Şafak Vakti Serisi
"Yaşadıklarım beni kendime getirdi. Doğru olan bu, lütfen zorlaştırma." Konuşmasının sonlarına doğru sesindeki hüzne engel olamamıştı.
Ama ben sinirliydim ve sesim sinirle alay eder gibi çıkıyordu.
"Hadi ya! Öyle demiyordun ama? Benden sonran yok diyordun? Biz birbirimize aitiz diyordun? Köprüden önce son çıkışı kaçırdın diyordun?" dedim sesimin yükselmesine izin vererek.
Gözlerini kesin bir şekilde gözlerime çıkarıp, "Ömürlük dediysem, ömürlüktür! Benim aşkımdan sebep sana bir şey olmasına izin veremem!" dedi. Bu sefer o da sinirlenmişti.
Ayağa kalktım.
"Ben bile bile girdim bu yola! Sen de beni bile bile kabul ettin! Daha ilk sınavdan pes ediyorsun! Bıktım senin korkaklıklarından! Ayrılma filan yok! Aptal saptal konuşma!!"
Beni ikna etmek için ayağa kalktı.
"Zeynep, ben bir kez daha bunu yaşamanı istemiyorum. Aptallığı en başında yaptım, seni almamalıydım hayatıma." Son kısımda ses tonunu yumuşatmıştı.
Net bir sesle sordum.
"Beni sevdiğine pişman mısın?"
*****
Arkasından kollarımla sarıldığımda, içinden bir şey kopup gitmiş gibi nefes verdi ve başını öne eğip omuzlarını düşürdü. Yüzümün solunu sırtına yasladım.
"Ne kadar kolay arkanı dönüyorsun bana yüzbaşı," dedim incelmiş sesimle.
Sesli bir, "Ahh," çıkarken ağzından, çatallaşmış bir sesle cevap verdi bana.
"Kolay mı? Asıl sen benimle dalga mı geçiyorsun Zeynep?!"
"Neden beni sensiz bırakıyorsun o zaman?" dedim kırgınlıkla. Kırgındım çünkü. Dağ olmuş uzuyordu bu kırgınlıklarım.
Kafasını sabır ister gibi arkaya verdi ama yine de yüzünü dönmedi.
"Senin hayatta olmanı, sensiz yaşamaya tercih ederim çünkü Zeynep."
*****
Kollarımla sararken bedenini, başıma sokuldum göğsüne.
"Hani bütün benliğim bendim? Nasıl vazgeçecektin benden?" Nazlı, sitemkâr bir fısıltıyla sordum.
"Kalbimi sökecektim!" dedi saçlarımın arasındaki çenesi kasılı bir halde.
Gözümün önünde bunu canlı canlı yaptığı gelse de düşüncelerimi kovdum.
"Kalbini söküp atmak o kadar kolay değilmiş, değil mi Şafak?"
"Kolaydı, içinde sen olmasaydın eğer."
*****
"Bak, ben vazgeçmedim. Korkar dediğin şeyleri yaşadım, iğrenir dediğin şeyleri gördüm ama yine de senden ayrılmadım! Kaybedeceğim ne varsa yoluna serdim ama senden kaçmadım!" diyerek kararlılıkla konuştum.
Ardından elimi yanağına koydum ve dudaklarına fısıldadım. "Ne olur sen de bizden vazgeçme!"
Gözlerini yumdu usulca, ardından açıp dudaklarıma kaydırdı. Yutkunurken boğuk sesi doldu kulaklarıma.
"Yapamıyorum ki ben sensiz Zeynep. Ayrılamıyorum ki zaten..." Dudakları kısa ama sert bir mühür öpücüğü koydu dudaklarıma, ardından zorlanır bir sesle devam etti.
"İradem yok! Sen ne dersen oraya gideceğiz. Fermanım sensin."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın