Tekrardan merhabalar Aşkın Hanım, tam yaz sıcağına uygun, sıcak ve ateşli karakterler hakkında ve seri hakkında bir röportaj sözü almışken bunu kaçırmak istemedim. Bana tekrardan vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Bu seriye bayılmıştım ki zaten peş peşe de okumuştum serinin kitaplarını. Böylesine güzel bir seriyi okumak muhteşemdi.
Eğer hazırsanız röportaj sorularıma geçmek istiyorum.
Merhaba. :) Asıl ben teşekkür ederim. Karakterlerime özel bir röportaj hazırlayıp onları böyle uzun uzun anlatmama için verdiğin için.
Herkes kemerlerini bağladıysa başlayabiliriz.
Bu sorunun benzerini sormuştum size ama tekrardan soruyorum, belki röportajı görmeyen okurlar olmuştur. Araf Serisi nasıl oluştu? Karakterler, kurgu, dört serilik kitap nasıl oluştu? Nereden aklınıza geldi Rock hayatını yazmak?
Bununla ilgili severek okuduğum iki seri vardı. Öncelikle bana onlar cesaret ve ilham verse de ben Rock müzik severim. Yeni çıkanları pek dinleyip takip edemiyorum ama 80-90 Rock müzik dinlemekten gerçekten büyük keyif alıyorum ve elbette birkaç favori grubum var. Onlardan biri olan Queen grubu Araf serisine ilham kaynağı oldu. Şöyle düşünülebilir aslında;
Freddie Mercury – Luke
Brian May – JJ
John Deacon – Rich
Roger Taylor – Orlando
Böylece muhteşem dörtlü ortaya çıkmış oldu.
Her karakter ayrı bir sorunla boğuşuyordu, kitapları yazmaya başlamadan bu sorunları belirlemiş miydiniz yoksa kurguyla oluşan bir durum muydu?
Ben genelde kitapları yazarken sadece ana hatları ve karakterlerin tiplerini düşünüyorum. Onun dışında olan her şey o an yazarken şekilleniyor. Başladıktan sonra devamı kendi kendini getiriyor diyebilirim. Hırçın’ı yazmaya başladım karakterler iyice ortaya çıktı ve hepsinin bir derdi olmuş oldu. Benim için dert önemli, bir derdi olmayan hikâyeden zevk alamıyorum. Karakterlerin başta yenilip sonra ayağa kalkmalarını yazmaktan hoşlanıyorum. Aynı şekilde okumaktan da…
Kitaplarınızda seks sahneleri oldukça fazla ve detaylıydı bu tür detayları acaba yazmasam dediğiniz oldu mu? Çünkü Rock temalarında hep uçuk sahneler olur, siz de bu temada devam etmişsiniz, ikilemde kaldınız mı?
Ben her zaman çok cesurum bu konuda. Yazarken ya da insanlar onları okurken bir çekince duymuyorum bu bana son derece doğal geliyor. Hoşuma da gidiyor, hoşuma giden şeyleri yazmakta ayrı güzel elbette. Sadece Ateşli kitabında bir sahneyi son anda çıkarmaya karar verdim. Wattpad’de açık açık yazdığım bir sahneydi aslında ama çok fazla detay vermiştim ve biraz eleştiri de aldım. O yüzden sonradan herhangi bir linç girişimine maruz kalmamak adına ve kimseyi de rahatsız etmek istemediğim için ufacık bir sansür uygulamış oldum.
Kapak tasarımları çok güzeldi ve bir yerde karakterlerle uyumluydu. Kapak tasarımı sırasında siz de söz sahibi miydiniz? O süreç nasıl gelişti? Ah bir de iç tasarımı… bölüm başları her kitabın farklı olması da çok güzeldi.
Elbette kapaklar için okurum ve aynı zamanda arkadaşım olan Zelal Edin ile çalışıyoruz ve kapakların her aşamasında söz sahibiyim. Fotoğrafları birlikte buluyoruz sonra Zelal onları süslüyor. İç tasarımları da editörüm Yasemin Şahin ile birlikte seçiyoruz.
Kitaplara tek tek gelmeden önce her kitap bir diğerinden daha iyiydi. Özellikle son kitapta zirve yapmıştınız. Seriyi yazarken kaleminizin geliştiğini düşündünüz mü?
Tabi yazdığım her kitap bir öncekinden daha iyi oluyor bunu bende hissediyorum, baktığımda ilk kitabım ile son kitabım arasında dağlar kadar fark var. Anlatım tarzı, konu, hikâye ilerleyişi hatta betimlemeler bile farklı. Hırçın’ı 2016 yılında yazmaya başladım. Dayanılmaz ise daha yeni aradaki sene farkı beni geliştirmiş.
Seriyi tekrar göz gezdirdiğinizde değiştirmek istediğiniz yerler, karakterler oldu mu? Şu karakterin bu özelliğini, şu diyalogu değiştirmek isterdim dediğiniz bir yer var mı?
Araf serisinde hiç öyle bir hissiyat oluşmuyor bende nedense. İlk kitaplarımı sorsan değiştirmek istediğim yer çok ama Araf serisini her okuduğumda tamamdır diyorum. Belki Hırçın’da ufak oynamalar yapardım yeniden yazma şansım olsaydı.
Yazarken sizi en çok zorlayan kitap, karakter, çift ya da olay hangisiydi?
Orlando’yu yazarken zorlandım. Genelde zaten böyle otoriter, sert karakterleri yazmak benim için zorlayıcı oluyor eğlenceli karakterleri yazarken her zaman daha kolay adapte oluyorum. Adaline’da aynı şekilde aşırı masum, iyi niyetli bir karakterdi. İkisini bir araya nasıl getireceğimi, ortak noktada ikisinin karakterinden de bir şeyler götürmeden nasıl arayı bulacağımı kestirmek güçtü. Umarım altından başarıyla kalkabilmişimdir.
Ah.. Kesinlikle altından kalktınız hem de muhteşem bir şekilde :)
Düşünüyorum da sizin yerinizde olsam bu dört adamı herkesten hatta yazdığım kadınlardan bile kıskanabilirdim. Onlar benim modunda olurdum muhtemelen. Sizin de öyle şeyler hissettiğiniz oldu mu? Yazarken ya da sonrasında kendi kadın karakterlerinizi kıskandığınız oldu mu?
Ben nedense karakterlerimi çocuğum gibi düşünüyorum böyle gözümün önünde serpilip, yetişip, büyüyüp, doğru yolu buluyorlar o yüzden bir kıskançlık hissetmiyorum. Ama itiraf etmem gerek kitapların içindeki ikinci, üçüncü kişilerden kıskanıyorum. Araya giren kara kediler okurlar için ne kadar sinir bozucuysa benim için on kat daha sinir bozucu. :)
Luke, JJ, Rich ve Orlando… aralarından biri sizin hayatınıza dahil olması gereken adam olsaydı hangisini seçerdiniz? Ya da olmasını isterdiniz?
Bu soru çok zor… :) Nasıl seçeceğimi bilemiyorum hepsinde ayrı ayrı güzel özellikler var ama şöyle düşününce sanırım bana en uygun karakter Rich olurdu. Hem maceraperest hem çocuksu hem otoriter hem de yumuşacık bir kalbi var. Eh bir de özel nedenlerim var. Siz anladınız…
Kesinlikle anladım :) Zaten o sebep benim de yüreğimi hoplatıyor :)
Serideki turneler, konserler ve performansları öyle bir gerçekçi yazmıştınız ki sanki bir performans videosu ya da canlı bir konser izliyormuşum gibi hissettim. Gerçekten böyle bir tecrübeniz oldu mu rock konseri gibi… yoksa bol bol videoları izleyip mi tecrübelenip yazdınız?
Seriyi yazarken ne kadar sevdiğim Rock grubu varsa canlı performans videolarını izledim. Lise, üniversite döneminde birkaç konsere gittim elbette ama onlar böyle büyük grupların konserleri değildi. Bu konuda teşekkürler, internet…
En çok zorlandığınız sahneler hangileriydi?
Ben genelde kavga, ayrılık sahnelerini yazarken zorlanıyorum. Onları yazmam diğer sahnelerden çok uzun sürüyor. Seri içinde ekstra zorlandığım durumlar; JJ’in geçirdiği bunalım halleri, uyuşturucu aldığı sahneler. Rich’in hastalığı sırasında Monica’dan ayrı kalması, Rich’in hastalık sahneleri. Orlando’nun, Adaline’a kötü davrandığı tüm sahneler… Luke ve Luz tatlı bebeklerim onlar beni pek zorlamadı.
Bazı okurlar seri de Günahkârlar Turnede serisinden benzerlikler olduğunu düşündüklerine dair yorumlar okudum, bundan rahatsızlık duymadıklarını çünkü yazarın kendi ayrıntıları ile özleştirdiğini söylüyorlar. O seriden esinlenerek mi yazmaya karar verdiniz? Ya da size ilham oldu mu?
Günahkârlar Turnede benim favori serim o kadar iyi olduğunu düşünmüyorum açıkçası ve o kadar da cesur davranamadım. Bana ilham olan serilerden biri oydu.
Luke ve Luz çiftiyle başlayalım bence. Luke’un klasik rockçılardan farklı olarak tek eşli olması, sevdiğine sadık olması çok güzel detaylardı. Hatta onun grubu kaybetme korkusu ve bunun devamında yaptıkları da öyle. Luke karakterini yazmak ve bu tepkilerini yazmak nasıldı?
Luke bir banliyö ailesinde büyümüş, etrafında sevdiği insanlarla yetişmiş ve genç yaşta âşık olmuş. Bu yüzden romantik olması kaçınılmazdı. Genç yaşta bulduğu ilk aşkı tarafından acımasızca terk edilmek karakterinde bazı çatlaklar oluşturmuştu. Bunlar kaybetme korkusu, dışlanma korkusu, sevilmeme, özgüvensizlik… Luke’u yazarken beni en zorlayan karamsar olmaktı çünkü Luke’un doğası karamsarlık üzerine kurulu ve ben kesinlikle karamsar bir insan değilim. Ama diğer yandan Luz ile de çok zıtlardı ve zıt karakterleri yazmak aşırı keyifli oluyor. Özellikle birbirlerine laf sokup, sataşmalarını yazarken eğlenmedim diyemem.
Böylesine testosteron yüklü bir gruba Luz’u eklemek riskli bir hamleydi. Sevgili olarak evet okumak daha kabul edilebilinir ama grubun bir üyesi olarak dahil olmak başka bir mevzuydu. Antipati oluşacağın düşünüp acabalara düştünüz mü hiç?
Aslında Luz başta kafamda sadece bir hayran olarak hikâyeye dahil olacaktı ama sonradan yazmaya başlayınca ve sevdiğim Rock gruplarına bakınca dedim ki neden hiç kadın yok? Dinlediğim gruplar hep erkeklerin oluşturduğu gruplardı ve buna bir el atmalıyım diye düşünerek Luz’u bir hayran olarak değil de grup üyesi olarak dahil etmeye karar verdim. Kadın elinin değmediği tek yer kalmamalı. Luz zaten karakteri gereği biraz erkek gibi bir kız oldukça sert, ağzı bozuk böyle de olunca bizim koca adamların arasına yakıştı. Yani en azından ben öyle düşünüyorum.
Luz’un bütün yaşadıklarına rağmen güçlü kişiliği çok güzeldi. Güçlü kadınları severim, düşse de ayağa kalkan… gerçi en güçlüsü değildi ama kendince en iyilerdendi. Onun sesiyle ilgili ve yeteneğiyle ilgili kısımlar nasıl gelişti?
Bende acı çekse de düşse de yenilse de hatalar yapsa da kalkıp baştan başlayan kadın karakterleri okumaktan ve yazmaktan hoşlanıyorum ve Luz tam öyle bir karakter. Luz’u hayran olarak hikâyeye dahil etme planım değişince gruba bir şekilde sokmalıyım diye düşünerek şarkı sözü yazması fikrini buldum ama bana bir de çatışma lazımdı. Yani Luke ile bir noktada çatışmaları gerekliydi böylece Luz’un şarkı söylemesi fikri oluşmuş oldu. Luz’un ilham kaynağı da Avril Lavigne… :)
Avril Lavinge benim de çok sevdiğim biri, şarkıları da öyle. Güzel bir ilham olmuş :)
Özellikle sormak istediğim Luke’un eski nişanlısı geldiğinde Luke’un tavrı, Luz’un kabullenişi çok güzel kurgulanmıştı. O sahneyi yazmak nasıldı? Ben açıkçası içten içe Luke yapmaz desem de oldukça kızmıştım.
Benim yazarken içimin içimi yediği sahneler genelde böyle üçüncü kişilerin araya girdiği sahneler. Okurken siz ne kadar sinirleniyorsanız, yazarken ben de o kadar sinirleniyorum. Luke asla ihanet etmeyecek bir karakter olsa da bir gerilim yaratmam gerekiyordu.
Luz’u alışılmış kadın tiplemelerinin dışında – uzun boylu, zayıf, manken gibi – bir karakter yaratmak nasıl oluştu?
Mükemmel kadınlar yazmaktan ya da okumaktan artık sıkılmıştım. Uzun boylar, uzun bacaklar, sarı saçlar, ince beller… Dedim ki neden bu erkek karakterler biraz da minyon, balık etli kızları sevmiyor? Baktım klavyede önümde eh iş başa düştü diye düşündüm. :)
Kesinlikle güzel bir değişiklik olmuş ve ben çok sevdim bunu :)
Serinin yaramaz çocuğu resmen JJ idi. Öyle bir karakter nasıl oluştu?
Ben böyle çocuksu, serseri, ağzı bozuk erkek karakterleri seviyorum. Yazmakta aşırı eğlenceli oluyor zaten bu seriye kesinlikle böyle bir karakter olmalı diye düşündüm. Karakter tiplerini oluştururken de bunun elektro gitaristimiz JJ olmasına karar verdim bebek yüzlü serseri. :)
Geçmişten yaralı bir karakterdi JJ. Ancak geçmişi beklediğimizden çok daha farklıydı. O geçmiş… kızıl saç takıntısı… uyuşturucu sorunu… hepsi nasıl gelişti?
Önceden kurguladığım bir şey değildi aslında. JJ’e bir dram lazımdı ve yazarken aklıma böyle oldukça dramatik bir hikâye geldi. Gençliğinde bu kadar dramla boğuşan birinin kaçış araması da oldukça doğaldı bu kaçışta uyuşturucu oldu. JJ sorunlu, yardıma, ilgiye muhtaç, hayatta pek hedefi olmayan bir karakter. Onu da yola sokup ona bir amaç ve bolca sevgi verecek bir karakter gerekliydi. Böylece Clementine hikâyeye giriş yaptı. Dram yazmakta oldukça zor bu arada özellikle dışarıya karşı bu kadar umursamaz görünüp hayatı eğlenceden ibaret olan JJ gibi karakterleri dram kalıbına sokmak en zoru…
JJ ve ağabeyinin geçmişi biraz karanlık geldi. Yaşadıkları evet zordu ama detaylar… aynı kıza aşık olmaları ve sonrası… bu satırları yazmak nasıl bir duyguydu?
Dram yazarken fazlaca zorlanıyorum ama bu bana keyif veriyor. Evet, mükemmel sandığımız karakterin bir derdi var. Hem de en kötüsünden… Hadi kitap boyunca onun nasıl iyileştiğine bakalım! Benim için hikayelerin bağlayıcı noktaları bu dramlar. İtiraf ediyorum bazı yerleri yazarken birkaç damla yaş dökmüş olabilirim.
Clementine tam da JJ ihtiyacı olan kadındı bence. Ki zaten doğru olan kişi olduğunu da gösterdi. Ancak genç kadının kardeşiyle ilgili detaylar, diğer grup üyelerinin kardeşi için yaptıklarını tasarlamış mıydınız yoksa yazarken mi gelişti bunlar?
Yine yazarken gelişen noktalardan biriydi. Başta kız kardeş meselesi yoktu ama Clementine’ın kişiliğini oluştururken onun böyle bir yalanı sadece kariyer için söyleyebilecek bir kadın olmadığını düşündüm. Monica olsa belki… Ama Clementine kesinlikle değildi. Bunu tek bir şey için yapardı o da sevdiği biri ya da ailesi için. Peki ya ailesinden sevdiği biri olursa? Kesinlikle sevdiği insanlara yalan söyleyebilirdi. Okurlarımda bunu affederdi.
Diğer karakterler değil de JJ, mutlu rock yıldızı imajı hep takılmış bir maske altında ise yaralı bir küçük çocuk olduğunu çok hissettiriyordu. Çoğu zaman okurken evin yaramaz çocuğu gibi de hissettim. Yazarken siz de öyle hissettiniz mi?
Benim içinde JJ kesinlikle evin yaramaz çocuğu… Fakat hikâyede de söylediğim gibi “Neşeli insanlar daima en büyük acıları yaşamış insanlardır.”
Ve Rich… adam tam da adını yansıtacak şekilde bir adamdı. Açıkçası Rich ile ilgili birkaç sorudan daha fazla sorum olabilir. İlk olarak bu kitapta grup seksi okuduk… açıkçası bu konuda da detay yazarsınız diye düşünmüştüm ama biraz üstün körü geçmişsiniz hissi uyandırdı. Neden detaylandırmadığınızı merak ettim. Ki sonrasında Rich ve Monica’yı oldukça detaylandırmıştınız.
Wattpad’de bu hikâyeyi yazdığımda oldukça detaylı bir grup seks sahnesi yazmıştım. Sevenleri çok olsa da bu kadar detaylı anlatılmasından rahatsız olan kişi sayısı da fazlaydı ki Wattpad benim en az eleştiri aldığım platform yani yazmış olsam çok eleştiri alacağımı düşündüm. Bölümün o kısmını eşime okuttum ve o da ‘aşırı detaylı’ olduğunu söyledi. Bende o sahneyi biraz kırptım.
Rich, Monica ve Orlando arasındaki olay… ödül gecesi ve devamı… hiç pişmanlık yaşadınız mı? Acaba yazmasaydım dediğiniz oldu mu? Sonuçta Rich ve Monica sonrasında ciddi bir ilişki yaşadılar.
Ne yazık ki pişman değilim. Ne yalan söyleyeyim böyle değişik ve biraz yasak bir şeyler yazmak istedim yani sonuçta bunlar Rock yıldızı… Kitaplarda erkek karakterler böyle şeyler yapınca hoş görüş unutuyoruz. Monica’da felekten bir gece çalmış oldu.
Rich, Monica ve Orlando arasındaki olayı unutma çabaları vardı bunu Dayanılmaz kitabına kadar da okuduk… yüzleşme kısmını bilerek mi o kitaba bıraktınız yoksa tamamen kurgusal bir şekilde ilerledi?
Ateşli’yi yazarken Orlando’nun da bir kitabı olacağı ve bu konunun orada bir kaos yaratması fikri kafamda vardı. Yani evet, bilerek Dayanılmaz kitabına bıraktım yüzleşmelerini.
Monica’nın kocasından aldatıldığı kısımdaki tepkisine hayran kaldım. Ben yapabilir miydim diye düşündüm ama bilemedim ki hala da yaparım diyemem. O sahneyi yazarken neler düşündünüz? Ben okurken “en güçlü karakter buydu be” dedim.
Monica yaşı, yaşadıkları, kariyeri ve karakteri gereği güçlü bir kadın. Böyle bir imaj çizen kadın hep yazmak istemiştim ilki Monica’ya kısmetmiş. Aldatma sahnesini de yazarken ağlayıp sızlanmasını ya da depresyona girmesini istemedim. Monica’nın o hareketiyle hem benim hem okurlarımın içinin yağları eridi diye düşünüyorum.
Rich’in hastalığı… Çoklu kişilik bozukluğu büyük bir sürpriz oldu. Rock kitaplarında uyuşturucu ve alkolü hep okuyorduk ama bu detay hem ilkti hem de farklılık kattı. Size bunu yazdıran neydi? Nereden aklınıza geldi? Çoklu kişilik bozukluğunu yazarken zorlandınız mı?
Ben psikolojiye çok meraklıyım hatta bir kitaba başlamadan önce böyle değişik yazabileceğim psikolojik rahatsızlıkları araştırıyorum. Her karakterin psikolojik durumuna önem veriyorum. Çoklu kişilik bozukluğu fikri aklıma izlediğim bir filmden geldi ve bende böyle bir şey yazmalıyım diye düşündüm sayfalarca makale okuyarak Rich’e böyle bir hastalık yazdım. Çok derine girmedim aslında oldukça yüzeysel geçtim yanlış bir şey yazmak istemediğim için. Psikolojik, tıbbi şeyler yazmak her zaman zor çok araştırmak gerekiyor ve ne kadar araştırırsanız araştırın mutlaka hata payı oluyor o yüzden benim için bunu yazmak hem riskli hem zordu. Umarım başarılı olmuşumdur.
Kesinlikle çok başarılıydı, bu tür kitapları çok okudum ve bence altından kalmıştınız bu detayın :)
Monica’nın hamileliği ve Rich’in hastalığı sorunları oldukça ilgi çekici detaylardı. Monica’nın hamile kalması yazmadan aklınızda mıydı?
Evet karakterlerden biri için aklımda hamilelik fikri vardı. Yazarken Monica’nın kısır olması fikri aklıma geldi ikisini bu şekilde harmanladım.
Ah bir de şu piercing… O neden? Yani demek istediğim oldukça ilginç bir detaydı bence… nasıl oluştu o detay?
Üniversitede bir tanıdığım dövme salonunda çalışıyordu ve o bahsetmiş böyle değişik yerlerini deldiriyorlar diye. Oradan aklımda kaldı daha sonra bir kitapta karşıma çıkınca bende yazmalıyım böyle bir detay dedim. Azıcık araştırma yaparak Richard’a bir apadravya ekledim.
Bütün serinin ağır ağabeyi Orlando’ydu. Genelde her grupta bir karakter daha ağırdır ve burada da Orlando öyle göründü. Neden Orlando… Neden baterist olan…
Orlando bildiğiniz gibi çok otoriter, zengin ve başarılı bir babanın oğlu. Küçük yaşlardan itibaren babası tarafından eğitiliyor. Ne kadar babasını sevmese, reddetse de ondan parçalar alması kaçınılmaz. Bateri benim için çok sert bir müzik aleti ve bence gücü simgeliyor. Orlando için oldukça uygundu.
Orlando’nun geçmişi… bence diğerlerinden daha ilgi çekiciydi. Daha normaldi en azından… onun böylesine bir İngiliz asilzadesi olması ve asi çocuk olması çok güzel gitti. Onu yazmak bence en zoru olmalı çünkü sorunlu biri değil ama ailesi sorunluydu ve yaşıyordu da…
Orlando yazması en zor karakterdi gerçekten. Aslında benim zorlandığım kısım onun karakterinin sert duruşu ve bir anda dibe çöküşüydü. Tabi ailesinin karakterine etkilerini yansıtmak, babasından hem nefret etmesi hem de ona hayranlık duyması… Kız kardeşine olan düşkünlüğü ve koruma güdüleri… Hepsi Orlando’da bir bütünü oluşturuyor ve tüm bu karakter detaylarında çatlak, mantıksızlık olmaması lazım.
Adaline’in cesareti, tecrübesizliğine karşı aldığı riskler çok güzeldi. Ama diğer kadılardan da farklıydı. Neden böyle bir karakter oluşturmak istediniz?
Orlando için nasıl bir kadın olmalı diye düşündüm. Ona böyle otoriter -Monica gibi- bir kadın yazsam çok çatışacaklardı. Çünkü Orlando tam bir maço. Ona uygun olan kadın daha naif, kibar ve geleneksel biri olmalıydı. Orlando’nun bu aşırı korumacı tavrına yakışanın bir serçe olacağını düşündüm. Onu kanatlarının altına alıp saklayıp sarabilirdi. Aynı şekilde Adaline’da çılgınlık yapmak isteyen bastırılmış bir kız, idealleri uğruna her şeyi yapabilir ve Orlando’yu ancak geçmişini bilen biri bu kadar sevip katlanabilirdi.
Orlando’nun hataları son bir gol attı ama Adaline’in yanında olması çok güzeldi. Ben de öyle davranırdım dedim. O sahneler hep aklınızda mıydı yoksa sonradan mı gelişti?
Orlando’nun bu ilişkiye ihanet etmesi kaçınılmazdı. Boyun eğmeyi reddettiği babasının zoruyla evlendiği masum bir kız… Ne kadar onu sevmek istese de kafasında hep babasının baskıcı tavrı dönüp duruyordu. Fakat hataları yaptıktan sonra pişman oldu ve Adaline’a kendini bir şekilde affettirmek zorundaydı çünkü sevginin tadına bir kez bakmıştı. Hikâye temelleri kafamda olsa da sahnelerin çoğu yazarken şekillendi.
Orlando kendini affettirmek için konserde Adaline’e parça hediye etmesi, o parçaları dinledim ve sözleri çok güzeldi. O şarkıları nasıl buldunuz?
Ben müzik dinlemeyi çok seviyorum, müziksiz markete bile gitmem. :) Yazarken genelde yabancı şarkı dinliyorum. Onlarda benim çok sevdiğim şarkılardı. Yazdığım her kitabın bir çalma listesi var aslında. Dinleyince o şarkıların Orlando ve Adaline’a uygun olduklarına karar verdim.
Kitabın son bölümü ise tam da seriye yakışır bir sözdü. Ama bütün hepsini çocuklu görmek süper olurdu… Hiç sonradan onlar için şöyle küçük novella ya da kitap yazmayı planladınız mı?
Ben hikayeleri uzatmayı pek sevmiyorum hatta bence devam serileri 2 kitaptan uzun olmamalı… Böyle damağınızda hoş bir tat bırakıp bitirmek en güzeli. Okurlara hayal edecek bir şeyler bırakmak gerek.
Bütün karakterler hem yaralı hem de çok güçlü ama aynı zamanda bir şekilde sorunluydular da. Derdi olmayan birini yazmayı düşündünüz mü hiç?
Söylediğim gibi ben aslında biraz dert seviyorum. :) Karakterin hatalar yapıp düşe kalka yola gelmesi bana zevk veriyor. Aynı zamanda o hikayedeki bir tutam dram kaynaştırıcı oluyor hikâyenin devamlılığını sağlıyor. Ve her zaman en ilgi çekici, en şaşırtıcı, nefes kesici hikayeler yaralı karakterlerden çıkıyor. Derdi olmayan bir karakter yazsam da yanında mutlaka dertli bir karakter oluyor.
Çok merak ediyorum, böyle bir rock grubuyla yaşamak ister miydiniz? En çılgın hayallerinizden biri bu olabilir mi? İtiraf ediyorum ben şahsen Luke ya da Rich olmadı Orlando gibi biri için bu hayatı isteyebilirdim.
Biraz şaşırtıcı olacak ama ben sakinliği seviyordum. Sanırım bu çocuklara uzun süre katlanamam başım ağrır, uykum gelir, yorulurum ben. 😊 Uzaktan sevmek aşkların en güzeli. Bana oradan kendi halinde bir CEO yollayın.
Son sorum olsun bu, bir daha böylesine bir seri yazmayı planlıyor musunuz? Rockçılar olabilir ya da başka bir şekilde?
Artık seri yazmayacağım diyorum çünkü seri yazmak gerçekten çok yorucu. Bir süre tek kitaplık hikayelerden devam edeceğim ama aklımda seri olarak yazmam gereken bir iki kurgu var. Bakalım belki zamanla bir bomba gelir.
Bana bir kez daha vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Yeni kitabınızı heyecanla bekliyorum. :)
Ben teşekkür ederim soruları cevaplarken inanılmaz eğlendim. Elbette sorular yine çok çarpıcıydı hepsinin üzerinde fazlaca düşünülmüş emeğin ve verdiğin değer için teşekkür ederim. Bir sonraki kitapta bir röportaj daha o zaman?
Ah tabi ki, o zaman geldiğinde bu sözünü hatırlatmaktan memnun olurum :) Yeni kitap ve röportajda görüşmek üzere diyorum o zaman :)
Aşkın Nur Karataş çok cesur bir yazar ve bu özelliğini seviyorum. Kurguladığı ilk kitap soğuk serisinden son yazdığı Şehvet Dersine kadar hepsi birbirinden mükemmel. Roportajiniz çok keyifli olmuş. Elinie sağlık
YanıtlaSilBen de çok sevdim kalemini, yeni kitaplarını da heyecanla bekliyorum. Röportajdan keyif almanızdan memnun oldum.
Sil