Yorumumu girdikten sonra asla atlamayacağım güzel alıntıları sizinle paylaşmazsam olmazdı. Özellikle böyle kitapları seviyorken.
Resmen yürek burkan ama aynı zamanda da tatmin eden bir tutkulu aşk hikayesiydi. Su gibi de aktı gitti. Keşke daha uzun olsa ya da keşke hep böyle kitapları çıkarsalar da doyasıya okusak...
Bu arada yazarın kurgusu ikinci şans temalıydı ve 17-18 yaşlarında tanışan bir birlerinden etkilenen Elec ve Greta'nın aradan yedi yıl geçtikten sonra tekrar karşılaşmalarını ve aşklarının alevlerinin hala cayır cayır yandığının hikayesiydi.
Yorumumda dedim burada da diyeyim kitapta +18 detaylar var dolayısıyla rahatsız olanlar okuyup da gereksiz yere gömmesinler kitabı.
Neyse şimdi sizlere alıntıları paylaşıyorum :)
Dudaklarıma hızlı bir öpücük kondurduktan sonra konuşmaya devam etti. "Uyarılarıma rağmen dün akşam yine de bana kalbinin bir parçasını verdiğini biliyorum. Bunu durdurmaya çalıştığım halde ben de sana bir parçamı verdim. Bu sabah bunu hissedebildiğini biliyorum. Gizleyip saklamanı istiyorum. Ve bir gün kalbinin geri kalanını başka bir erkeğe vermeye karar verirsen, lütfen seni hak eden bir insan olduğundan emin ol."
"Bana bazı şeyler hissettiriyorsun, Greta. Her zaman öyle oldu. İyi ya da kötü, etrafındayken... her şeyi hissediyorum. Bazen bununla çok iyi baş edemiyorum ve hödük gibi davranarak aşmaya çalışıyorum. Sende neyin farklı olduğunu bilmiyorum ama gerçek beni görüyormuşsun gibi hissediyorum. Greg'in bahçesinde dururken seni ilk gördüğüm an... sanki tekrar kendi arkama saklanamayacakmışım gibi hissettim." Baş parmağıyla yanağımı okşadı. "Beni Chelsea ile görmenin senin için zor olduğunu biliyorum. Hala bana değer verdiğini biliyorum. Öyle değişmiş gibi davranmaya çalıştığında bile hissedebiliyorum."
"Bu çok zordu ama seni tekrar görebilmeye değdi."
"Mutlu olmanı istiyorum Elek. Eğer seni mutlu ediyorsa, ben de senin adına mutluyum. Bana onun, başına gelen en iyi şey olduğunu söylemiştin. Bu harika."
"Böyle söylememiştim," dedi sertçe.
"Evet, söyledin."
"En iyi şeylerden biri olduğunu söyledim. Sen de öylesin. Sadece farklı bir zamanda."
Farklı bir zamanda - geçmiş bir zamanda.
Şimdi anladın mı Greta?
"Teşekkür ederim." dedim.
"Bana teşekkür etme. Senin kahrolası bekaretini alıp gittim. Teşekkürü hak etmiyorum."
"Yapman gerektiğini hissettiğin şeyi yaptın."
"Yine de yanlıştı. Bencilceydi."
"Eğer seni daha iyi hissettirecekse, o akşama dair hiçbir şeyi değiştirmezdim."
Derin bir iç çekti. "Gerçekten bunu içtenlikle mi söylüyorsun?"
"Evet."
"Benim de o akşam olanlara dair hiçbir pişmanlığım yok, sadece sonrası için."
Gözlerimi kapattım. İkimiz de uzun bir süre sessiz kaldık. Sadece günün yorgunluğu sonunda kendini göstermeye başlamıştı.
"Hala orada mısın?" diye sordum.
"Buradayım."
Bu cümlesinin içime nüfuz etmesine izin verdim çünkü yarın burada olmayacağını biliyordum. Sabah Boston'a olan iki saatlik araba yolculuğu için en azından birkaç saat uyumam gerekiyordu.
Onu bırakmak zorundaydım.
Bırak onu.
"Biraz uyumaya çalışacağım."
"Benimle telefonda kal, Greta. Kapat gözlerini. Uyumaya çalış. Sadece hatta kal."
Üzerime yatak örtüsünü çektim.
"Elec?"
"Evet..."
"Başıma gelen en iyi şey sendin. Umarım bir gün en iyilerden biri olduğunu söyleyebilirim ama şimdilik sadece sen varsın."
"Seni seviyorum Greta."
Onu o kadar seviyordum ki kelimeleri dillendiremiyordum. Çok fazla duygu yüzeye çıkmıştı ve korku hepsini bastırıyordu.
"Beni tekrar terk etme, Elec. Ona geri dönme," dedim.
Beni sıkıca tuttu. "Yapmayacağım, bebeğim," dedi yüzümü gözleriyle buluşturmak için kaldırarak. "Bana bak. Bu konu hakkında hiç endişelenmeyeceksin. Hiçbir yere gitmiyorum. Bunu sana kanıtlamam gerektiğini biliyorum ama yapacağım."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın