.jpeg)
Kitabın yorumu için tıklayınız!
"Sizin için işler hep böyle mi yürüyor?" diye sorarken yüzüme sahte bir gülümseme yapıştırdım. "Bir kadın seçiyorsunuz, başınızla işaret veriyorsunuz ve o da koşarak geliyor mu?"
"Çoğu zaman, evet,"
"Eğlenceli olmalı."
"Pek sayılmaz." İçkisinden bir yudum alıp etrafta dolanan kalabalığı izledi. Çoğu bize doğru bakışlar atıyordu ama Roman'ın baktığını gördükleri anda çabucak başlarını çeviriyorlardı.
"Söylesene Nina, eğer anlaşmamız olmasaydı başımı salladığımda yanıma gelir miydin?" diye sordu.
"Hayır."
Daha fazla ayrıntı vermemi istemesini beklemiyordum ama istedi ve sorusu beni şaşırttı. "Neden peki? Tekerlekli sandalye yüzünden mi?"
Bunu sohbet eder gibi rahatça söylese de altında tam olarak tanımlayamadığım bir ton vardı. Kalabalığı izlemeyi bırakıp tam gözlerinin içine baktım. "Kaniş olmadığım için, Bay Petrov."
*****
"Şimdi biz hangi noktadayız Roman?"
"Ne demek istiyorsun?"
"Seks yaptık," dedim aşağıda devriye gezen adamı izleyerek. "Planladığımız bir şey değildi, biliyorsun. Buradan sonra adımlarımız nasıl olacak?"
"Bilmiyorum, malysh. Adımlarımız nereye gitsin isterdin?"
"Emin değilim."
İkimiz de geceyi izlerken sessizlik oldu, gecenin karanlığında araziye yerleştirilen sayısız ışıkla bölünüyordu.
"Geç oldu," deyip omzuma bir öpücük kondurdu. "Hadi yatağa gidelim."
"Hangisine?"
"Şey, ben kendi yatağımda olacağım." Boynumun yanını öptü. "Ven senin için hangisi olacağını kendin seçebilirsin. Senin yatağın mı yoksa benimki mi?"
Öne doğru eğilip beni belimden kavradı. "Şu andan itibaren bu elbiseyi sadece benim için giyeceksin. Anlaşıldı mı?"
*****
Sırıtışımı gizlemek için elimden geleni yaptım. Başarısız oldum.
"Pekala, mağara adamı." Ellerimi ensesine koyup dudaklarına bir öpücük kondurdum. "Tatlısın, biliyor musun?"
"Ben tatlı değilim, Nina. Küplere binmiş haldeyim."
"Yine de..." Kaşına bir tane öpücük kondurdum, sonra bir tane de sert çenesinden öptüm. "Sinirlendiğinde seksi oluyorsun."
"Beni manipüle etmeye mi çalışıyorsun?"
"Evet." Bir kez daha öptüm, bu defa çenesinin diğer tarafından. "İşe yarıyor mu?"
"Belki."
"Roman?"
*****
"Efendim?"
"Bir itirafta bulunacağım."
Omzunu öptüm. "Kötü bir şey mi?"
"Evet. Şey... bu, bu bir nevi bir sorun. Büyük bir sorun."
"Dökül bakalım Nina."
Birkaç saniye boyunca sessiz kaldı ve sonra beş kelimeyle dünyamı yörüngesinden çıkardı.
"Ben sana aşık oldum Roman."
Bir saniyeliğine gözlerimi yumup ona sımsıkı sarıldım. Etrafımdaki her şey durmuş gibiydi.
"Öyleyse aynı sorunu paylaşıyoruz malysh."
"Ben yokken kimseyi öldürmedin mi?"
*****
Susma hakkımı kullanmaya karar verdim ve akıllıca davranıp ağzımı kapalı tuttum.
"Roman?" Bana gözlerini kısarak baktı.
İç geçirdim. "Tanush'u ortadan kaldırdım, tamam mı?"
"Biliyordum. Ben..." Başını iki yana salladı.
"Leonid'le birlikte bombayı yerleştiren oydu."
Nina burnunu kırıştırıp beni inceledi, sonra başını salladı. "Hak etmiş," dedikten sonra göğsümdeki yerine döndü. "Sadece lütfen benim yüzümden başka kimseyi öldürme."
Nefes alıp verişinin düzene girmesini dinledim. Tam anlamıyla uykuya daldığına emin olduğumda göğsümdeki ufak elini tuttum ve parmak uçlarından öptüm.
"Seni incitemeye cüret eden herkesi öldüreceğim," diye fısıldadım. "Sadece bir dahaki sefer senin bunu öğrenmediğinden emin olacağım."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın