"Gavin bir gün ölebileceği ihtimalinden dolayı beni kendi gibi yapmak istiyor."
"Lütfen," dedi Dawson yalvarırcasına elini tutarken. "Lütfen onun gibi olma. evliliğimiz için ciddi bir tehlike demek bu."
Ada gülüp onun yüzüne hafifçe vurdu. "Dalga geçme. Neden böyle hissettiğimi bilmiyorum, İhtiyar. Hilary ölümden döndü, Felicia kara büyü yaparak kendini ciddi tehlikeye attı, her Av Dönencesi'nde Murat etrafımda dolanıp duruyor ama hiçbiri bana Gavin'in ölme ihtimalinden daha fazla acı vermedi. Kötü bir arkadaş mıyım?"
"Robot değilsin. Elbette birilerini daha fazla seveceksin. Benden daha fazla sevmediğin sürece sana daima destek olurum," dedi avucunu öperek.
"Saydığım listede yoktun ve herkese yetecek kadar ölümle burun buruna yaşıyorsun. Her nefes alışımda senin için endişeleniyorum."
*****
"Benimle psikologculuk mu oynamak istiyorsun?" Gavin başını arkaya yaslayarak Ada'ya baktı.
"Neden olmasın?"
"Kendine bile faydan dokunmuyor. Çocukluğumdan uzak dur."
Ada rulo haline getirdiği kağıtları Gavin'in kafasına indirdi. "Anlat."
Gavin gergin bir şekilde sessizliğini korudu. Karnının üzerinde birleştirdiği elleri, duvarı izleyen gözleri kadar sabitti. "Biri sana soru soruyor. Öylesine, sadece merak ettiği için. Bir yanlış yok. Ölçülü bir şekilde soruyor üstelik. Mesela babamın ismini, şuanda nerede olduğunu... Gülümseyerek cevap veriyorum. Çünkü beklenen budur. Eğer hüzünlü görünür ya da cevap vermezsen bu onları daha da meraklandırır ve üstüne gelmeye devam ederler. Gülümsüyorum ve diyorum ki onu hiç tanımadım. Soruyu soran kişi için konu kapanmıştır. Merakını giderdi, hayatına devam edebilir. Ama benim için öyle olmuyor. Tüm gün boyunca tam aksini düşünüyorum. Babam olmasının nasıl hissettireceğini merak ediyorum. İnsanlar benim hayatımı inceliyor, bense onların sıradanlığına imreniyorum. Baba babasızlığın zor olup olmadığını soruyorlar ama bilmiyorum. Çünkü bir babaya sahip olmanın ne hissettirdiğini hiç yaşamadım. Tecrübe etmediğim bir şeyi özleyebilir misin? Hiç tatmadığın yemeği özler misin? Bu söylediklerim bazen bana bile komik geliyor. Kaç yaşındayım ne de olsa. Bir babanın koruyuculuğuna ihtiyacım yok ama bir zamanlar vardı ve kimse o tarafımı korumadığından yok olup gitti. Ne kadar yıl geçerse geçsin tamamlanmayacak bir şekilde kayboldu." Gavin söyleyeceklerini bitirdiğinde derin bir nefes alıp yüzünü ovuşturdu. Ada'dan ses çıkmayınca ona baktı ve gülmeye başladı. "Gerçekten ağlıyor musun? Şu anda ihtiyacım olan son şeydi."
"Çok üzgünüm," dedi Ada gözlerini silerek. Burnunu çekip saçlarını kulaklarının arkasına itti. Bir kolunu Gavin'e dolayarak başının arkasına dokundu. "O yanını asla geri gelmeyeceği için üzgünüm. Keşke yapabileceğim bir şey olsa."
"Berbat bir psikolog ama harika bir arkadaşsın, Mahfer. Teşekkürler."
*****
Ada ensesini ovuştururken memnuniyetsiz bir kabullenmeyle başını salladı. Dawson, diğer elini tutarak avucunu öptü. "Hissettiğin şey yalnızlık değil. Çaresizlik. Rahatlatıcı duyguları tanımak ve tanımlamak konusunda beceriksizim fakat şu anda yaşadığın şeyi çok iyi biliyorum."
"Yabancı bir yere fırlatılmış gibi hissediyorum, Dawson. Etrafımdaki her şey bana yanlış geliyor. Kimseye faydam dokunmuyor ve olacak kötü şeyleri kafamda canlandırmama rağmen önüne geçemiyorum. Bildiğin çaresizlik hissi böyle bir şey mi?"
"Tam anlamıyla," dedi Dawson dürüst bir şekilde başını sallarken. "Sözüme güven, düzelecek."
"Gidip duş alacağım. Çocukları, sütlerini verip uyutur musun? Tüm gün beni yıprattılar."
"Eminim Remuslar kadar değildir."
"Daha fenalar," dedi Ada ayağa kalkarken. Uzaklaşacakken eğilip Dawson'ın yüzünü kavradı ve dudaklarına sağlam bir öpücük bıraktı. "Ayaklarının üzerinde döndüğün için teşekkür ederim," derken gözlerini kapamıştı. Dudakları hassas bir temasla birbirine dokunuyordu.
Dawson çenesine dokunup aldığı titrek nefesleri hissetti. "Her zaman sana dönerim."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın