Çıktığından beri dikkatimi çeken bir kitaptı Eğer Kızın Olsaydım. Ki zaten çıktığı anda da aldım ve ne yazık ki tatildi, bayramdı derken anca okuyabildim. Şimdi de yorumuyla karşınızdayım.
Kitap tam da adının kitabı... öncelikle toplumda son zamanlarda çokça gördüğümüz ve tepki gösterenlerin yanında onların yanında olan kesimin çatıştığı trans bireylerle ilgili bir kitap.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki kitabın teşekkür kısmı çok güzeldi ve son bölüm gözlerimi doldururken teşekkür kısmı hüzünlü bir gülümseme bıraktı yüzümde. Çünkü anladığım kadarıyla yazarın kendisi de bir trans bireymiş ve kitaptaki duygular, anlatılanlar aslında o yaşamı hisseden biri tarafından anlatılmış. Bu da bence kitabı daha etkileyici yapmıştı.
O hayatı yaşamayan anlayamaz... biz okuruz, empati kurarız, anlamaya çalışırız ama asla tam anlamıyla anlayamayız.
~~~*~~~
Kitabın kısaca konusundan bahsetmek gerekirse; bir erkek olarak doğan ve sonrasında istekleri, hayalleri ve yönelimi konusunda bocalayan, sonrasında da bir kız olarak hayatına devam eden Amanda, eski okulunda yaşadığı zorbalıklardan sonra yeni başlangıç yapmak adına babasının yanına gider ve orada eğitimine kaldığı yerden devam eder. Orada yeni arkadaşlıklar kuran ve bir sevgili edinen Amanda, her ne kadar geçmişi hakkındaki gerçek öğrenildiğinde aynı zorbalıklara ve dışlanmışlıklara maruz kalacağının korkusunu yaşasa da bir genç kız olarak o heyecanları yaşamak ve normal olma isteğiyle de hayatına devam etmeye çalışır. Ancak tam her şeyin yolunda gittiği kısımda gerçekler ortaya çıkar ve Amanda'nın hayatı yine tepetaklak olur...
İşte biz de kitapta Amanda'nın hayatta kalma, yaşamaya çalışma, kendini kabullendirme, normal olma çabasını okuyoruz. Normal kelimesi belki çok doğru bir tabir olmayabilir, çünkü her şey normal, onlar normal bizler normaliz... sadece tercihlerimiz, hayattan beklentilerimiz farklı... benim burada normal dememin nedeni, trans bireyler için hayatın fazlasıyla zor olması ve onlarında bizler gibi kabul görme, bizler gibi yaşamaya çalışmasıydı. Yanlış anlaşılmasını asla istemem.
Kitapta en çok hoşuma giden şey Amanda'nın ebeveynlerinin tavırları, kabullenmeleri, her ne kadar zorlansalar da çocukları için çabalamalarıydı.
Diğer hoşuma giden de Amanda'nın okuldaki kız arkadaşları... arkadaş grubuydu... Ne olursa olsun Amanda'nın yanında olmaları çok güzeldi.
Ve Grant... o da çok güzel bir detaydı... kesinlikle kitaba yakışan sona bir adımdı...
İnsanların kendi istekleri, inançları ve kendi doğruları için ne kadar zorba olabileceklerini de okumak ayrı bir duygu yoğunluğuydu. Zaman zaman ne kadar acımasız olabiliyor insanoğlu...
Kitap etkileyici ve güzeldi. Ben zevk alarak okudum.
Kitabı okumayı planlayanlara ya da isteyenlere, eğer bir trans bireyin yaşam tarzını, tercihlerini, hayatta kalma savaşlarını anlamaya çalışmayacak kişilerseniz okumayın. Eğer ki anlamak ve onların hayattaki varlıklarını kabul ediyorsanız okuyun.
Kimsenin kimseyi yargılamak haddi değil ve biz insanoğlu herkesi kendi keyfimize göre yargılıyoruz. Bu yüzden kitabı okuyacak kişiler yargılamadan okumalı... anlamaya çalışmalı...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın