18 Mart 2025 Salı

0 ALINTILAR // Lorraine Heath - Şeytanla Dans (Scoundrels of St. James #1)

 

Kitabın yorumu için tıklayınız!






"Sana bunları neden anlattığımı bilmiyorum. Belki de yalnızca ruhu benimki kadar kararmış biri neden senin istediğini isteyebilirdi."
"Ben size hiç benzemiyorum lordum."
"Benzemiyor musun? Ellerim o suçu işleyecek ama bunu senin talebinle yapacak. Suçluluk hissini siz de taşıyacaksınız, Leydi Catherine. Vicdanının bu yükün altında ezilmeyeceğinden emin ol bence."
"Taşıyabilirim." En azından Catherine öyle düşünüyordu.

***
Sis tıpkı hayat gibiydi, ulaşamayacağının ötesindekileri görmesine engel oluyordu. Mutsuz değildi. Sadece hayatından önemli bir şeyler kaçıp gidiyor gibi hissediyordu.

***
"Sizi öldürecekti," diye mırıldandı. Ya da en azından mırıldandığını sandı. Kelimeleri çok uzak bir yerlerden geliyor gibiydi. 
"Kendinizi tehlikeye atman için bir bahane değil."
Bu çekilmez nankör adam onu kollarıyla kucakladı ve arabaya taşıdı. Daha Catherine'i arabaya yeni yerleştirmişti ki hiç oyalanmadan peşinden arabaya binip  Catherine'in yanına oturdu. "Al," dedi. Araba öne doğru ilerlemek için sallanırken Catherine eline bir şey sarıldığını hissetti. 
"Hizmetkarlarınız-"
"İyiler."
"Bu nedir?"
"Mendilim."
"Berbat olacak."
"Tanrım, Catherine, senin elin yaralanmış. Lanet bir kumaş parçası umurumda değil."
"Diliniz çok kaba, efendim."
"Bence durumumuz buna hak veriyor."
"Gerçekten öyle."
Konttan hafif bir gülme sesi yükselince, Catherine'in içinden uzanıp parmaklarını onun saçlarının arasından geçirmek, gerçekten yaralanmadığından emin olmak gelmişti. 
"Kimdi onlar?" diye sordu. 
"Bilmiyorum," diye usulca yanıt verdi, Kont.
"Sizi öldürmek istediler."
Kont cevap vermedi.
"Neden?" diye sordu Catherine.
"Ben çok düşmanı olan bir adamım, Catherine." Kolunu Catherine'e dolayıp onu yanına çekti, dudaklarını Catherine'in alnına yasladı. "Ama daha önce hiç bu kadar güzel bir koruyu meleğim olmamıştı."

***
Luke bahsi gördü. Catherine ise masanın ortasına elli poundluk poker fişi sürdü. "Gördüm."
Luke derin iç çekti. "En yüksek bahis yirmi beş pound. Bu oyunu kazanmanın tek yolu da ne düşündüğünü diğer insanların bilmemesi."
"Ne düşündüğümü biliyor musunuz?"
"Biliyorum."
"O zaman kaybedeceğim."
"Öyle."
"Son bahse girmemeliydim."
"Hiçbirine girmemeliydiniz. En azından son bahsi geri alıp çekilebilirsiniz."
"Ama bahse girildikten sonra çekilemiyoruz."
"Bir istisna yaparız."
"Bir istisna olmak istemiyorum. Bir insanın başarılarından çok hatalarından öğreneceğine inanan bir insanım ve bu inancımı test etmek isterim."
Luke yeniden iç çekti ve elini ortadaki bahsin üstünde gezdirdi. "Beyler, hanımefendinin hatalarından öğrenmesine izin verelim."
Luke kartlarını çevirince üç papaz göründü.
Catherine de artlarını çevirdi. Luke masanın üstündeki üç üçlüye baktı. Oyunda bundan iyi el yoktu. 
"Eğer iyi kartlar sıralamasını doğru hatırlıyorsam ki üç papaz iyi gibi görünse de benim elime göre masadaki bu güzel para bana geliyor demektir."
"Ama-"
"Tahmin ediyorum ki ne düşündüğümü bilmiyordunuz."

***
"Kendi başıma gelsem daha iyi olur diye düşünüyorum."
"Peki ya seni takip eden adam ne olacak?"
Kont'un sesindeki öfke Catherine'i gafil avladı. Kont'u da gafil avlamış olmalıydı ki perdeden dışarıyı görebilirmiş gibi pencereden tarafa yüzünü çevirdi. Catherine, duygularının kontrolünü yeniden almak için Kont'un verdiği uğraşı seyretti. Öfkeliydi, Catherine bunu fark etmişti ama öfkesi Catherine'e değildi. Daha çok korkuyor gibiydi. Onu korumak istiyor gibiydi ama anlaşmalarının böyle bir maddesi yoktu.
"Dikkatli olurum," diye onu temin etti Catherine. "Onu daha öne atlattım. Yine yapabilirim."
Kont bakışlarını ondan tarafa çevirdi. "Beni endişelendiriyorsun, Catherine. Kendini yenilmez sanıyor gibisin."
"Yenilmez olmadığımın pekala farkındayım. Ama tüm hayatımı korkarak geçiremem. O zaman bir hayatım olmaz."

***
"Onun gibi birisini hiç tanımadım, baba," diye usulca fısıldadı. "Bazen kalbimi kıracağını düşünüyorum. İsteyerek değil, duygularımın ne kadar engin olduğunun farkında değil. Yine de kıracak." Babasının elini okşadı. "Annemi sevmiş miydin? Sevdiysen onun artık burada olmayışına nasıl katlanıyorsun? Beni en çok endişelendiren de bu. Onun yanında olmaya o kadar alıştım ki artık onu her gün görmeden nasıl hayatta kalacağımı bilmiyorum,"-daha doğrusu her gece- "gerçekten."

***
"Bırak da seninle bu bahçenin mahremiyetinde dans edeyim."
"Pekala. Madem istediğiniz bu," diye razı geldi Catherine.
Luke, Catherine'in yaşadığı hayal kırıklığını onun gözlerinde görebiliyor, sesinde duyabiliyordu.
"Kapıdan girersem seninle dans edemem."
"Nedenmiş?"
"Saygınlığına zarar verir."
"Başlarda belki. Ancak sizi daha iyi tanımaya başladıkları zaman bahse girerim bana hayranlıkla bakar ve vizyoner olduğumu düşünürler."
"Onların gönlünü benim adıma kazanmak için hayal edilemez bir özgüvene sahipsin."
"Öyleyim." Eldivenli eliyle Luke'un yanağına dokundu. "Çünkü siz beni kazandınız." 




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın