19 Kasım 2020 Perşembe

0 Işılca - Cihan (Bir Türk Masalı #5)


~~~*~~~
"Koca Cihan'a her şey sığdı da... Bir Yıldız sığamadı."
~~~*~~~

 

Bir Türk Masalı Serisi'nin 5. kitabı Cihan'ın yorumuyla karşınızdayım. Normalde okumayı daha ertelerdim ama serinin 6. kitabı Ebru, bu ay çıkacak diye duyurulunca okuyayım da sıradakini de okuyayım hemen diye düşündüm. 

Dürüst olmak gerekirse bu serinin en son Sedat kitabından sonra bitmesi gerektiğini düşünüyordum ki bence hala da öyle olmalı ama bu okumayacağım anlamına da gelmiyor. 

Öncelikle şimdiye kadar Işılca'nın Bona Dea kitabı haricindeki bütün kitaplarını okumuş biri olarak yazarın kitaplarını seviyorum. Dramı da eğlenceliyi de aşkı da aile ilişkilerini de çok güzel kaleme alıyor. Tabi Bir Türk Masalı serisinde de bütün bunların yanında eğlenceli bir mizah da var ve ben bunu seviyorum. 

~~~*~~~
"Canımı mı yakmaya çalışıyorsun? Taam yak! Hak ettim, kabul. Ama canın canımdır, unutma olur mu?"
~~~*~~~


Kitabın kısaca konusundan bahsedecek olursak; Sedat, Ali, Bekir ve Duygu kitaplarından sonra Cihan'da onların yanında olan, bir şekilde yolları kesişip de sonrasında beraber çalışmaya başlayan gençlerden biri. Tek fark Cihan, sütten çıkma ak kaşık diyebileceğimiz bir adam değil. Geçmişinde kiralık katil olan ama şuanda bir şekilde devlet için çalışan tetikçilerden. Aldığı bir görev sırasında yanlış zamanda yanlış yerde olan Yıldız, Cihan'ın bir adamı öldürmesine tanık olur ve Cihan, Yıldız'dan etkilendiği için ve masum olduğu için onu öldürmeye kıyamaz ve bir süreliğine Yıldız'ı kaçırır. Bu süre zarfında aralarındaki çekim, aşka doğru dönerken olaylar iyice sarpa sarıp da cinayetten Yıldız şüpheli duruma düşer ve bununla da kalmaz terörist damgası yer. Sedat ve ekibi ile Cihan, hem Yıldız'ı temize çıkarmaya çalışırken hem de Cihan, Yıldız'a olan aşkını yaşamakla yaşamamak arasında kalmaktadır. 

Cihan ve Yıldız'ın yolları kesiştikten sonrasını okuyoruz. 

Öncelikle Cihan'ın olduğu şey... kiralık katil... normalde pek de kitaplarda görmediğimiz bir türden meslek olduğu için farklı geldi. Dolayısıyla hem işi hem de kişiliği kıyaslandığında Cihan'ı sevdim. Ama bu Yıldız'a yaptıklarını onayladığım anlamına gelmiyor. Yine de Yıldız'la ilgilenmesi, el üstünde tutması, öfkeliyken bile Yıldız'ı düşünmesi çok güzeldi. Ha evet eşeklik yaptığı zamanlar vardı ama genelinde sevdim Cihan'ı. 

Yıldız ise, bilemiyorum. Kitabın başından sonuna kadar sevmekle sevmemek arasında kaldığım zamanlar oldu. Bu yüzden nötrüm ona karşı. Ancak doktorla olan evliliğinden Cihan'la gitmesi ve Duygu'nun eski evinde kaldıkları zamanda yaşadıklarında sabrına ve pes etmemesine hayran kaldım. Tabi herkesin bir sınırı vardır Cihan'ın sınırı aştığında verdiği tepki de yerindeydi. 


~~~*~~~
Onu seyrettikçe anlatılmaz bir huzur kapladı içimi. Hep biliyordum. Benim yolum onun o güzel gözlerini gördüğüm an çizilmişti.
~~~*~~~

Sadece Yıldız ve Cihan'ın hikayesine değil de Osman ve Çiçek'in hikayesinin de anlatılması çok güzeldi. Onların da sonunda mutlu olduğunu görmek çok güzeldi. 

Sedat, Ali, Duygu, Bekir, Selma, Aslı, Levent'i görmek muhteşemdi. Onları evli mutlu çocuklu okumak ise paha biçilemezdi. Bu kitapta Duygu'nun artık iki erkek çocuğu olduğunu gördük ya valla rahatladım. Yeminle rahatladım. 

Cihan'ın Kaan'an şüphelenmesi, bu şüphe içinde hareket etmesi ve elinden geleni yapması çok güzel kurgulanmıştı. Tüm o soruşturma kısımlarını sevdim. 

Cihan vurulduğunda Yıldız'a kendini affettirmek için yaptıkları ise.. erkek milleti işte dedirtti. Ancak şu vardı yapmasaydı asla barışamazlardı :D 

Ebru karakterini ciddi anlamda çok sevdim. Tam benim kadınım yani. Güçlü, asi, ayakları üzerinde duran ve kök söktüren kadınlara bayılırım. Ebru'nun hastanede Ali'yle atışmaları harikaydı. Ali'nin hastane sahibi olduğunu öğrendiğinde bile tavrını bozmaması alkışı hak eden cinstendi. :D 

Kitabın son bölümü... bir sene sonrasına atlanan kısım... çok havada kalmış hissettirse de sanırım o kısımla ilgili detayları Ebru kitabında okuyacağız diye düşündüğümden üstünde durmayacağım. Ama yaşanan trajik kaybın ardından Cihan'ın tavrı çok sadık bir hareketti. Ancak bu durumla bütün hepsini baş etme şeklini okumak ise... değişikti. Yani böyle bir olayla nasıl baş edilebilinir onu okuduk diyebilirim. Ne olduğunu söyleyemiyorum çünkü spoilerin dibi olur ama merak eden okuyabilir. 


~~~*~~~
"Ben... Ben senin her halini seviyorum. Gülüşünü, o güzel eşek gözlerini örten perçemlerini, tavırlarını... En önemlisi senin o yapamadığın kaprislerini seviyorum. Sen öyle doğal, yalansız, içi dışındasın ki bazen senin çok saf olduğunu bile düşünüyorum. O güzel gönlünde bir yer istiyorum. Bir ömür geçirmek istiyorum, hepsi bu."
~~~*~~~

Kitabı bu kadar övdükten sonra eksik yerleri ya da beğenmediğin kısımlar yok mu demeyin var. Öncelikle serinin diğer dört kitabı kadar iyi olduğunu düşünmüyorum. Neden bilmiyorum ama bana sanki yeterince duyguyu veremedi gibi geldi. Ali ile Aslı, Duygu ile Sedat, Bekir ile Selma'nın aşklarından sonra Cihan ile Yıldız'ınkiler o kadar mükemmel gelmedi açıkçası. 

Kitabı tek eleştireceğim nokta sanırım bu olurdu, onun haricinde güzel, zaman zaman eğlenceli ve zaman zaman sizi sinir edecek bir kitaptı. Ama okumaktan keyif aldığımı söylemeliyim. 

Benim nazarımda 5 üzerinden ne yazık ki  3,5'luktu. Sanırım diğerleri gibi muhteşem bir aşk bekledim. 


Bir Türk Masalı Serisi


~~~*~~~
Sedat "Belirsizlik yer bitirir adamı bilirim ama ne yapacağını bilemem Cihan. En doğruyu..." diyerek sustu ve kalbini gösterip "Burası bilir." dedi.
~~~*~~~





Kitabın adı     : Cihan
Yazarı              : Işılca
Seri bilgisi       : Bir Türk Masalı #5
Yayınevi           : İndigo Kitap
Sayfa sayısı      : 464

Kitabın tanıtım yazısı: 

Aşk görünmez bir düşmanmış boşa savaştığım.
Bir Yıldız’a tutuldu Cihan…
Gölgesinde demlendi, ışığında huzura kavuştu.
Gün geldi öfkesiyle kavruldu, gün geldi yokluğuyla yüreği buz tuttu.
Amansız bir karanlığın yörüngesinde kâh ona tutundu, kâh boşluğunda savruldu.

Karanlık bir gece hançer gibi delip geçti Cihan’ın mevsimlerini.
Umut, Yıldız’ını da alıp aşılmaz uzaklarda kayboldu.
Ve acı, zamana yenildi.

Zaman en acımasız düşmanken, acılarını unutturan en büyük ilaç oldu.
Ve karanlıkta kaybolmuş bir dua tekrar ışığı buldu:
İyiyim… İyiyiz… Biz hep iyi oluruz…





Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın