Bir alıntı başlığıyla yine karşınızdayım. Bu sefer de Köle Serisi'nin ilk kitabı Köle'nin alıntılarıyla... Doyasıya Jaymie ve Edward alıntıları okuyalım dedim ve bu başlık çıktı ortaya. Aslında seçme alıntıları yorumda paylaşıp geçeyim dedim ama o kadar çok post it yapıştırmışım ki es geçemeyeceğim kadar güzel alıntılar var ve ben sizlerle paylaşmak istiyorum onları :D
Muhtemelen seriyi okumuşsunuzdur belki de ilk defa duyuyorsunuz bilemiyorum. Ama meşhur Duygu, Sedat, Ali ve Bekir kitaplarının yazarının kitabı bu da. Bu sefer ki de Modern Çağ Masalı ;) Tabi onlardan daha farklı kulvarda benim için çünkü bu kitabı ikinci okuyuşum ilk okuyuşum 2013 yılında ve 7 yıl aradan sonra yeniden okudum ve yine çok sevdim. Romans severlerin mutlaka şans vermesi gereken bir seri bence.
Sizler için kısaca bir seri bilgisi vereyim ardında alıntılara geçeyim.
Köle Serisi Kitapları
Şimdi alıntılarda sıra :D
"Jaymie, prense aşık mısın? Onun ismini duyduğunda gözlerin ışıl ışıl oluyor," dedi korkuyla. Jaymie'nin yüzündeki gülümseme solmuş, yüzleşmekten kaçtığı soru sesli olarak kulaklarında yankılanmıştı.
"Bu akılsız birine sorulacak bir soru. Bir prense aşık olmak ölümle anlaşma yapmaktır," dediğinde sesi boğuklaşmıştı.
"Aşk ne sıfat ne sınıf ne de kölelik tanır Jaymie, bunu unutma."
*****
Jamie onu değiştiriyor, bilmediği bir kalıba sokuyordu. Uzun zamandır tek bir kadınla birlikte oluyor, ona doyamıyordu. Yatakta kendini değil, onun mutlu olmasını düşünmek daha zevkliydi. Bunun yanında arzuları bedeniyle sınırlı kalmıyor, onunla vakit geçirmek, el ele yürümek, sohbet etmek istiyordu. Her şeyden öte ondan gelen samimiyetin kölesi olmaya dünden razıydı. Artık biliyordu... Dengesizliklerinin, Jaymie'ye yaptığı eziyetlerin hepsinin nedeni aşkı kabul görmediği içindi. Kalbi hislerini itiraf etmeye çalışırken, su yüzüne çıkmış gerçekleri inkarı seçmeye çalışıyordu.
*****
"Sana köle olmaktan, seni sevmekten başka ne yaptım? Beni istemiyorsun değil mi? Aylardır gözlerini benden kaçırmanın bir dakika yok. Aylardır bir gülüşünü görmek için bekliyorum, sırf köle olduğun için mi? Sen üstüne bastırarak köleliğini sürekli hatırlatırken bile sana köle gibi davranmadım ben!" diye kükrerken nefesi kesilmiş, çıldırmış gibiydi.
Jaymie titreyen sesine aldırmadan gözyaşlarıyla konuşmaya başladı, sesi gittikçe boğuklaşıyordu.
"Ben bir köleyim lanet olsun. İstemiyorum anlamıyor musun? İstesem de sana doya doya bakamam, kendimi sana gerçekten veremem. Bedenim senin, kalbim gibi. Belki... belki aklım olmasa yalancı cenneti yaşardı kalbim ama üzgünüm, çünkü aklım kalbim kadar salak değil. Kalbime sözünü geçirip haddini bildiriyor. Sana aşık olmam neyi değiştirecek? Aşk bize o kadar uzak ki. Evet, istemiyorum. Ben... Ben köleliği kabulleneli çok oldu. Her sende kaybolup parmak uçlarında titrerken köle olduğumu hatırlatıyor. Yalvarırım benden fazlasını bekleme. Çünkü ben senden beni rahat bırakmandan başka bir şey istemiyorum."
*****
"Benden kurtuluşun yok Jaymie. Artık pes edip sevdiğin adama evet demelisin."
Jaymie kırgın bir o kadar bitik bir vaziyette "Sizi sevmekten vazgeçtim," dediğinde genç adam onun bu cümlesiyle onu kaybetmeye başladığını anlamıştı. "Bu ne demek şimdi?" iye sordu Edward ona dikkatle bakarak.
"Gayet açık... Sizin gibi bencil, kendini beğenmiş ve egolarında kaybolmuş birine çocuk doğurmak istemiyorum. İşin özü bu," dedi Jaymie. Edward'ın gözleri kararmıştı yanına geldi ve onu kollarından tutup sarsarken "Bunlar işten söylenilen cümleler değil!" diye kükredi.
"Samimiyetimle söylüyorum. Sizce köle olmasaydım bu tavırlarınıza katlanır mıydım?" derken içi tam tersini dile getiriyordu.
"Jaymie canımı yakmaya çalışıyorsan başarıyorsun."
*****
"Edward bunu ne ona ne kendine yap. Sırf seni istemedi, senden kaçtı diye bunu ona yapamazsın. Onu seviyorsun." dedi Vanselt. Edward gözlerini kapatıp bağırmaya başladığında Vanselt bağırışlarını sakinlikle karşıladı.
"Hayır sevmiyorum! O benim için geçmişte kaldı."
"Beni buraya ispat için getirdin ama ben dostun olarak yine söylüyorum. Kendini kandırma Edward, ya onu olduğu kabullen ya da serbest bırak. İnsanları tercihlerinden dolayı suçlayamazsın. Bir şeyi suçlaman gerekiyorsa köleliği suçla! Ya da onun aklına girip toyluğundan korkularından yararlananları suçla."
*****
"Seni benden alan hangi kaderse, onu dinleme bana dön Jaymie… Ruhumu aldın! Güzelliğini bana sunarken... Bedenini aldım! Bütün aşkına sahipken... affet ve yaşa... lütfen beni sensizlikle sınama.. ellerindeyim işte... sen yaşa ben nefes alırım... sen yürü ben gölgen kalırım... Güleceğini bilsem, artık ölürüm… öl demen yeterli mutluluğun için... yaşa ki ben de seninle ölmeyeyim..."
*****
Sessizliğiyle merakını uyandırmış, gülümsemesiyle güneş her daim doğmuştu mutsuz yüreğine... O aşkını sunduğunda cenneti bulmuş, gittiğinde cehennemin en dibinde yaşamıştı her şeyi... Koşulsuz, can yakan, hastalık derecesinde bir aşktı. Tapınmaydı...
*****
Edward yatağa oturdu ve derin bir nefes alıp, "Özür dilerim... Korkma! Yıllar geçse de sen benim hep zayıf yanım olacaksın. Beni anlamalısın Jaymie çünkü ben… ben senden başka kimseyi sevmedim, sevmeyeceğim. Ve sen ona güvenirken, bana güvenmemeyi tercih ettin. Ona saygı duyarken, benden hep korktun! Sen onu severken, ben senden aşk dilendim! Yatağımdan çıkıp onunla evlendin! Beni terk edip onunla yeni bir hayata başladın!" dedi acıyla.
*****
"Sizin beni sevmenizin bir öneminin kalmadığı gibi benim sevgimin de bir önemi yok," dedi Jaymie dürüstçe. Bu Edward'a tokat gibi bir cevaptı. Edward'ın içinde asıl fırtına yeni başlıyordu.
"Yani benim sevgimi istemiyorsun."
"Bundan sonra benim isteklerimin bir önemi yok. Yemin ederim siz ne istiyorsanız bundan sonra onu yapacağım. Lütfen, bağışlayın! Ben sadece benim yüzümden Marlon'un acı çekmesini istemiyorum. o Suçsuz..."
"Kendin için ne istiyorsun Jaymie?"
"Bebeğimin yanında olmak istiyorum."
*****
Edward "Jaymie'yi ne olursa olsun bırakmayacağım. Onun beni isteyip istememesi, birilerinin onu tehdit etmesi önemli değil. O benim kraliçem olmayacaksa hayatımda başka kimse olmayacak. Kaldı ki krallığı reddetmeyi düşünür haldeyim. Kararım sizin kararınıza göre şekil alacak efendim."
"Son cümleni anlayamadım."
"Kral olabilirim, bunu engellemeye niyetim yok. Bu benim kaderimde var ama yanımda Jaymie oturmayacaksa kimse oturmayacak. Dünya bir kraliçe olmadan pekala yönetilebilir. Kaldı ki Jaymie eğer bunu kabul etmezse krallığı reddeceğim."
"Edward bu imkansız, soyumuz..."
"Kral olmayı reddedersem krallığa ne olacağı umurumda olmaz. Kaldı ki kral olursam Jaymie'nin doğurduğu her çocuk benim kanımdandır. Varisimin kim olacağı konusu tartışılamaz."
*****
Jaymie avucuna açık halde bırakılan kutuya baktığında hayatında gördüğü yüzüklerin en güzeliyle karşılaştı. Halen neler olduğunu anlamakta zorlanıyordu. Edward, "Annemindi, umarım beğenirsin," dedi mutlulukla. Jaymie tam anlamıyla şoktaydı. Her şeye ama her şeye hazırlıklıydı ama bu asla aklına gelmez, asla hazır olamazdı. Edward onu kollarına aldı ve sıkı sıkı sarılarak "Yaşadığım sürece benim olmanı istiyorum. Karım olmanı, bir sürü bebeğimizin olmasını istiyorum. Tabii bunu sen de istemelisin. Eğer kabul etmezsen, senden evet cevabını duyana kadar beklerim. Seni tekrar kendime aşık edip ikinci bebeği yapmak için bir ömür kölen olurum." dedi.
Jaymie bu konuşma üzerine gözyaşlarını saklamayı gerek duymadı. Sessizdi, kelimeler kifayetsiz, gözyaşları tercümanıydı. Edward, Jaymie'nin gözlerinden akan yaşların ne anlama geldiğini çözmeye çalışıyor, anlayamıyordu. Jaymie ne demeliydi ki? Edward ona evlenme teklif etmişti ama bu imkansızdı. Edward, Jaymie'nin sessizliğiyle paniğe kapıldı.
"Ne kral, ne krallık ne de dünya... Sen yanımda olmadığın sürece umurumda değil! Ve inan bana artık kral da bunu biliyor. Ben sensiz bir hiçim ve nefes alabilmek için sana ihtiyacım var.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın