Erin Watt'ın "The Royals" Serisinden sonra favorilerimden biri olmuştu. Evet genç yetişkin türünde yazıyor ama okuması kolay, zaman zaman eğlenceli ve çoğunlukla romantik olan kurguları tercih ediyor olması benim favorilerimden biri olmasına yetiyor.
Bir de en önemli özelliği bence gereksiz uzatmalara girmiyor olması... özellikle bu kitabın kurgusunu uzatacak ve gereksiz olaylarla entrikalar çevirecek çok fazla yazar vardır ama kendisi tadında bırakmış ve kitabı beğenmemize neden oldu.
Karakterlerin yaşlarının biz yetişkin okurlar için küçük olması zaman zaman problem olabiliyor ama yazarın bunu kaleme alış şekli nedense beni rahatsız etmiyor. Dolayısıyla da sevdiğim tür kitaplar çıkıyor ortaya...
Özellikle bu kitap bana birçok konuda farklı bir bakış açısı kazandırdı diyemeyeceğim ama bildiğim ve düşündüğüm şeyleri başlarının da düşünmesi ve bunu kurguya dökmesi aslında ünlü kişilerin -bunlar şarkıcı olabilir oyuncu olabilir- normal insanlardan farklarının olmadığını gösterdi. Ama tabi her zaman istisnalar vardır tıpkı Oakley'in babası gibi...
Neyse yoruma başlamadan önce kısaca kitabın konusundan azıcık bahsedeyim. Oakley henüz küçük yaşlarda şarkıcı olmuş, kendi şarkılarını yapan ve bunu oldukça başarılı bir şekilde ortaya koyan bir şarkıcıdır. Aldığı ödüller, fanları ve daha da önemlisi yeteneği ile oldukça gündemde olan Oakley yaşadığı müziksel bir tıkanmadan dolayı uzun süredir şarkı sözü yazamıyor, müzik yapamıyordur. Bir de işin içine eğlendiği zamanlarda medyaya yansıyan skandallar ortalığı iyice karıştırmaktadır. Buna bir çözüm bulan PR ekibi ve menajeri Oakley'e sahte bir kız arkadaş ayarlayacaktır. Kız halk arasından normal, sıradan bir kız olacaktır. Ünlülerden biri değil halktan biri olacak ve böylece Oakley'in skandallarla dolu adı temize çıkacak ve imajı düzelecektir. Oakley'in sahte kız arkadaşı için seçilen Vaughn ise anne babasının ölümünden sonra ailesini geçindirmeye çalışan üniversite hayatına ara veren ve ablasına destek olmak için çalışan bir garsondur. İki küçük ikiz erkek kardeşlerinin eğitim hayatı için çabalarken aldıkları bu sahte ilişki onları finansal olarak rahatlatacaktır. Bunu kabul eden Vaughn bir zamanlar hayranı olduğu Oakley ile sahte ilişki yaşayacağı gerçeği konusunda tedirgin olsa da kabul eder. Ancak hesaba katmadıkları şey Oakley'in özlem duyduğu normal ve Vaughn'ın da aslında ekranlarda gördüğü şeylerin yanılsamalarına inanarak yargıladığı Oakley'in nasıl biri olduğunu keşfetmesiyle ikili arasındaki sahte ilişki boyut değiştirmeye başlar... ancak önlerindeki engeller ise onların ilişkilerini sınavlara tabi tutacaktır.
Öncelikle Oakley'in ünlü kişiliği ile rahat nefes alamaması, her yerde basının adım adım peşinde olması, her an izlenmek, takip edilmek... rahatsız edici... okurken bir çocuğu rahat bırakın ya dedim. 19 yaşında bir delikanlının uğraştığı şeyler olmamalı bu... ama ne yazık ki ünlülerin dünyası... Vaughn'ın arkadaşlarının ev partisine gittiğinde yaşadığı normallik, ya da onlarla yaptığı barbakü, ya da ikizlerin okul toplantısındaki normallik tam olarak Oakley'in özlem duyduğu şeylerdi.... Yazar bunu çok güzel ifade etmiş resmen.
Vaughn ise... bir zamanlar hayran olduğun şarkıcının sahtede olsa sevgilisisin... onunla her şeyden önemlisi arkadaşça paylaşımların var... onu ailenle normal etkinliklere dahil edebiliyorsun... düşünsenize rüya gibi...
Ama tabi genç kızın içinde yaşadıkları, geçmişinde yaşadıkları da onu fazlasıyla zorlamaktadır. Eski erkek arkadaş vurgunundan sonra hakkında söylenenler... zaman zaman fanların onun hakkında yazdıkları... bazen cidden insanlar hakkında sevmesek bile kötü şeyler söylemek çok yaralayıcı olabiliyor... yapmamak lazım. Bunu bu kitap çok güzel gözler önüne koymuştu.
Kitabın sürpriz ilişkisi Vaughn ablası Paisley ve Oakley'in koruması Ty oldu... ikili hangi arada birbirine aşık oldu da ilişkiye başladılar bilmiyorum ama çok tatlıydılar.
PR ekibi ve menajer Jim'in yaptıkları ciddi olarak pislik diyebileceğim detaylar vardı ama yapılmıyor mu? Bence yapılıyor... çünkü o ünlüler üzerinde hakları olduklarını düşünüyorlar halbuki onlar olmasalar o konumda olamazlardı onların hayatlarıyla alakalı radikal kararlar almamalılar en azından fikirleri sorulmadan. Oakley'i sürükledikleri uçurumun farkında bile değil gibilerdi.
Oakley ve Vaughn paylaşımları çok güzeldi. Birbirlerini tanıma çabaları, birbirlerinin yaralarını sarma çabaları çok güzeldi. Özellikle Vaughn'ın vans ayakkabılara resim yapma muhabbetine Oakley'in meşe ağacı çizmesini istemesi... offf çok şekerlerdi.
Bunların yanında Oakley'in annesini sevmekle sevmemek arasında kararsız kalsam da babasından kelimenin tam anlamıyla nefret ettim! Ne kendini beğenmiş bencil herif çıktı! Sinir bozucuydu.
Neyse... Kitabı sevdim ben, okuması keyifli, çabuk okunan, okura bir şeyleri ima eden ve anlamasını sağlayan bir kitaptı. Sevdim seni. 😊
Puanım 5 üzerinden 4 oldu.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın