Ve yine bir alıntı yazısıyla karşınızdayım. Bazı okurlar kitapları post-it li bırakıyor ve oradan alıp ihtiyaçları olduğunda paylaşım yapıyorlar ama ben sizlerle paylaşmayı tercih ediyorum. Çünkü benim sevdiğim sahneler blogumda yer alsın, sizler de okuyun istiyorum. Eğer paylaşmaya karar verirsem diğer platformlarda, buradan kopyalayabilirim ama değil mi ;)
Yine çok tatlı alıntılarla bu başlığı yazıyorum. Tabi bunun sonrasında ise sizler için bir sürpriz bölüm yazısı da yazacağım. Yazarımız bir sürpriz bölüm yazmış, bunu da ben kendisinden istedim, blogda paylaşacağım.
Çok öncelerde tur yaptığımızda paylaşmıştım ama link gitmiş, yeniden yükleyip paylaşım yapacağım. Umarım becerebilirim. :)
Bu arada kitabın yorumunu paylaştım bir aşağıdaki yazıda yer alıyor. Ama aramamanız için sizlere bir de link bırakacağım. TIKLAYARAK yoruma ulaşabilirsiniz :)
Üzerine sarındığı örtü, bir pelerin gibi arkasından sürünüyordu. Örtünün altından geceliğin etekleri ve botunun ucu görünüyordu.
"Ruhunu güneşe satmayı düşünüyorsan vazgeç, çünkü bedenin gibi ruhun da bana ait."
Keira izlendiğinden habersiz kendini dinlerken, duyduğu sesle yerinden sıçradı. Yüzündeki tebessüm yerini öfkeli bakışlara ve kızgınlıkla bükülmüş dudaklara bırakmıştı. Kayran gözlerini genç kızın dudaklarından alamıyor, saatlerce onu öperek tüketmek istiyordu.
"Sizin ruhunuzu şeytana satmış olmanız, karşılaştığınız herkesin ruhunun satılık olduğunu göstermez."
"Benim şeytanlarım, ruhumla tatmin olamayacak kadar açgözlü Belki de o yüzden senin ruhunu ve bedenini bu kadar istiyorum."
Keira, onun bu kendinden hoşnut gülümsemesini yüzünden çekip alabilmeyi diledi.
"Ruhum ve bedenim bana ait. Ayrıca şeytanla düşüp kalkmak istemeyecek kadar da Tanrı'ya bağlıyım."
Kayran yavaş ve sessiz adımlarla kıza yaklaştı. Şeytani bir çekiciliği ve korkutucu bir yanı vardı.
"Belki de, cennetten kovulan şeytanın bir melek olduğunu unutmaması için, Tanrı seni bana bir hediye olarak vermiştir."
*****
"Fener almadan karanlık geceye çıkarsan, karanlık seni yutar, ona benzersin, gizlenirsin, eşitlenirsin."
"Karanlık seni kendine ait kılar, kurtuluşun yoktur, sonsuza kadar sadece onunsundur."
*****
Kadınlar anlaşılmaz varlıklardı. Bir dağın zirvesinde saklı bir zümrüt kadar eşsiz ve ulaşılmazlardı. Büyük emek ve zorluklarla tırmandığın dağın zirvesine ulaşıp, o zümrüdü eline geçirdiğinde, bazılarının gerçekten çok kıymetli, bazılarının da sadece bir kömürden ibaret olduğunu fark ediyordun.
*****
"Lordum gerçekten de kendine çok uygun bir leydiyle evlenmiş."
Keira bunun bir iltifat olduğunu biliyordu, göz ucuyla ona baktı ve sırıttı. "Bunu bu kadar geç anlamış olmana şaşırdım, komutan," dedi.
Alonzo yüzündeki kanı koluna silerken güldü ve "Bir kadın, bir erkeği öldürmek için gelmişse ve bu, evlilikle sonuçlanmışsa, kuşku en yakın arkadaşın olmalı," diye cevapladı.
Genç kadın başını arkasındaki duvara yaslarken, "Bazen en güvendiğin ve sırtını yaslayacağın insanlar, düşmanların arasından çıkabilir. Hiçbir zaman önyargılarına güvenme, komutan. Bu düşmanlık kadınla erkek arasındaysa, dünyayı sarsacak bir aşka dönüşebilir. Bizim, Rafael'le yaşadığımız sadece bizim dünyamızı değil, yaşadığımı kıtayı bile sarsacak kadar büyük ve çalkantılı bir aşk," dedi.
*****
"Sen El Kayran'ın karısısın. Herkesten daha güçlü durmalısın. Her savaşa gittiğimde bunları yaşamak istemiyorum. Beni anladın mı?"
Genç kadın gönülsüzce başını salladı. Sonra yeniden kollarını sıkarak boynuna sarıldı.
"Bana geri döneceğini söyle."
"Geri döneceğim."
"Sana hiçbir şey olmayacağını söyle."
"Hiçbir şey olmayacak, söz veriyorum."
"Beni sevdiğini söyle."
Genç adam bu zamana kadar hiç onu sevdiğini söylemediğini fark ederek kendine küfretti. Genç kadının başını çekip, yüzünü avuçlarına aldı ve gözlerine bakmasını sağladı.
Bu gözleri ilk gördüğü anda esareti olmuştu. Bilmeden, aşka inanmadan onu incitmişti ve bu kadın kendisini sevebiliyordu. Ona en azından kalbinde olanları söyleme borcu vardı.
"Seni seviyorum. Hem de öyle çok seviyorum ki..."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın