9 Nisan 2023 Pazar

0 ALINTILAR // Helen Hoang - Aşkın Formülü (The Kiss Quotient #1)

The Kiss Quotient

Aşkın Formülü
The Bride Test
The Heart Principle



"Sana benim bilmem gereken bir şey mi söyledi?" O geceyi hatırladı, onları kulübün dışında bulduğunda bir şeyleri bölüyormuş gibi hissetmişti. 

"Çok fazla uyarana maruz kalmanın etkisiyle başlayan hızlı solumaları sona erdiğinde, evet, bana bir şey söyledi," dedi Quan.

"Hızlı mı soluyordu?" diye sordu. Midesi yere çakıldı ve her yanı soğuk bir hisle karıncalandı. Bunu bilmiyor olması ve onun yanında olmamış olması onu ne türden bir g*t yapıyordu? Fark eden kendisi olmalıydı. Quan değil. 

"Çok fazla insan vardı Michael. Çok fazla gürültü, çok fazla parlayıp sönen ışık. Onu oraya götürmemeliydin."

Tam o sırada her şey yerine oturdu. "O otistik."

Quan başını yana eğerek, "Hayal kırıklığına mı uğradın?" diye sordu. 

"Hayır." Kelime boğuk bir şekilde çıktı ve devam etmeden önce boğazını temizledi. "Fakat bana söylemiş olmasını isterdim." Niçin ona söylememişti? Hem niçin onu kulübe sokmak için baskı uygulamasına izin vermişti? Bunun kendisine ne yapacağını biliyor olmalıydı. 

Ve dün gece. S*ktir, berbat olmalıydı. Bangır bangır açık olan televizyon, piyano, kız kardeşlerinin bağırışları, yeni olan her şey... 

"Sadece ondan hoşlanmanı istiyor."

Bu sözler Michael'ın karnına bir yumruk gibi indi. Michael ondan hoşlanıyordu.


*****


"Öpüşüne karşılık verdin mi?" Şu noktada, Stella'yı Michael'ın gözünde kusursuz olmaktan çıkarabilecek tek şey buydu. Belki o bile değildi. 

Stella başını iki yana salladı. "Hayır."

"Hoşuna gitti mi? Seni öpmesi?" Çünkü bilmesi gerekiyordu. 

"Hiç gitmedi," diye fısıldadı. 

"Neden? Yanlış mı yaptı? Kötü öpüşen biri miydi?"

"Yanlış hissettirdi."

"Neden?"

"Çünkü o sen değildi." Gözlerindeki  o yumuşak bakış Michael'ı öldürecekti.  bakış için her şeyi yapardı. Her şeyi.



*****


"Senin acıdığın arkadaşın olmak istemiyorum." 

Gözyaşlarını görünce göğsü sıkıştı ve enfes almayı bıraktı. "Kim acımadan bahsetti ki?"

Stella yanaklarını silerken çenesi titredi. "Sen dedin. Bana yardım ettiğini ama yine de yeterli olmadığımı söyledin. Söyledin ve ciddiydin. Artık geri alamazsın."

"Ben asla sen demedim. Biz dedim." Zorlukla yutkundu. "Kendimi kastettiğim bir kez bile akına gelmedi mi? Benim senin için yeterli olmadığım?" 

Art niyetsiz gözleri Michael'ın yüzünü araştırdı, anlamadığı için kocamanlardı. "Niçin öyle bir şey düşüneyim ki?"

"Çünkü ben bir fahişeyim ve babam da bir suçlu."

Stella'nın dudakları aşağı doğru kıvrıldı ve ondan bir adım uzaklaştı. "O şeyleri umursamıyorum. Onların hiçbiri kim olduğunu veya bana nasıl davrandığını etkilemiyor. Beni incitmek istemediğin için onları bahane olarak kullanıyorsun. Fakat gerçeği kaldırabileceğimi bilmeni istiyorum. Eğer senin için yeterli değilsem tamam ve bunu kabul ederim. Eninde sonunda seni aşacağım. Olduğum şey için şımartılmayı veya bana yalan söylenmesini istemiyorum. Senin acıdığın için arkadaşım olmana ihtiyacım yok."

Bunu söyledikten sonra yanından geçip sokakta ilerledi. Stella'nın yürüyüşü hızlı ve tamamen amaca yönelikti. Kalçalarının baştan çıkarıcı şekilde salınışı yoktu, zarafet yoktu; buna podyum yürüyüşü denemezdi. Michael bunu seviyordu. 

Onu seviyordu.





 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın