20 Mayıs 2020 Çarşamba

0 Gülşah Elikbank - Aşıklar Gece Ölür



~~~*~~~
"Ayrılık sevmeyi de öğretiyor insana. Sen söylemiştin bunu. Ben de öğrendim."
~~~*~~~

Bu kitap çıktığından beri dikkatimi çekiyordu, bu yüzden almıştım. Ama okumak bu zamana denk geldi. Neredeyse 1 senedir radarımdaydı yeni aldım ve kısa zamanda okuduklarımdan oldu. 

Gülşah Elikbank'ın daha önceden Aşkın Gölgesi kitabını okumuştum ve açıkçası çok da beğendiğimi hatırlıyorum kitabı. Gülşah Hanım'ın cidden yüreğe dokunan hikayeler kaleme aldığını düşünmüştüm ki hala da bunu düşünüyorum. Cidden okuru kitabın içine alıp da kurgunun içine sokabiliyor bu konuda çok güzel başarıyor kitaplarıyla.

Psikoloji konusunda oldukça ileri düzeyde bilgi sahibi olduğunu düşünüyorum Gülşah Hanım'ın çünkü bunu özellikle bu kitapta oldukça hissettiriyor. Ki zaten bir yönden de bu konuda eğitimi var yanılmıyorsam, bunu da hissettim. 


Zaman zaman aşk kurgusu üzerinde aşıkların psikolojilerine, onların neler hissettiğine ve herkes tarafından farklı açılarda kaleme alması çok güzeldi ama itiraf etmek gerekirse de bazen de karamsarlıktan içim bayıldı. Hatta biraz sanırım kişisel gelişim kokusu da vardı kitapta. 



~~~*~~~
"Ne yapacağım ben seninle, söylesene?"
"Sadece sevmeyi dene" demiştim fısıldarcasına, duymamıştı.
Hiç duymadı ki...
~~~*~~~


Kitabın kısaca konusundan bahsetmek gerekirse; geçmişleri konusunda değişik şekilde yaralı olan Hakan ile Melis, henüz on dokuz yaşlarındayken birbirlerine aşık olup da beraber olmaya karar verirler. Ancak hayata bakış açıları, ona göre yaşamaları sonucunda yapılan hatalar yollarının ayrılmasına neden olur. Aradan geçen 14 yıl sonra Hakan bütün pişmanlığıyla tekrardan Melis'in karşına çıkıp da kendini affettirme çabası, kendini toparlama çabası, aşkını geri alma çabasını konu alırken Melis'in bu durum içinde kendi içinde yaşadıkları, çevresinde yaşadıkları ve düşünceleriyle çelişkilerini okuduk. Tabi sonu mutlu sondu çünkü Melis güzeldi sevdi ama Hakan'da bütün yanlışlıkların arasında çok güzel sevmiş bunu gördük. 

Aslında kurgu çok güzeldi, kaleme alış şekli de öyleydi ama Melis'in içindeki yaşadıkları ve içinde yaşadıkları, duyguları, düşüncelerine verilen ayrıcalık bir yer de beni off yeter bu kadar melankoli deme noktasına getirtti. Belki Melis'in nedenleri niçinleri için bu gerekliydi ama bana şu anda çok ağır geldi. 

Bu kurgu aslında tam romans gibi yazılsaydı biz romans severlerin bayılacağı bir kitap olurdu. Ama benim için bu kadar psikolojik sorgulamalar ağırdı, belki başka zaman olsa severdim ama bu dönemde ve şu zamanda ne yazık ki  yanlış zamandı beni için. 



~~~*~~~
"Sen çok kolay evet diyen bir kadınsın, evet. Ama aklı başında her erkek, bu kadar kolay evet diyen bir kadının, en küçük hatasında arkasına bile bakmadan gideceğini de bilir."
~~~*~~~


Bunların yanında, Melis'in bütün o karmaşasaya, yanlış adımlara, hatalara rağmen sevgisi nasıl da güzeldi. Hakan da böylesi bir sevgiyi nasıl da güzel hak etti. Bence güzel de bir aşk hikayesiydi. Özellikle o son yok mu.. bir an Hakan acaba dedim ama yanılttın beni... cidden Melis gibi bir kadını hak edecek bir adam olma yolunda bir adım attın. 

Bu tür kurguları aslında çok okuyoruz, ama hiçbiri böylesine derinlemesine psikolojik olarak irdelenmediği için bu kitap türlerinin arasında yerini ayırdı. 

Ayrıca çok da güzel cümleler vardı kitapta hepsini işaretledim ama hepsini paylaşamayacağım ne yazık ki ama birkaç tanesini art arda yorumun sonunda paylaşacağım. Ancak alıntılar karışıktır kitaptaki sırayla değildir bilginiz olsun ;) 


~~~*~~~
"Sen biraz köstebeklere benziyorsun. Yani tarlanın tam ortasına, hiç çaktırmadan, dipten dibe, usul usul geliyorsun. Bütün tarla sana teslim olmuş ama sahibinin haberi yok. Anladığında çok geç oluyor. Kalbime nasıl böyle sızdığının başka açıklaması olamaz Sen bir kalp köstebeğisin."
~~~*~~~


~~~*~~~
"Hep içinde bir eksiklikle yaşadım. Seni görünce anladım, en güzel şarkımı hala besteleyememişim ben. Çünkü içinde senin gerçekliğin olmadan, bir şarkı tamamlanamaz."
~~~*~~~


~~~*~~~
Gidecek cesaretim yoktu, oysa artık kalmaya da gücüm yetmiyordu. Tükeniyordum, içimde günden güne büyüyen bir aşkla birlikte...
~~~*~~~



~~~*~~~
Gerçek aşkı yürekte taşımak zor iştir; özellikle de başka kadınlara dokunurken...
~~~*~~~



~~~*~~~
Birçok aşık, bu gece aynı gökyüzünün aynı parlak yıldızlarına bakıp, 
birbirlerini düşünecek
ama başka bedenlere sarılıp uyuyacak.
~~~*~~~




Kitabın adı     : Aşıklar Gece Ölür
Yazarı              : Gülşah Elikbank
Yayınevi           : Doğan Kitap
Sayfa sayısı      : 200

Kitabın tanıtım yazısı: 

Aşk kapıyı bir kez ve usulca çalar, geldiğini anlamak belki zaman alır ama gidişi bir kıyamete benzer, yıkar geçer.

“Birini hayatından çıkıp gidecek kadar çok sevdiniz mi hiç? Gerçekleri görmesi için yokluğunuza ihtiyacı olduğuna inandınız mı ve benim gibi fena halde yanıldınız mı? Aşk zaten bir yanılgılar bütünü. En çok seven, en çok yanılır ve hayatta bir yanılgıdan daha çekici hiçbir şey yoktur. Benim bunu anlamam için on dört koca yıl geçmesi gerekti. On dört yılda yaşadığım her şey, beni o gün o kapıyı vurup çıkan kızın gözleriyle çarpıştırdı. Bir daha asla o kadar gözü kara olmadım, çünkü asla birini o kadar çok sevmedim.”

Gerçek aşk, aklın kalbe teslim olmasıyla başlar. Ama ya karşınızda asla teslim olmayacak biri, üstelik sadece eski sevgiliniz değil artık bir rock yıldızı varsa… 

Gülşah Elikbank’tan henüz çocukken kalpten alınan yaralara, o yaraların yol açtığı yanlış kararlara ve şefkatin değmediği hayatlara uzanan etkileyici bir roman. “Vaktinde tutulmayan her matem yüreğinize geri döner” diyen Elikbank, aşkın iyileştirici gücüne ışık tutan, sarsıcı bir sevda hikâyesiyle çıkıyor okurun karşısına.




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın