Uzun zamandır Rita Hunter okumuyordum ve bu ay historical romans olarak bir Rita Hunter okuyayım dedim. Çok da güzel gitti ama yazarın ilk kitaplarından biri olduğunu da çok hissettirdi açıkçası çünkü son kitaplarında kaleminin ne kadar geliştiğini de görmüş oldum.
Tek kitap, seri değil bu yüzden bulabilirseniz rahatlıkla alıp okuyabilirsiniz. Basımı olmadığı için bulamayabilirsiniz de umarım yeni basım yaparlar da ulaşılamayan kitaplara erişim sağlanmış olunur.
Romantik, zaman zaman eğlenceli ve çoğu zaman erkek karakter çok sevgili dükümüz Connor'a sinir olacağınız bir kitap olduğunu söylemeliyim. İtiraf etmeliyim ki kitabın son 50-60 sayfasına kadar neredeyse Connor'a sinir oldu hatta öyle ki elime geçirsem bir kaşık suyu bırakın bir damla suda bile boğabilirdim kendisini... 😡
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse, henüz yirmi yaşındaki kızı olan Elisha babasının ölümünden sonra annesi ve erkek kardeşiyle hayatta kalmaya çalışarak hayatına devam eder. En yakın arkadaşı Claire'de köyün hanını işleten kadının kızı olmasının yanında beraber köyde hayatın kendilerine ne getireceğinden habersiz hayatlarına devam ederken bir gün aşırı yağışlar yüzünden köydeki handa konaklamak zorunda kalan Grandoor Dükü Connor Tracey ile karşılaşırlar. Elisha, dükü ilk gördüğü anda etkilenip de aşık olduğunda karşılıksız bir aşkın pençesine düştüğünün farkındadır çünkü ne Connor'ın seviyesinde bir soya sahiptir ne de Claire kadar destansı bir güzelliğe... Duyguları içinde yaşamaya çalışırken Claire, köyün zengin ailelerinden biri olan Peter Sedgwick'e aşıktır ve aşkı da karşılık almaktadır. Peter ailesi aynı zamanda Dük Connor ile de iş yaptığı için dükün handa kalmasına müsaade etmeyin evlerine davet ederler. Aynı gün içerisinde Claire'de Peter'ın ailesiyle tanışmak için yanında annesi ve Elisha ile de Sedgwick evine davet alırlar ve giderler. Bütün olaylar da o noktada başlar. Çünkü Connor, Claire'i daha öncesinde Londra'dan tanımaktadır çünkü Claire, parkta yaptığı yürüyüş sırasında gördüğü Connor'dan çok etkilenip onunla tanışmak için acemice ve şapşalca bir hamle yapar bunun sonucunda da elinde hiçbir şey olmadan geri dönmek zorunda kalır. Connor, o günüm anımsadığında ve güzelliğiyle ışıldayan Claire'i gördüğünde aklında şeytani düşünceler harekete geçer. Claire'in yanından ayrılmayan Elisha ise, köydeki çocuklara eğitim verirken bitlenmesi sonucunda saçlarını kısacık kestirmesi sonucunda erkek gibi ortalıkta dolanırken Connor'ın ilgisini hiç çekmez. Ancak hava koşulları yüzünden Sedgwick evinden ayrılamadıklarında işler iyice kızışır. Çünkü Connor hasta olma belirtileri gösterirken bir de üzerine alkol aldığı için bir akşam Claire'in odasına diye Elisha'nın odasına girer. Genç kızla aralarında öpüşmenin haricinde bir şey olmadan hastalığın ve alkolün verdiği etkiyle sızıp kalıp ve hiçbir şey hatırlamadan sabah uyanır. Elisha'nın odasında olduğunu ve genç bir kızın namusuna zarar verdiğini düşünerek Connor, Elisha'ya himayesine girmesini teklif eder. Ancak Elisha, Connor'ın bu teklifini reddedip ondan gelecek sadece evlilik teklifiyse kabul edeceğini söylediğinde Connor buna karşı çıkar. Ancak, Connor'ın aklında başka bir plan şekillenir. Çünkü üvey annesi asil bir soya-kana sahip olmayan hiç kimseyle evlenmesini onaylamayacağını ve bunun için de yıllar önce aşık olduğu Cara ile ilişkisini bozmasından dolayı da ondan intikam almak için Elisha ile evlenmeye karar verir. Bütün olayda bu noktada patlar çünkü üvey annesini aşağılayacağını, sinir edeceğini düşünürken Elisha'yı tanıdıkça seven dul düşes, genç kadına bir düşes olmayı öğretirken Elisha da Connor'ın ilgisini çekmeye başlar. Ama hiçbir sır gizli kalmamaktadır. Elisha'nın sakladığı sır, o gece Connor odasına geldiğinde hiçbir şey yaşanmamış olması ve Connor'ın da intikam için Elisha ile evlendiği sırrı dahil her şey ortaya çıkınca Elisha ile Connor ilişkisi pimi çekilmiş bir bomba halini alır. Her ne kadar Elisha, aşkını kendi içinde büyütse de Connor onu kırıp geçmekte sınır tanımamaktadır. Ki Conor'da her ne kadar ezip geçtiği kalbi önemsemiyor gibi olsa da Elisha onun aklından çıkmayan ve unutmayı başaramadığı bir kadın halini alır. Bir de üstüne tek ve ilk aşkı olan Carla'da geri dönüp de Connor'a yanaşınca olaylar iyice karışır.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki yanılmıyorsam yazarın ilk yazdığı kitaplardan... yorumumun başında da belirttiğim gibi yazarın kaleminde oldukça iyi şekillenmiş ve oldukça gelişmiş. Çünkü okurken hafif bir acemilik hissedilirken, duyuların anlatımında olsun, olaylarda ve karakterlerde olsun hafif bir acemilik hissi veriyor. Yazarı bu konuda tebrik ediyorum gelişmeye açık bir yazar olarak takdir edilesi...
Şimdi kitaba dair yorumuma başlıyorum... nereden başlasam acaba? Connor'a yorum yapıp sinirimi mi atsam yoksa o kısmı sona mı bıraksam çok kararsızım. Neyse ona geleceğim.
Kitaptaki aile-arkadaş ilişkileri kısmını çok sevdim. Özellikle Claire ve Elisha'nın arkadaşlığı çok tatlıydı. Bunun yanı sıra Anthony ile Connor arkadaşlığı da öyle.. gerçi Anthony bir sınırı aştı ama olsun... hatasının farkında olması da bir şeydir.
Elisha'nın karakteri, hamleleri, söylemleri çok güzeldi. Birçok konuda Connor'dan daha cesur olduğunu da düşündüm açıkçası. Duygularını dile getirmede, sinirini belli etmede, tutkusunu-sevgisini söylemede daha cesurdu. Hatta öyle ki yeri geldiğinde çekip gitmeyi de sonrasında dönüp gelmesini de çok iyi bilecek kadar cesur ve güçlüydü. Bu yüzden seni çok sevdim kızım.
Hele o kadar aşağıladıktan sonra Connor'ın bam teline basarcasına hamleler yapması... Connor'ın ona aldığı beyaz elbiseyi giymemesi... gri elbisesini ve konumunu Connor'ın gözüne sokarak göstermesi ve hatta onun sözlerini ona karşı kullanması süperdi. Ama özellikle de Connor'ın Londra'daki evine gidip de onu Cara ile beraber gördüğündeki hali... Yürü be kızım dedim. Hani derler ya bir sinirle yangın yerine çevireceğim masada sakince durup gülümsüyorsam yenilmezim diye işte öyle bir sahneydi. O sahnede başkası olsa ortalığı birbirine katarken Elisha, Connor'ın sahibinin kendisinin olduğunu Carla'nın gözüne sokar gibi hamleler yapması süperdi. İyi çıldırttı Carla'yı.
Dul düşesin hamleleri çok yerindeydi. Onu tanımak ve yaptıklarının nedenlerini öğrenmek açıkçası tarafımızı belirlememize sebep oldu ve kesinlikle Connor senin tarafında değiliz. Çünkü üvey annen haklı! Sonuna kadar hem de...
Connor ise... işte sıra gelmesin diye çok çırpındım ama geldi ona da sıra. Hiçbir karakteri kitabın başından sonuna kadar sinir krizlerine girerek okumamıştım. Ciddi olarak sinir etti artık şeydim adı geçti mi sinir olmama yeterli modundaydım. Resmen sevmediğim bir dük, karakter, historical romans karakteri oldu. Listede en üst sırada... "number one" o derece.
Elisha'ya söyledikleri, aşağılaması, kırması, aşkını hiçe sayması ve kendi intikamı için kullanması çok pisti. Bir de sanki kendisi sütten çıkma ak kaşıkmış gibi Elisha'nın yalan söylemesine takılması yok mu? Adamam kafan mı güzel senin? Kafasını alıp duvara vurasım geldi o derece...
Özellikle de sırf geçmişi var, bir zamanlar aşık olduğu kadın falan filan diye Carla'ya gösterdiği tolerans... 😡 Peki ya Elisha'nın da olduğu balodan Carla ile ayrılması... adamım neyi yaşıyorsun sen ya? Nasıl bir adamsın sen? Pis mikrop! 😡
Eee ne oldu? Carla... Carla... diye sayıkladın da ne oldu? Kadının iç yüzünü görünce ve karşılığında kaybettiklerin... değer mi? O kadın yüzünden bebeğini kaybettin! O kadın yüzünden neredeyse karını kaybediyordun! Adamda zerre akıl yok resmen! Sonra da ahla.. vahla... beter ol Connor!
Sonra da karının peşinden "Gitme" diye ağla... oh iyi yaptı gitmekle... bunu hak ettin!
Hele dengesiz tavırları var ya... hepten sinir bozucu... kendi kendine bahaneler üretmesi... Allah'ım biri şu adama biraz beyin verebilir mi falan dedim kendi kendime resmen. Sonra da senin bilmediğin kıymeti Anthony bildi diye laf ediyorsun! Gerçi tamam arkadaşın hoş bir şey değil senin karından hoşlanması ama senin yaptıklarına da kayıtsız kalamadı!
Tamam sakinim! Eğer biraz daha Connor dersem saydırmaya devam ederim bu yüzden kısa kesiyorum.
Kitabı sevdim. Sıkmıyordu ve daha da önemlisi çabucak okunuyordu. Bendeki çok eski basım orijinal mi bilmiyorum bile 2012 basımı... birkaç yerde imla hataları vardı ama onları da nazar boncuğu olsun kitabın dedim. Genelinde çok sevdim kitabı. Evet yazarın son kitaplarını okuduktan sonra bu kitap bir tık altta kaldı da dedim. Bu yüzden puanım ona göre olacak.
Umarım yazarın yeni kitaplarını da yakın zamanda görürüz.
Kitaba dair puanım 5 üzerinden 4 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın