29 Temmuz 2021 Perşembe

0 ALINTILAR // Fatih Murat Arsal - Ismarlama Bebek (Zoraki Gelin #1)

Fatih Murat Arsal kitaplarını seven biri olduğumu takipçilerim bilir. Her bir kitabını ezbere bilsem de hala ara ara alıp sayfalarını kurcalamaktan asla sıkılmam. 

Her bir karakterin bendeki yeri ayrıdır. Özellikle ayrı olan karakterlerden biri de Turgut... 

Bu yüzden size Vildan ve Turgut ikilisinin kitabından alıntı ile geldim. Çok severek okuduğum bir kitap olmasının yanında Turgut'a aşık olarak okudum da diyebilirim. Keşke böyle güzel sevebilen birileri de bize denk gelse ama değil mi bekar arkadaşlar ;) 

Ismarlama Bebek, Zoraki Gelin serisinin ilk kitabıdır aynı zamanda. Serinin sıralaması ise diğer serilerinin sıralamasıyla beraber Seri Bilgisi başlığında yer almaktadır. 

Şimdi sizi alıntılarla baş başa bırakıyorum ;) 



"Seni üzmek istemezdim. Şu güzel gözlerinin bana hep sevgiyle bakmasını isterdim... Seni istediğim kadar, senin de beni istemeni isterdim." Dudakları kendisini öpecekmiş gibi yakındı. Temiz nefesi Vildan'ın yüzünü yaladı. "Ama bu artık elde edilemeyecek kadar büyük bir hayal oldu sanırım..."

Genç kız yutkunmamak için kendisini zor tuttu. Bedeninde onun ısısını hissediyordu. Bu adamdan yayılan cinsel çekiciliğe karşı koymak çok zordu. Onun çaresiz sesi karşısında, içindeki bir yan yumuşamak istedi. Fakat asi tarafı hemen başkaldırdı. 

Ağzından çıkan söze engel olamadı. 

"Seninle seviştim diye... seni sevmek zorunda değilim!" dedi inatla. "Zorla alamayacağın tek şey sevgim!"




*****



"Hayır cevabını seviyorsun, değil mi?"

"Senden olursa... sevmiyorum," dedi genç adam gizemli bir ciddiyetle. "Senin bana sürekli 'evet' demeni arzuluyorum."

"Ne gibi mesela?" Merak etmişti.

"Mesela..." gülümseyerek devam etti. "Evet, öp beni. Evet, sarıl bana. Evet, sev beni. Bu evetler hoşuma giderdi. Ya da şu nasıl? Evet, seninle evlenirim. Evet, karın olmak istiyorum. Evet, çocuğunu doğurmak istiyorum. Bunların hepsi aklımdaki evetler."



*****



"Turgut?..." diye inlercesine adını seslendi.

"Hmm?" diye homurdandı adam. Tüm dikkatini yaptığı işe vermek istiyordu. 

"Vazgeçmediğin için... teşekkür ederim!" dedi yavaşça.

"Neden vazgeçmediğim için?"

"Benden..." diye fısıldadı Vildan. "Benden vazgeçmediğin için! Eğer vazgeçmiş olsaydın, beni üç sene beklememiş, sevmeye devam etmemiş olsaydın... seni asla tanımayacaktım! Seni sevemeyecektim... Çocuğunu doğuramayacaktım..."

Turgut başını kaldırıp kısık gözlerle karısını süzdü. Sonra gülümseyerek dudaklarına yöneltti dudaklarını. 

"Vazgeçmem için çok yalvardın ama?" dedi alayla.

"Evet... Biliyorum... O yüzden teşekkür ediyorum. Sen hayatıma girmeseydin ne olurdu... düşünmek bile istemiyorum. Seni o kadar seviyorum ki! Hala kalbim ağrıyor... İyi ki vazgeçmedin. İyi ki babanın hastalığı ilerledi de, bebeğin için peşime düştün. Söylemek istemiyorum ama babanın hastalanmasına seviniyorum. Ya geç kalsaydın?... Ya ben başkasıyla tanışsaydım? Ya o gün kafeteryaya sen değil de, benim ayarladığım manken gelseydi Bizi gördüğünde vazgeçecektin! Belki de sen şimdi o güzel sarışınla evlenmiş olacaktın? Düşüncesi bile korkunç..."

Elleriyle kocasının yakışıklı yüzünü kavradı. Önce arzulu bir öpücük verdi. Sonra, bir buçuk yıl sonra ilk kez yeniden sordu. 

"Onun... adı neydi?"

Genç adam güldü. Güzel, gri gözleri pırıl pırıldı.

"Unuttum..." dedi keyifle. "Boş ver onu! Ben senden başkasıyla evlenmezdim. Merak etme! Eğer bir sevgilin olsaydı, inan bana yine de peşine düşerdim. Seni sevgilinden ayırırdım. Beni sevmen için fazla vaktim olmazdı ama... yine de benim olman için elimden geleni yapardım. Sen daha beni tanımıyorsun! Neler yapabileceğimi bilmiyorsun! Bir hafta içinde hemen pes ettin! Evlenmeyi neden o adar çabuk kabul ettin?"

Vildan güldü. "Sana aşık olmuştum..."




 

 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın