Seriye kaldığım yerden devam edip Dönüm Noktası'nı da okudum. Aslında daha kısa sürede de bitirebilirdim ama gündemi takip ederken kitaplar hafiften kafa dağıtmalık mola oldu.
Neyse... siyaset yapmayalım.
Transcend Serisi'nin ikinci kitabı Dönüm Noktası'nı da okudum. Swayze ile Nate'in yarım kalan hikayesi, Swayze ve Griffin'in aşkının sonunun ne olacağının devamı bu kitaptaydı. Aslında ilk kitapta yarım kalan ve sonlanmayan her şey bu kitapla bir sonuca ulaştı. Kitapta benim için sürpriz olan detaylarda vardı ve olmasını istediğim kısımlar da vardı. Her şey olmasını istediğim gibiydi. Bu yüzden de okumaktan keyif aldığımı da söylemeliyim.
Seri sıralı okunması gereken bir seri, dolayısıyla ortadan ya da sondan okursanız hiçbir şey anlamazsınız. Sıralı okuyun. Zaten üç kitaplık ve üçü de çıktı ülkemizde.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Swayze'nin üst komşusu ve arkadaşının ölümü Daisy konusunda hissettiği yarım anıların detaylarının birazını daha tetikledi. Hep merak ettiği Daisy'nin ölümün nasıl olduğunu anlamasa da cinayet olduğunu farkındadır. Bunu Griffin ile paylaşması ve o an yaşadığı korku dolu anların sonucunda bu durumu arkada bırakamaz ve üstüne gitmeye karar verir. Başlarda her ne kadar Nate ile paylaşmak istemese de Daisy'nin ölümü konusunda kendini suçlayan Nate, bir gün bunu söyler. Sıradakinin kendisi olduğundan şüphelenen ve katil olan Doug Mann'in bunu doğrular şekilde yaptığı hamleler sonucunda Swayze bunu açığa çıkarmadan kendini de rahat hissedemeyeceğinin farkındadır. Bütün bunların yanında da Daisy'nin anılarına sahip olup da o anıların neler hissettirdiğini merak etmesi, Nate'e bu hisleri deneyimlemek için yönelmesi diğer taraftan Griffin ile olan ilişkisini de zedelemeye başlar. Çok büyük bir ikilemde kalan Swayze ne yapacağını bilememektedir. Çünkü yaşadığı korku, beyninde susmayan anılar, içindeki bitmek bilmeyen merak sonucunda arada kaldığı ve kaçırdığı hayatın farkında değildir. Özellikle de Griffin ile kaçırdığı aşk, kalbi onun için atarken beynin Daisy'nin anılarıyla duygusal kararsızlıklara düşürmesi de ilişkisini bir çıkmaza sürükler. Diğer tarafta da Nate, karşısındaki kadının Daisy'nin anılarına sahip olmasının, ruhundan bir parça taşımasının sonucunda Swayze'ye doğru çekilmesi, onu arzulaması ve hayatında istemesine rağmen onun Griffin'e olan duygularını bilmesi de Nate'i ikileme düşürür. Bütün bu ikilemlerin arasında Swayze'nin bir karar vermesi gerekiyordu. Kim olmak istiyor? Mutluluğu nerede bulmalı? Çünkü bir tarafta her şekilde hayatında istediği, hayatının anlamı, kalbinin sahibi olan büyük bir aşk ve tutkuyla sevdiği adam Griffin diğer tarafta da Daisy'nin anılarına ve ruhuna sahip olmanın getirdiği duygularla yakın olmak istediği Nate...
Bu seride en hoşuma giden karakter Griffin, en hoşuma giden detay Griffin'in duyguları ve en hoşuma giden hamlelere de Griffin'in hamleleri oldu. Hayallerimsin adamım!
Swayze'nin yaşadığı ikilemleri anlıyorum, açıkçası bende olsam o merakı içimden atamaz peşini kovalardım. Kendimi biliyorum o yüzden bu konuda Swayze'ye hak verdiğim çok oldu. Tabi üzüldüğüm de oldu. Ama asla eleştiremiyorum bunu neden yaptın, o kararı neden aldın diye? Kendim de yapardım çünkü.
Nate'i de çok takdir ediyorum. Her ne kadar Daisy ile yarım kalmış bir hikayesi olsa da her ne kadar bu konuda Swayze'ye çekilse de ve eline çok fazla fırsat geçse de onun aslında Griffin ile mutlu olacağını ve kalbinin ona ait olduğunu bilerek geri hamleler yapması çok takdire şayandı. Bu yüzden Nate'i de sevdim. Özellikle de Swayze ve Griffin arasındaki 6 aylık ayrılığın sonucunda kalkıp da şansı varken bunu kullanmaması çok güzeldi.
Griffin ise... of adamım seni anlatmaya ne bu yazı yeter ne de kelimelerim. En başından beri Swayze'nin yanında olması, anlamasa da anlamaya çalışması, onu korumak için çaba harcaması, sonucunda da yaptığı hamleler çok güzeldi. Kıskanması, bu kıskançlığın ilişkisine zarar vermeden sonuçlandırma çabası... başka biri olsa asıp keseceği hamlelerde bile Swayze'nin durumu yüzünden anlama çabası çok iyiydi. Hatta öyle ki bir yerden sonra bu durumu kabullenmesi bile her ne kadar kalbini kırsa da çekip gidecek kadar sevmesi süperdi. Giderken de sevdiği kadını Nate'e emanet etmesi..
Düşünsenize sevdiğiniz kadınla yollarınızı ayırıyorsunuz. Biliyorsun o da seni seviyor ve sen de onu seviyorsun ama ayrılmak zorundasınız bazı şeyleri sonlandırabilmek için... giderken de hayatınızda üçüncü şahıs olan diğer adama sevdiğinizi kadını emanet ediyor, göz kulak olmasını istiyorsunuz. Bu nasıl bir sevgi Griffin!
Swayze'nin olayları çözme çabası, bunun için aldığı riskler de güzeldi. Hatta öyle ki Doug Mann'in kendisini öldüreceğini bilmesi, onunla her karşılaştığında hissettiği korku da güzel anlatılmıştı.
Hem Griffin'in hem de Swayze'nin ailesinin genç kadına destek olma çabası da işte aile dedirtti.
Bütün bunların yanında Swayze'nin kıskançlıkları ise kitabın küçük bir nüansıydı bence. Çünkü senin cebinde Nate'in gençlik yıllarından kalma yarı çıplak resmi çıkıyor ve bu durum da ortalığı ateşe vermesi gereken Griffin'in olgunlukla karşılayıp açıklama bekliyor ama sen adamın eski bir takıldığı arkadaşı iş için gelmesini kıskanıyorsun, trip atıyorsun. Bunlar da güzel detaylardı.
Griffin'in Swayze'yi korumak için Doug Mann'i öldürmesi, bunu Nate'e söylemesi, sonrasında Swayze onunla gelmiyor diye çekip gitmesi ve kendine yeni bir hayat kurması güzeldi. Swayze'ye aslında ne istediğine karar vermesi için fırsat veriyordu çünkü diğer bir yandan da Nate, Swayze'nin Griffin konusundaki duygularını bildiği için başkasına ait bir kalbi de istemediği için bir ilişkiye başlamayacağı olgunluğa sahip olduğunun da farkındaydı.
O detaylar güzeldi.
Bütün bunların yanında eğer gerçek aşk ise... yollar bir şekilde yeniden kesişiyor işte. Her şeyi yoluna koyan Swayze kendi yolunu ve mutluluğunu bulmak için gidip de 6 aylığına yerleştiği yerde biriyle karşılaşıyor... Griffin! O sahneler çok güzeldi. Kaderinse bir şekilde karşına çıkıyor işte.
Off Griffin seni şu yorumda o kadar çok överim ki anlatamam... onca ayrılığa rağmen bile Swayze'ye sadık kalman ise... 😍
Kitabın sonu çok güzeldi. Özellikle de Griffin ile Swayze'nin düğünlerinde Nate ve Morgan'ın gelmesi çok güzeldi. Onları ise Griffin'in davet etmesi çok daha güzeldi. Özellikle de Nate'in mihraba yürürken Swayze'ye eşlik etmesi süper bir detaydı.
Kitabı çok sevdim. Hikayesi cidden beklediğimin çok daha dışındaydı ama çok sevdim. Okumaktan da keyif aldım, Keşke ilk çıktığında okusaydım da dedim açıkçası neden beklemişsem... en azından peş peşe okudum diye kendimi motive edeyim. Şimdi üçüncü kitaba başlayacağım. O kitapta da Nate kendi yoluna gidiyor kızı Morgan büyüyor anladığım kadarıyla Nate'in aşktaki üçüncü şansını okuyacağız. O da mutlu sona ulaşmalı bence... onu da okumalıyım. Bu şekilde bu ay bir seriyi bitirmiş olacağım da...
Bu arada ilk kitapta eleştirdiğim o karakter anlatım geçişi bunda düzeltilmişti. Kimden taraf anlatıldığı daha belirgin bir şekilde anlatılıyordu. Bu yüzden de bu durumu düzeltmelerinden memnun oldum.
Kitaba dair puanım 5 üzerinden 4,5 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟/🌟
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın