Historical romans sever biri olarak ve daha da önemlisi Julia Quinn kitaplarını seven biri olarak Bridgerton dizisini ben de izledim. Dizinin kitaplarını çok severek okumuştum ilk çıktığı dönemlerde bu yüzden bazılarının blogda yorumları var bazılarınınsa yok ama diziyi izledikten sonra şunu fark ettim ki seriyi özlemişim yakın zamanda tekrar okuyabilirim bu seriyi.
Öncelikle seri 8 kitaptan oluşan ve her kitabın bir karakter anlattığı serilerden ancak sıralı gidilmesi gerekiyor çünkü ilk kitapta küçük olan çocuklar son kitapta evlilik yaşına gelmiş karakterleri canlandırıyor. Dolayısıyla sıralı gidin.
Bridgerton Dizisi'nin 1. sezonu Netflix'te yayınlandı ve bu sezon serinin ilk kitabı olan Yüreğe Söz Geçmiyor (Duke and I) kitabının bölümleriydi. Yani serinin ilk kitabını 8 bölümlük dizi halinde yapmışlar.
Bridgerton Serisi
- Yüreğe Söz Geçmiyor
- En Çok Beni Sev
- Son Söz Aşkın
- Rüyalar Gerçek Olsa
- Sonsuz Sevgilerimle
- Sana Muhtacım
- Öpüşünde Saklı
- Biz Evleniyoruz
Yapım yılı 2020 olan dizi dediğim gibi Netflix Dizisi ve 25 Aralık 2020'de yayınlandı. Yapımcısı Chris Van Dusen olan dizinin 1. sezonu yayınlandı. Her ne kadar Netflix'ten izlenecek olsa da bir çok siteye şimdiden düştü.
Tahminime göre 8 sezonluk bir dizi olabilir bütün kitapları da dizi yapmış olurlar gibi geliyor.
Oyuncuları ise oldukça kalabalık bir kadro ve ben sizlere hepsini vermek istesem de veremem bu yüzden Bridgerton ailesi ve Featherington ailesinin isimleri ile boy gösteren birkaç oyuncunun daha adını vereceğim.
Harriet Cains, Bessie Carter, Florence Hunt, Ben Miller, Luke Thompson, Will Tilston, Ruby Stokes, Jonathan Bailey, Nicola Coughlan, Phopbe Dynevor, Ruth Gemmell, Claudia Jessie, Luke Newton, Rege-Jean Page, Polly Walker, Golda Roshevel, Sabrina Berlett, Adjoa Andoh, Mollu McGlynn gibi isimler yer alıyor.
Hikaye, 8 çocuklu ailenin en büyük kız çocuğu olan Daphne'nin sosyeteye tanıtımı ve kendine eş bulma macerasını anlatıyor. Ancak kendinden büyük 3 ağabeyi özellikle Vikont olan en büyük ağabeyi Anthony sayesinde bu durum pek mümkün olmayınca da ağabeyinin en yakın arkadaşı olan Hastings Dükü Simon'dan yardım alıyor. İkili flört ediyor gibi görünürken aralarındaki arkadaşlık ilerliyor ve bu arkadaşlık yanında aşkı da getiriyor. Ancak Simon'ın geçmişinden gelen sözü ile evlenmeme ve çocuk sahibi olmama kararı ikilinin hayatını zorlu bir çıkmaza götürüyor. Geçmişin gölgesi mi kazanacak yoksa aşk mı kazanacak onu izliyoruz. Tabi bunların yanında Bridgerton ailesinin diğer üyelerini de izliyor ve o dönemi fazlasıyla yaşıyoruz.
Dizinin oyuncu ekibi açıklandığından beri kitaptaki kişilere hiçbir şekilde bu karakterleri uyduramadım. Bunlardan en önemli sebep ise, Dük'ün zenci olmasıydı. Irkçılık olarak algılanmasın lütfen ama o dönemlerde genelde zencilerin köle olduğuna dair çok fazla kitap okudum film izledim. Nasıl hayatta kaldıkları ve nasıl zorluklardan geçtiklerini fazlasıyla öğrendiğimi düşünürken bir Dük'ün böyle biri olması beni şaşırttı özellikle kitapta zenci de değildi diye hatırlıyorum. Her neyse kitaptaki karakterlerle ne yazık ki ekip hiç uymuyor.
Ancak... söylemezsem içimde kalır Simon'a da bayıldım. Adam dük falan ama o tek kaşını kaldırıp bakması, boks sahneleri falan çok iyiydi. Ancak Bridgerton ailesi ne yazık ki beklentimi karşılayan bir aile olmadı oyuncu kadrosuyla...
Bir de Anthony'nin favorileri yanaklarına kadar hatta neredeyse dudak hizasına kadar gelmek zorunda mıydı çok merak ediyorum. Bir an için kendimi Edger Allan Poe kitaplarından uyarlanmış dedektifli bir filmde dedektifi izliyor gibi hissettim. Yanlış hatırlamıyorsam Kuzgun filminde dedektifin öyleydi... yani o kadar uzatmaya gerek yoktu ki... çok itici geldi bana nedense...
Ancak kardeşlerin birbirleriyle olan diyalogları çok güzel anlatılmıştı, bunu sevdiğimi söylemeliyim.
Bunun yanı sıra, Lady Wistledown'ın kimliğini biz 4. kitaba kadar öğrenmiyorduk, o gizemini 4 kitap boyunca sakladı ancak burada 1. sezonda hemen gösterdiler... Beni en çok rahatsız eden şey de buydu sanırım...
Yalnız dönem elbiseleri, danslar, mekanlar, sohbet şekilleri oldukça güzeldi. Özellikle o evlere, iç dekorlara, bahçelere ve dans sahnelerine bayıldım. Nasıl da asillerdi... tam aristokrasiyi yansıtmıştı bence...
Kitap serisiyle kıyaslanarak izlenirse kesinlikle vasattı ama kıyaslanmadan izlenirse güzeldi diyebilirim. Hep kitaplarla kıyaslayarak izlediğim ve hayal kırıklığı yaşadığım için artık kıyaslamadan izliyorum ve daha mutlu oluyorum bu şekilde. Size de bunu tavsiye ederim. Asla kitaplarla kıyaslamayın.
Bir de filmde seks sahneleri vardı, Anthony'nin metresiyle geçirdiği sahneler, Daphne ve Simon arasındaki sahnelerde +18 detaylar vardı bu yüzden bunu da dikkate alın. Ben bu konuda uyarı almıştım ve kulaklıkla izledim ama gelin görün ki tam o sahnede babam bir geldi sahneyi nasıl değiştireceğimi bilemedim. Size de önden tavsiyem yalnızken izleyin :)
Dizinin devamı gelirse ki geleceğine inanıyorum izleyeceğim ve dediğim gibi de kitaplarla asla ama asla kıyaslamadan izleyeceğim.
Bu arada kitaplarda da unuttuğum sahneler baya olduğunu düşündüm tekrardan okuyacağım daha detaylı yorumlarını da blogda yazacağım :)
Şimdi size fragmanı da bırakıp yorumumu bitiriyorum.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın