kurgu diğer üç kitaptaki kurgudan çok çok daha iyiydi bence. Çünkü öyle bir olay örgüsü var ki yabancı yazarlarda sık sık okuduğumuz ama Türk yazarlarda çok nadiren denk geldiğimiz bir olay döngüsüydü ve ben hayranlıkla okudum. İşte bu be dedim kurguya.... 



~~~*~~~
Ölecek, diye düşündü. Ölüm. O sözcükten nefret ediyordu. Çünkü ölüm, mutlak ayrılık demekti. Ölenler için değil, geride kalanlar için bir cezaydı. Mert ise bu büyük cezaya bir kez daha katlanmayacaktı.  
~~~*~~~



Bütün o Royal Flush döngüsü, tek tek tamamlanan görevler, son görev ve devamının getirileri muhteşemdi. Her adımda daha da zorlaşması, daha tehlikeli hal alması ve sonunda da yaşanılan en basit şey gibi görünen ama en zor adımın atılması ise... tek kelimeyle muhteşemdi. 

Mert ve Azra arasındaki ilişki, diyaloglar, aşk çok güzel anlatılmıştı. Okurken eğlendiğim yerler olduğu gibi hüzünlendiğim kısımlarda oldu. Bir anlık kızgınlıkların gözden neleri kaçırdığını görmenin ve sonrasında aşkın kazanırcasına yapılan hamleleri çok tatlıydı. 

Özellikle Azra ve Melisa'nın karşılaşmasından sonra Azra'nın ağır bir şekilde yaralanması ve Mert'in yaptıkları... kıyamam ya dedirtti. 

Azra'nın Mert'e yerleştirdiği çip, onun getirisi ama aslında onun çok farklı bir şekilde çalışması ise... Azra... kadın sen ne güzel sevdin be dedirtti. Ne güzel sevdin, ne güçlü sevdin, ne ölümsüz sevdin be... 

Azra'nın hedefi, acımasızlığı, dayanıklılığı, pes etmeden savaşması çok iyiydi. Ama hepsinden iyisi de güçlü kişiliğiydi. 

Bütün bunların yanında en çok okumak istediğim çift Lucas ve Mytsy ise... çoook tatlıydılar. Üçüncü kitabın yorumunda onları okumayı istediğimi söylemiştim burada okumak çok iyiydi. Lucas'ın aşkı çok fena sınandı ama sonrasında çok da tatlı oldular. 

Mert ve Azra'nın zaman zaman görevlerde BİS ajanlarıyla karşılaşmaları, ajanların onlarla olan iletişimi ve güvenleri çok iyiydi. Özellikle Mert kırmızı kodla aranırken ajanların onu yakalamak istememesi ya da ona dair bir teşebbüste bulunmaması da çok güzeldi. 



~~~*~~~
İçinde öyle büyük bir korku vardı ki neredeyse nefes alamayacaktı. Azra'yı şimdi kaybedemezdi. Onun için savaşmadan, onun uğruna savaşmadan bırakamazdı.
~~~*~~~



Azra'nın bütün bu görev sırasındaki tavırları, gücü... her şeyi bir kenara atarsak... sonunda ulaştığı konum ve yaptıkları... işte bu be kızım dedirtti. Hatta yapmak istemesinin amacı da sadece Mert'e olan aşkı ve onun istiyor olması... çok çok çok iyiydi. İşte kızım göster kadınların gücünü dedirtti. 

Bir de asıl gücü eline geçirdiğinde Azra'nın Royal Flush üyelerine yaptıkları... offf işte kadın ya dedirtti. Hayran kaldım bir kez daha Azra'ya. 

Ayy bahsetmek istediğim çok nokta var ama spoiler olur diye çok fazla bahsedemiyorum çünkü öyle bir kurgu var ki bir yerinden söz etsem sanki komple döngüyü anlatmış gibi olurum. Bu yüzden susuyorum ama söylemek istediğim son bir şey daha var... 

O da... 

Kitabın son bölümü... hatta öyle bir son vardı ki seri bitti sanırım dedirtti. Çünkü bütün ajanların çocuklarını okuduk son bölümde. Hepsi yetişkin olmuşlardı... karakterleri, hareketleri ve izledikleri yol ailelerinin peşlerinden gittiklerini gösterse de öyle güzeldi ki sırıtmadan edemedim. Tam da seriye yakışan sondu :)

Ben bu kitabı çok çok beğendim. Hatta dediğim gibi bence serinin en zirve kitabıydı. Çok daha iyiydi. 



~~~*~~~
Hayatlar yaşanıyor, sona ediyor, yeniden başlıyordu. Milyonlarca yıllık bu döngünün belki de zerresi kadar küçük olan o günde Mert anladı ki, insan sahip olduklarına sıkıca sarılmalı ve asla bırakmamalıydı.
~~~*~~~




Bilişim İstihbarat Servisi Serisi (BİS)


~~~*~~~
Dünya bazen yaşamak için fazla kirli oluyordu. 
~~~*~~~




Kitabın adı     : Visal
Yazarı            : Zeliha Eren
Seri Bilgisi       : BİS Serisi #4
Yayınevi          : Ephesus
Sayfa sayısı     : 464

Kitabın tanıtım yazısı: 

Bilişim İstihbarat Servisi’nin en tehlikeli oyunu başlamak üzere!

Sıkı tutunun ve kemerlerinizi bir kez daha kontrol edin!

İstihbarat Ajanı Jason Mert Soyalp’in hayattan çok yüksek beklentileri yoktu. Kötü adamları yakalamak, dünya barışı için çalışmak ve arkadaşlarıyla ölümüne dalga geçmek onun için yeterliydi. Bal rengi gözlü, hafızasını kaybetmiş bir kadın hayatına girdiğinde olacaklardan habersiz ona yardım ederken, hiç beklemediği bir anda her şeyi hatırlayan kadının gerçek kimliği beklentilerini yeniden gözden geçirmesini gerektirecekti.

Aylar sonra hafızasını yeniden kazanan Azra’nın yerine getirmesi gereken çok önemli görevleri vardı ve onları tamamlamak için aşamayacağı hiçbir engel yoktu. Tabii o engel bir arsız bir yavru kedi değilse... Azra başa bela olma kapasitesi yavru bir kediden hallice olan Mert’ten kurtulamayacağını anladığında onu da oyuna dahil etmekten başka çaresinin kalmadığını fark edecekti.

Bu aşk onlar için Rus Ruleti iken duygularıyla görevleri arasında bir seçim yapmak zorunda kaldıklarında kararlarının yalnızca onları etkilemeyeceğinin de farkındalardı.

Gizemli poker kartları, birbirinden tehlikeli görevler ve amansız bir aşk! Visal, küllerinden doğmak mı yoksa küle dönmek miydi?

Nasıl okumanız gerektiğini biliyorsunuz, değil mi?








2 yorum :

  1. Kesinlikle seri okunacak inci ablaa😍

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tavsiyemdir mutlaka dene hem çok güzel bir aşk hem de güzel bir macera <3

      Sil

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın