Kitabın kısaca konusundan bahsetmek gerekirse; Keire, küçüklüğünden beri babası tarafından dışlanan, hor görülen bir genç kızdır. Bir gün babasının saygısını kazanabileceğini düşünerek babasının ona verdiği görevi yani Karanlıklar Lordu olarak anılan, acımasız, savaşta yenilmez Kayran'ı öldürmesi gerekir. Babası için bu görevi kabullenen Keira, savaşmakta olan Kayran'ın çadırına sızmayı başarır ama Kayran'a da yakalanır. Kayran kendisini öldürmeye gelen askerin genç bir kız olduğunu görünce hem Keira'nın hem de Kayran'ın hayatı değişir. Çünkü Kayran, genç kızı bir fahişe zannederken Keira'da adamın zorbalığı karşısında çaresiz kalmaktadır. Aralarındaki çekim yavaş yavaş aşka doğru filizlenirken ne Keira ne de Kayran bu durumun farkındadır. Önlerindeki bütün engellere rağmen beraber olabilmeyi başarabilecekler mi? Keira'nın babası onların önüne engel olacak mı? İkisinin de hayatları ve aşkları için çok çabalamaları gerekecektir.
Keira ve Kayran'ın haricinde de Kayran'ın en yakın arkadaşı ve kralı olan Rodolfo'da av sırasında karşısına çıkan genç kızdan etkilenip de ona aşık olmaya başlaması da ortalığa hareket kadar. Çünkü Almira, Fransız'dır ve Rodolfo'nun krallığına bir görev için gelmiştir.
Bütün olaylar onlara karşıyken beraber olabilecekler mi? Aşk yine kazanacak mı? Bütün bir kitapta bunu okuyoruz. Tabi dur durak bilmeyen olaylar döngüsünün ardında...
Kayran'ın geçmişi ve Rodolfo'yla olan arkadaşlığı çok güzel detaylardı. Biri kral biri halktan biri her ne kadar bir diplomatın oğlu da olsa aralarındaki arkadaşlık muhteşemdi. Öyle ki bazı sohbetlerini kahkahalarla okudum. Çok eğlencelilerdi ve ölümüne arkadaşlıkları resmen kardeşlik gibiydi. Ki kitabı okuyan bilir Rodolfo'nun kardeşlerinden daha kardeşlerdi.
Kayran'ın karakteri, yenilmez kişiliği ve Keira'ya aşık olduktan sonraki aşk adamı halleri çok tatlıydı. Savaş meydanlarında, halkına karşı tutumu ve askerlerini komuta etme hallerinin yanında Keira'ya karşı olan aşık adam halleri çok tatlıydı. Ama tabi kızdığım anlar da olmadı değil. Mesela, bir kırbaç sahnesi vardı ki... çok fena sinir etti beni. Tamam dedi özür dile falan filan ama yine de çok sinir etti. Tabi sonrasındaki tavırları da yine kalbimi fethetti. Keira'yı zindandan kurtarma sahnesi özellikle muhteşemdi. Çok beğendim o sahneyi... bir de Keira için babasının kalesini basıyor o sahne muhteşemdi. Sarayda Keira'yı görüp de peşine düştüğü zaman da çok güzeldi. Aslında daha detaylı anlatmak isterdim ama spoiler olur diye anlatamıyorum. Ayrıca o kadar çok bahsetmek istediğim sahne var ki onları da anlatamıyorum ne yazık ki spoiler olur :)
Keira ise... tam da Karanlıklar Lordu, yenilmez savaşçı Kayran'a göre bir kadındı. Savaşmayı bilmesi, pes etmemesi, inandığı şeyler uğruna savaşması ve güçlü olması muhteşemdi. Böyle güçlü kadınları okumayı cidden çok seviyorum. Keira'nın Kayran'ın kalesi için yaptıkları, saldırı kısmında durumu ele alıp savaşması falan çok güzeldi. Hatta babasına kafa tutması bile öyleydi. Tabi Kayran'ın yanında da tam bir aşık kadındı.
Ayy çok tatlıydınız siz ama :D
Rodolfo'ya gelirsek... adam kral... ama ne kral be :D aşık olunca sevdiği kadının peşinden gözü kara bir şekilde gidecek bir kral hem de :D askerleriyle savaşa gidip orada canını verecek bir kral... arkadaşıyla eğlenecek, laf dalaşına girecek ama uğruna da ölümü göze alabilecek bir kral. Rodolfo aynı anda her şey resmen. Ama tabi Almira'ya yaptıkları konusunda o da beni sinirlendirdi. Zindandaki sahne beni sinir etti. Birlikte olmaları değil de sonrasında söylediği sözler... olmadı be Rodolfo... ama sonrasında Almira'nın peşinden gitmesi yok mu? Onu omzuna atıp kaçırması... zorla kiliseye sokup evlenmeyi amaçlaması... onu kraliçesi yapması.. Rodolfo ya sen Kayran'dan daha mı tatlısın :)
Rodolfo'nun Kayran için söylediği her şeyi de yaşaması harikaydı. Çok güldüm. Özellikle Kayran'a söylediği onca sözü Kayran'ın ona söylemesi çok eğlenceliydi.
Almira ise... tam da Keira gibi bir kadındı. Cidden nasıl ki o tam Kayran'a göreyse Almira'da tam Rodolfo'ya göreydi. Savaşa giderken peşinden koşması, savaş meydanındaki çadıra girmesi... muhteşemdi. Ama en eğlenceli kısımda ise taç giyme töreninde tacının olan olaylardı :D çok eğlenceliydi. :)
Karakterlerin ve yaşanan olayların haricinde kitaptaki betimlemeler, yer tarifleri çok iyiydi. Sanki oradaymışım gibi görebiliyordum o yerleri. Savaş meydanlarını, taktikleri, savaş anını anlatması da çok güzeldi. O kısımlardaki detayları çok güzel kaleme almıştı Jennifer Royce. Çok profesyonelceydi ve çok beğendim.
Ayy tamam susayım ben yoksa konuşmaya devam edeceğim ve çok fena spoiler vereceğim.
Ben kitabı çok beğendim, şuan çok zor bulunuyor yeni basımı yok ama olur da görürseniz, bulursanız mutlaka alın ve okuyun derim.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın