25 Ekim 2019 Cuma

0 ALINTI // Jennifer L. Armentrout - Cesur


Jennifer L. Armentrout'un çok sevdiğim serisi Lanetli Serisi (A Wicked Trilogy) nin son kitabı Cesur'dan size birkaç tane alıntı bırakmak istiyorum. 

Bu seriyi çok keyif alarak okudum ve eğer fantastik, fantastik aşk sever biriyseniz mutlaka deneyin derim ben :) 

Hatta bu yazarın bütün kitaplarını da deneyebilirsiniz, pişman olmayacğaınızı düşünüyorum. 

Bu seriye dair üç kitabın da yorumu blogda bulunuyor aşağıya isimleri ve linkleri bırakıyorum. :) İsimlerin üzerine tıklarsanız sizi yorumlara yönlendirecektir. 

A Wicked Trilogy (Lanetli Serisi) Kitapları



Ren sertçe yutkundu. "Az önce neyi fark ettim biliyor musun? Tüm bu zaman boyunca sen zaten bensiz kaçıyordun değil mi? Bir 'biz' olmadı hiçbir zaman. Sen vardın ve sonra ardından koşan ben."

Titreyen dizlerle ayağa kalktığımda gözyaşlarım boğazımı tıkadı. "Böyle değildi. Ren, bu..."

"Değil miydi? Bunu bir düşünmek isteyebilirsin." Geri adım atıp kapıyı açtı. "Şu saçmalık yok mu Ivy? Kalmaya razı geldin ama benim için - bizim için- değil. Üstelik beni korumaya çalıştığın için de değil. Beni terk ediyordun. Bizi terk ediyordun - eğer gerçekten bir biz olduysa tabi."



***************


"İkimiz de reziliz öyle değil mi?"

Nefesim yeniden düzensizleşti. Seni üzdüğümü biliyorum. Lanet olsun, hep kaçtığımı söylediğinde haklıydın. Sürekli benim peşimden gelmek zorunda değilsin. Bu doğru değil." Başı bana doğru dönüverdiğinde sertçe yutkundum. "Normal bir ilişki yaşama şansımız bile olmadı. İşe yaramaması şaşırtıcı değil aslında. Biz yapamayız..."

"Ne?" Ren içinde doğmuş gibi suyu yarış geçti. Göz açıp kapayıncaya dek hemen karşımda bitivermiş, yanaklarımı avuçlarının içine almıştı. "Bir saniye duralım burada, çünkü bir leyi açık seçik konuşmak istiyorum."

Bakışlarımız birbirine kilitlendi, ne söyleyeceğimi düşünemedim bile.

"Sana çok kızdım. Sen de muhtemelen bana hala kızgınsın. Kavga ettik ve halletmemiz gereken bazı saçmalıklar var ama bu normal. Dışımızdaki olaylarla uğraşıyorduk değil mi, ama biz hala biziz." Gözleri benimkileri aradı. "Seni hala seviyorum. Hala burada yanındayım. Bu durum senin için değişti mi?"

"Hala buradayım," dedim sesim zayıftı, tüm bedenim titriyordu. "Hala seninle birlikteyim. Seni hala seviyorum. Bundan hiç vazgeçmedim."



***************


"Kyle haklıydı."

Gözlerimi kırpıştırıp kaşlarımı çattım. "Ne konuda?"

Ren öne eğilip kollarını bacaklarına koydu. "Buçuklukları öldürdüğüm konusunda."

Kyle'ı öldürmeye dair tüm düşüncelerim kayboldu. "Ren..."

"Kaç tane öldürdüğümü biliyor musun?" Çenesini indirdi, başını hafifçe sağa sola salladı. "Ben biliyorum."

"Bu önemli değil."

"Önemli değil mi? Bence biraz önemli." Bir dakika sessiz kaldı. "Seni tanımamış olsaydım öldürürdüm, seni tanımadan önce bir Buçukluk olduğunu öğrenmiş olsaydım."

Bunu işitmek zordu ama ona doğru yürüdüm. "Ama böyle olmadı."

"Olabilirdi."



***************


"Ivy."

İsmimi o kadar yumuşak söylemişti ki hiç düşünmeden karşılık verdim ona. Yüzümü döndüm, ellerimi indirdim. 

"Seni dışarıda bulduğumda çok geç kaldığımı sandım. Seni o lanet olası odaya taşıdığımda, her yanım senin kanına bulandı. Kanda sırılsıklam oldum." Konuşurken gözleri benimkilerden bir an olsun ayrılmadı. "O Fae doktor da senin ölmekte olduğunu söyleyince, hemen o an, oracıkta bir parçam ölmüş gibi hissettim."

Ağzımı açtım. 

"Bırak bitireyim, sonra bana istediğin kadar bağırıp kızabilirsin," dedi ısrarla, ben de çenemi kapayıverdim. "Daha önce hiç o an, orada olduğu kadar korkmamıştım. Daha sahip bile olamadan seni kaybedecektim.Ve Tink başka bir yolu olduğunu söyleyince, tek seçeneğim buydu ve benden nefret edeceğini bile bile bu tercihi yaptım. Bana zarar verebileceğini bile bile seçtim bunu. Beni asla affetmeyebileceğini bile bile seçtim. "

Ren'in sesi boğuklaştı.

"Upuzun yaşamının geri kalanı boyunca benden nefret etmeni, dünyanın en parlak yıldızının sönmesine izin vermeye tercih ederim. Bugün ve yarın benden nefret edebilirsin ama en azından bir yarının olacak ve bana kızman için o yarınlardan bir sürü olmasını kesinlikle garanti edeceğim."



***************



Ren ellerimi daha sıkı tutup başını eğdi. Konuştuğunda kıvırcık saçları önüne düştü, sesi boğuktu. "Seni kaybedemem."

"Kaybetmedin."

Ellerimi dudaklarına götürdü, ikisinin de üstünü öptü. "Öyleyse neden çoktan kaybetmiş gibi hissediyorum?"

İrkildim, ellerimi çekmeye çalıştım ama tutmayı sürdürdü. "Neden böyle düşünüyorsun?"

Başını kaldırıp bana baktı, gözleri üstüne çiğ düşmüş çimen rengindeydi. "Bunu sormana gerçekten gerek var mı tatlım?"

Evet diyecek oldum ama bu kelime dilimin üstünde ölüp gitti.

Onun böyle hissetmesini engellemenin bir yolunu bulmak için düşüncelerim hızla aktı ama hiçbir şey bulamadım. Haklı olduğu için değil. Onun düşündüğü biçimde olmadığı için.

Çünkü beni kaybeden o değildi. 

Ben kendimi kaybediyordum. 




***************



Bu adamı seviyordum. 

Onu seviyordum çünkü ben kaçarken peşime düşmüştü. Onu seviyordum çünkü ne esir tutulduğumda ne de kendimi kapatıp herkesi dışarıda bıraktığımda benden hiç vazgeçmemişti. Onu seviyordum çünkü iyi bir adamdı ve eğer her şeye lanet olsun deyip şu anda çekip gitmek istesem o da yanımda gelirdi. Onu seviyordum çünkü daha sonra yanımda duracak, yan yana savaşmaya hazır olacaktı. 

Sadece onu seviyordum. 




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın