*****
"Matmazel Isobel, siz her zaman insanların içindeki iyiliği görürsünüz. İskoçyalıda bunu görmediniz mi?"
"Kesinlikle gördüm," dedi genç kadın. "Yoksa kalbimi ona neden vereyim ki?" Isobel'in bu sorusu samimiydi;, yalnızca White'ın kulübündeki bahsi kabul ettiği için genç adamı yargıladığından dolayı hata yaptığını anlamıştı.
"Böyle dediğim için beni affedin, matmazel ancak diğer hizmetçiler hanımlar da onun siza aşkla baktığını söylüyorlar."
Isobel yatağında doğruldu ve Bluebell'e baktı.
"Ama ben mutfaklarda dolaşan bir dedikoduyu asla dinlemem," dedi hizmetçi. Bluebell'in yüz ifadesi aniden ciddi bir hal aldı. "Size inanırım, Matmazel Isobel. O yüzden lütfen bana yüreğinizin emin olduğunu söyleyin. Lord Blackburn'un gözlerinde aşkı mı yoksa düzenbazlığı mı gördünüz?"
"Bu... aşktı."
*****
"Hareketlerim tartışmalı olabilir ama sana karşı olan hislerim saftır. Seni sevdim; boks kulübündeki ringe adım attığın o ilk geceden beri sanırım. andan itibaren her geçen günle bu hissim büyüdü."
"Öyleyse neden böylesine cüretkar bir bahsi tasarladın?" diye sordu genç kadın.
Sterling bunun cevabını bilmiyordu, her durumunda kendisine çıkar sağlamak onun için hep doğal bir şey olmuştu. Ama genç adam cevap verirken yanıtının katı gerçekliğiyle titriyordu. "Bu bahis, sana karşı hissettiklerimi bana güvenli bir şeymiş gibi gösterdi. Kalbimi ve reddedilmeyi riske atmadığıma kendimi inandırabilirdim. Bu sadece bir bahisti ve sana karşı yaptığım duygusal yatırım, bahsin başarılı sonuçlar doğurması içindi. Fakat seninle daha fazla vakit geçirdikçe, tehlikede olan tek şeyin ailemin on bin poudluk kazancı olmadığını fark ettim. Gerçek kumarı kalbimle oynuyordum; sana aşkımı sunduğumda, bir kez olsun sevgimin karşılık bulması için savunmasızlığımı tehlikeye atmış oldum."
Isobel iç çekti. "Karşılık buldun da."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın