Beyefendi kitabı bitmişken ve yorumunu da sizlerle paylaşmışken sevdiğim iki sahneyi sizinle paylaşmak istiyorum.
Ama ondan önce... tekrar söylemek istiyorum ki her ne kadar yorumumda üstüne basa basa dile getirmiş olsam da burada da tekrar dile getirmek istiyorum. Bu kitabı asla ama asla Grinin Elli Tonu Serisi ile kıyaslamayın çünkü ikisi farklı kulvarlardalar. Dolayısıyla kıyaslayarak okursanız büyük hataya düşer ve beklentinizi karşılamayacak bir kitap okumuş olursunuz. Bu yüzden bu kitap ile Grey'i asla kıyaslmayın.
Bir de her ne kadar benim nazarımda direk Erotik Romans olarak kategorileşmeyecek olsa da +18 sahneleri olduğunu da unutmayın.
Alessia ile önceki tüm karşılamalarımı, bugün bana anlattıklarının ışığında bir daha gözden geçirdim. Neden yanımda bu adar ürkek olduğunu şimdi anlıyordum, kalbim kurşun gibi ağırdı. Onunla baş başa kalma hayalleri kurmuş, onu kahkaha atarken, son derece pervasız ve bana hayran gözlerle bakarken düşlemiştim. Ama gerçek bambaşkaydı.
Çok. Başkaydı.
Yine de... umurumda değildi. Onunla olmak istiyordum.
Güvende olmasını istiyordum.
Onu istiyordum...
Doğrusu buydu.
Daha önce hiç böyle hissetmemiştim.
Her şey çok hızlı olmuştu. Hala doğru hareketi yapıp yapmadığımı bilmiyordum. Ama onu o hergelelerin eline bırakamayacağımı biliyordum. Onu korumak istiyordum.
Ah, tam bir şövalye.
*****
"Nereye gidersin, bilmiyorum. En azından nereye gideceğine karar verene kadar kal. Ama hemen gitme. Kal. Benimle."
Kaçamazdı... yapamazdı.
Beni affet! Lütfen.
Nefesimi tuttum. Bekledim.
İşkence gibiydi. Kararı bekleyen, kürsüdeki sanıktım.
Alesisa gözyaşlarıyla ıslanmış yüzünü bana çevirdi. "Benden utanmıyor musun?"
Utanmak mı? Hayır.
Daha fazla dayanamadım. İşaret parmağımın ucuyla yanağını okşadım, yaşlardan birini yakaladım. "Hayır. Hayır. Tabi ki hayır. Ben... ben... ben sana aşık oldum."
Alessia dudaklarını araladı, nefesinin kesildiğini duyar gibi oldum.
Olamaz. Çok mu geç kalmıştım?
Gözleri taze yaşlarla nemlendi; kalbime yeni ve beni korkutan bir duygu geldi. Belki de beni reddedecekti. Kaygım biraz daha arttı, kendimi hiç o andaki gibi savunmasız ve kırılan hissetmemiştim.
Hüküm nedir, Alessia?
Kollarımı açtım; Alessia bir ellerime bir yüzüme baktı. Kararsız olduğunu hissediyordum. Can çekişiyordum. Altdudağını ısırdı, tereddütle küçük bir adım attı ve bana doğru uzandı. Kollarımla onu sarıp başını göğsüme yasladım. Onu hiç bırakmak istemiyordum. Gözlerimi kapatıp yüzümü saçlarına gömdüm ve tatlı kokusunu içime çektim. "Aşkım," diye fısıldadım.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın