Bu tür kitapları herkes okuyamaz ki ben de çok sık okuyamam... Kitap kesinlikle historical fiction türünde değil, Auschwitz temalı historical fiction kitaplar çok çıkıyor ama bu o tür bir kitap değil. Bu kitap yazarın hayatını anlatan bir biyografik bir kitap. Daha doğrusu yazarın Aushcwitz toplama kampına gittikten sonra yaşadıklarını anlatan bir kitap. Dolayısıyla etkileyiciliği had safhada.
Eddy De Wind, kendi adını takma bir nick ile yazarak oradaki hikayesini kaleme almış. Aslında orada yaşadıklarını tekrar yaşanmasın diye insanlığa duyurmak amacıyla yazmış ve şuan da herkes bunu okuyor ve orada yaşananları belki ilk kez belki de milyonuncu kez okuyor, duyuyor ve etkileniyor.
Ben bu tür kitapları daha da önemlisi Auschwitz Toplama Kampını konu alan kitapları okumayı sevdiğim için bu kitap çıktığında radarıma girdi ve çıktığı gibi almanın yanında biraz bekletsem de hemen okudum. Oldukça etileyiciydi.
Eddy De Wind, takma ismiyle Hans, bir doktordur. Bir akşam Yahudi misin diye sorulan soruya evet demesiyle kendini toplama kampında buluyor. Hayır deseydi ne olacağını asla bilemeyecek belki ama evet dediği için oldukça zor yıllar onu bekliyor. Kampa gittikten sonra orada genç bir hemşire olan Friedel ile tanışır ve aşık olur. Sonrasında ise evlenirler. Ancak iki eş asla bir evli hayatı yaşayamaz. Kaçamak görüşmelerle idare etmek zorundadırlar. Bir yandan hayatta kalmaya çalışırken bir yandan da birbirleri için endişelenirler. Hayat Friedel için hiç de kolay değildir çünkü kaldığı blok tamda kadınların üzerinde canice deneylerin yapıldığı bloktur. Ve Friedel de bu deneylerden kaçamayacaktır. Bu kitapta Hans'ın ve Friedel'in yaşadıklarına, birbirlerini görmek için çabalamalarına, birbirleri için endişelenmelerini okuyoruz.
Kitabın sonunda ise kitapta değinilmeyen detaylarda veriliyor. Gerçekten Eddy De Wind'in yaşadıkları, travmaları, korkuları, endişeleri... hepsini okuyoruz sonrasında hayatlarına devam ederken ne gibi zorluklar yaşadıklarını...
Dediğim gibi yazarın kendi hayatıydı, bence kitabı etkileyici yapan ve orada olanları daha korkutucu kılan da bu.
Kitap dram içerikli, gerçekte yaşanmış bir hikayesi var bunu bilerek okuyun. Bu tür kitaplara dair detaylı yorum ne yazık ki yapılamıyor ama okurken şunu düşündüm... bir gün o kampı gezmek isterim. Gezerken de orada neler yaşandığını bilerek gezeceğim... Belki korkutucu gelecek, belki üzücü... ama o dönemde tarihe damgasını vuran vahşiliğin izleri olduğunu düşünüyorum.
Otobiyografi türünde kitapları severlere tavsiyemdir.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın