Vee şuan okuduğum bir kitaptan alıntı yazısı ile geldim. Böylelikle hem burası aktif oluyor hem de önden sizi kitaba hazırlamış oluyorum bence ;)
Bu arada Bizimle Başladı Bizimle Bitti kitabının hem orijinal hem de Türkçe baskısı var elimde. Neden diye sorarsanız telif haklarının alındığını bilmeden almıştım ama henüz okumaya fırsat bulamadan kitabın Türkçe'si çıktı. Durum bu olunca da bari Türkçe olarak okuyayım dedim. Orijinal baskısı da kitaplığımda duruyor ;)
Ama şunu söylemeliyim ki orijinal baskısını daha çok sevdim ben ;) Belki bir gün ondan da okurum. Çünkü yazarın dili hem çok akıcı hem çok anlaşılır. Orijinal okumak yormuyor beni ;)
Kitabın neredeyse yarısına geldim sayılır ve aralarda sevdiğim yerler var ve bunları sizinle paylaşmak istiyorum. Belki bir postta kitap bittikten sonra gelir bilemiyorum ama şimdilik sevdiğim birkaç yeri sizinle paylaşıp okumaya gideceğim ;)
"Hayattan farklı şeyler istiyoruz, hatırladın mı?"
Başıyla onayladı ve dikkatle ayağımı masanın üzerine bıraktı.
"Bu doğru," dedi. "Benim uzmanlığım tek gecelik ilişkiler üzerine ve sen de kendi Kutsal Kase arayışındasın."
Kahkaha attım. "İyi bir hafızan var."
"Öyledir," dedi. Dudaklarında mahmur bir gülümseme belirdi. "Ama sen de unutulması zor birisin."
Tanrım. Bu tür şeyler söylemeyi bırakmak zorundaydı. Avuçlarımı masaya bastırdım ve bacağımı aşağı indirdim. "Çıplak bir gerçek geliyor."
Yanımdaki masaya yaslandı ve "Can kulağıyla dinliyorum," dedi.
Hiçbir şeyi içimde tutmadım.
"Beni çok çekiyorsun," dedim. "Senin hakkında hoşlanmadığım pek bir şey yok ve ikimiz de farklı şeyler istiyor olsak da, eğer bir daha araya gelirsek; başımı döndürecek şeyler söylemeyi bırakmanı rica ediyorum. Bunu yapman, benim açımdan pek adil değil."
Bir kere başıyla onayladı ve sonra, "Benim sıram," dedi.
Elini masaya yanıma koydu ve hafifçe bana doğru eğildi.
"Sen de beni çok çekiyorsun. Benim de senin hakkında hoşlanmadığım pek bir şey yok. Yine de umarım bir daha bir araya gelmeyiz çünkü seni bu kadar çok düşünüyor olmak hoşuma gitmiyor. Aslında, çok fazla düşünmüyorum, yalnızca hoşuma gitmeyecek kadar fazla. Eğer, hala tek gecelik bir ilişki düşünmüyorsan, birbirimizden kaçınmak için elimizden geleni yapmamız en iyisi olur çünkü; bu ikimize de iyi gelmeyecek."
* * * * *
"Anlamıyorsun, değil mi?" dedim, daha yumuşak bir ses tonuyla. O sırada kendimi ona bağıramayacak kadar yenilmiş hissediyordum.
"Senden hoşlanıyorum Ryle ve senin, beni bir geceliğine istediğini bilmek, gerçekten ama gerçekten üzüyor. Belki, birkaç ay önce olsaydı; sevişirdik ve bir sorun olmazdı. Sen çeker giderdin ve ben de kolaylıkla hayatıma devam ederdim. Ama birkaç ay öncesinde değiliz. Çok uzun süre bekledin ve çok fazla parçam seninle ilgileniyor, o yüzden lütfen. Benimle flört etmeyi bırak. Dairene, benim fotoğrafımı asmayı bırak. Bana çiçek göndermeyi bırak çünkü; bunları yaptığın zaman, kendimi iyi hissetmiyorum Ryle. Bütün bunlar gerçekten canımı acıtıyor."
* * * * *
"O fotoğrafı, çektikten sonraki gün yaptırdım," dedi.
"Aylardır dairemde duruyor çünkü sen, hayatımda görüdğüm en güzel şeydin ve her gün ona bakmak istiyordum."
Ah.
"Ve kapına geldiğim o gece var ya? Çünkü hayatım boyunca hiç kimse senin gibi aklıma girip, çıkmamak için direnmedi. Bununla nasıl baş edeceğimi bilmiyordum. Ve bu hafta sana çiçek göndermemin nedeni, hayalinin peşinden gittiğin için seninle gerçekten ama gerçekten gurur duymamdı. Sana her içimden geldiğinde çiçek gönderecek olsaydım, o çiçeklerle dairene sığmazdın. Senin canını yakıyorum ama benim de canım yanıyor. Ve bu geceye kadar... Bunun nedenini bilmiyordum."
Bunları söyledikten sonra konuşacak gücü nasıl bulduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. "Neden canın yanıyor?"
Alnını alnıma dayadı ve "Çünkü," dedi "ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yok. Farklı bir insan olmak istememe neden oluyorsun. Ya senin ihtiyacın olan insana, nasıl evrileceğimi bilmiyorsam? Bunların hepsi benim için yeni ve sana, seni sadece bir geceden çok daha uzun bir süre için istediğimi kanıtlamak istiyorsam?"
* * * * *
Atlas sessizleşti ve sonra, "Senin çığlık attığını duydum Lily," dedi.
Bunu, benim tehlikede olmam diğer her şeyi gölgede bırakıyormuş gibi bir tonla söylemişti.
"Düştüm," dedim.
Bunu söyler söylemez, yalan söylediğim için kendimi kötü hissettim. Dürüst olmam gerekirse, onu hayal kırıklığına uğratmışım gibi görünüyordu çünkü; ikimiz de bunun bir düşme kadar basit olmadığını biliyorduk.
Gömleğinin kolunu sıvadı ve kolunu bana doğru uzattı. Ellen, kalbim ezildi. Çok kötüydü. Bütün kolunda küçük küçük yaralar vardı. Yaralardan bazıları, sanki birinin onun kolunun üzerinde sigara söndürmesiyle oluşmuş gibiydi. Kolunu, diğer tarafında da bu yaralardan olduğunu görmem için çevirdi.
"Eskiden ben de çok düşerdim Lily."
Gömleğinin kolunu indirdi ve başka bir şey söylemedi.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın