25 Ağustos 2023 Cuma

0 Lemariz Müjde Albayrak - Hürriyet Tutsağı

 



~~~*~~~
"Görünen o ki erkeklerin savaşlar yarattığı bir dünyada, bu yıkımdan nesillerini korumak daima kadınların varlık göstermesiyle çözümlenmiş.
~~~*~~~ 

Historical Fiction türünde bir kurguyla karşınızdayım. Genelde Arkadya Yayınları'ndan okuduğumu bu türü şimdi Pika Yayınları bir Türk yazar ile bize sunuyor. Üstelik yabancı tarihi kurgu değil kendi tarihimiz kurgulanmış. İçerisindeki tarihi bilgilerin gerçekliği dahilinde yazılmış bir kitap. 

Etkileyici, buram buram tarih kokan ve bunun yanında da gerçekliğini bildiğimiz yaşanmışlıkları gözler önüne seren bir kitaptı. 

Tarihi çok fazla sevmeyen ben bile sevdiysem bu türü sevenlerin severek okuyacağını düşünüyorum. Ki şöyle söyleyeyim daha fazla tarih dersi almamak için sayısalcı olmuş bir insanım ben 🙈 buna rağmen severek okudum kitabı. 


~~~*~~~
Büyümek bu olsa gerekti. Büyüyüp hayallerinin değil de başkalarının sana biçtiği gerçeklerin akışında yok olup gitmek...
~~~*~~~ 

Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; 1914'lerde bir genç kız olan Lemide, eğitimini tamamlayıp öğretmen olmayı amaçlamaktadır. Tabi o dönemlerde kadınların ikinci sınıf vatandaş olduğu, hiçbir şeye hakkının olmadığı dönemler olduğu dikkate alınırsa babası onun okumasını istememektedir. Genç kızın bu konudaki hayallerini umursamaz ve genç kadına tanıdıkları aracılığıyla bir doktor talip bulur. Kürşat Hakkı ise, o dönemin şartlarında doktor olmuş, yurtdışında eğitimler almış bir genç adamdır. Her ne kadar kimsesizliği ile baş edip de vatan için çabalasa da evlilik teklifine aracılar yüzünden hayır diyemez. Lemide ile görüşmesinden sonra genç kızın diğer kızlardan farklı olarak hayalleri olması, kadınların da erkeklerin sahip olduklarına sahip olabilmesi ve eğitimi için tutkuyla konuşması Kürşat'ın ilgisini çeker. Hiç beklediği gibi biri olmadığının farkına varan genç adam kıza karşı ilgi beslemeye başlar. Onu hayalleri ve idealleri için destekler. Bu durumda hiç istemese de sırf hayallerine en büyük destekçisi olan genç adamla evlenmeyi kabullenir. Ama şartlar hiç de onların planladıkları gibi gitmez, patlak veren savaşlar sonucunda Kürşat cephe cephe dolanırken ve yaralı askerlere yardım ederken Lemide'de eğitimine devam eder. Genç çift uzak kaldıkları anları mektuplarla yaşarken birbirini gördükleri sınırlı günlere bütün özlemlerini katarlar. Ancak Gelibolu savaşı, yapılan saldırılar, esir düşmeler, ölen-hastalanan askerler derken Kürşat da hayatının en zor anlarını yaşar. Sadece onlar da değil Lemide'nin amcasının kızı Mefharet de Kürşat'ın kardeşi gibi gördüğü Daver'e aşık olduğunda onun da acısı Lemide'yle aynı olur. Bir de en yakın arkadaşları ve bir askerle nişanlı olan Süheyla... üç kadın, üç adam ve savaşın ortasında kalmış hayatlarını okuyoruz. Diğer tarafta ise 2000'lerde onların hayatlarını araştıran bir gazetecinin birleştirdiği parçalarla bu 6 gencin hayatlarını kendi yazılarına ve kitaplarına dahil etmesini, dünyaya duyurma çabasını okuyoruz. 

Konuyu okuduğunuzda gördüğünüz gibi, historical fiction türünde.. yani tarihsel kurgu... yani tarihi olayları baz alıp içerisine biraz kurgu eklemeyle oluşan kitaplar. 


~~~*~~~
Kendine akacak yol arayan küçük ırmaklar gibiydi. O yolu bir bulsa gürleyip çağlayacaktı adeta ve Kürşat bunun görmeye değer olacağını hissediyordu.
~~~*~~~ 

Öncelikle Türkiye tarihini konu alan kitapta oldukça tarihi olaylara, siyasi duruma, savaşlara değiniyor. Hatta öyle ki her şeyin kaynağı paylaşılmış olması da gerçekliğini sorgulamanıza engel de oluyor. Kars-Sarıkamış savaşlarına, Gelibolu'ya, İstanbul işgaline, Trablusgarp'a... yazmayı atlamış olabileceğim savaşlara... güzel detaylardı... Tarihi bu tür kurgularda okumak bana hep cazip gelmişti ve açıkçası hoşuma gitti bu detaylar. 

Bütün bu savaşların yanında Mustafa Kemal Atatürk'ten de bahsedilmesi... yemin ediyorum gözlerimi dolduran ve insanın içindeki o Türk kanını çağlayan detaylardı. Çok çok sevdim. 

Kürşat'ın ve Daver'in birer hekim olarak savaşlardaki rolünü anlatmaları, yaşadıkları, askerleri kurtarmak için canla başla çabalamaları da çok güzel anlatılmıştı. Aslında gözlerimi dolduran ve içimi acıtan sahnelerdir o kısımlar. Gencecik çocuklar savaş yüzünden ölüyor... o sahneler çok fenaydı 😭

Okuduğum bir kitapta şöyle bir cümle vardı, "Savaşlar, kadınlar ve çocuklar için insanlık suçudur." Bu kitapta da bunu o kadar güzel anlatmıştı ki yazar  takdir ettim. 

Lemide, Mefharet ve Süheyla... üç kadın... üçününde geleceğe dair başka hayalleri olsa da o dönemde kadın olmanın ne kadar zor olduğunu okurun gözüne soka soka gösteriyor olmaları süperdi. Aslında şuan yaşadığımız özgürlüklerin kıymetini bilmemiz gerektiğini daha iyi anlatıyor. Öyle kadınlar sayesinde kazanıldı o savaşlar belki de... Kadınların da payı asla gözden gelinmemeli. 

Diğer tarafta ise, Betina ve Gökalp'in yaptığı araştırmalar güzel kurgulanmıştı. Açıkçası o tarihin aslında nasıl da sindirilemediği, hala duyulmasından korkulduğunu gösteriyordu. Betina'nın yazdığı yazıların tepki alması bunun en büyük göstergesiydi.


~~~*~~~
Hayat ne denli yorucu olursa olsun, yaşam yeni filizlerle yeşerecek bir çatlak daima buluyordu.
~~~*~~~ 

Kitabın insanın içini ısıtan satırları safça duyulan aşktı... Gerek 1900'lerdeki gerek 2000'lerdeki olsun o satırlar çok romantikti. Çok sevdim satırları. 

Kitaba dair da zaten eleştiriye açık olan kısımlar sadece oralar olabilir bence ki ben de oradan vuracağım şimdi 🙈 Kitapta Betina ve Gökalp'in aşk yolculuğu bana çok fazla hızlı geldi. Aslında o kısmı daha yavaş işlenseydi ve Betina'nın annesiyle ilgili detaylar eklenmeseydi de olurdu gibi... o kısmı mutlu sona bağlamaya gerek var mıydı bilmiyorum... o satırlar olmasaydı da çiftin aşkının bir iki bölüm daha yavaş işlenmesini tercih ederdim ben. Zaten kitaba dair olmamış hissi veren detaylar da bir tek burasıydı benim için. 

Artık bitireyim yoksa baya spoiler vereceğim, yeni kitapta çok açık konuşamıyorum da çünkü hevesinizi kaçırmak istemiyorum. 🙈

Historical Fiction seviyorsanız tarihe de ilginiz varsa severek okuyacağınız bir kitap. 

Kitaba dair puanım 5 üzerinden 4 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟


~~~*~~~
"Gözlerindeki ateşi gördüm, Lemide. Sen de ben gibi hürriyet tutsaklarındansın. Sen ideallerinle, öğretebileceklerinle hayalini kurduğum memlekete çok yakışacaksın."
~~~*~~~ 



Kitabın adı     : Hürriyet Tutsağı
Yazarı            : Lemariz Müjde Albayrak
Yayınevi          : Pika Yayınları
Sayfa sayısı     : 344

Kitabın tanıtım yazısı: 

“Gözlerindeki ateşi gördüm Lemide. Sen de benim gibi hürriyetinin tutsaklarındansın. İdeallerinle ve öğretebileceklerinle, hayalini kurduğum memlekete çok yakışacaksın.”
 
İstanbul, 1914. Dünya Savaşı’nın öncesinde Dârülmuallimât’a gidip öğretmen olmak isteyen Lemide, babasının katı rehberliği altında yaşadı. Annesinin zamansız ölümünü takip eden yıllar boyunca, toplumun kadınlara dair beklentilerine uymak için kendisiyle mücadele etmişti. Aslında hayatında çok daha derin bir değer ve amaç istiyordu.
 
Onun bu çemberden çıkma hayali, beklenmedik bir evlilik planıyla sarsılırken “vatan ve hürriyet” idealine hizmet etmeyi yaşam amacı olarak gören Doktor Kürşad, Lemide’nin tüm hayatını değiştirecekti.
 
Lemide’nin önündeki bu yeni yol, hem zamana hem de toplum hiyerarşisine uygun değildi. Yaşadığı iç savaşa rağmen kadın olarak gücünü kanıtlamak adına susturamayacağı bir ihtiyaç içindeydi. Şimdi eşitliğin ve hürriyetin her zamankinden daha önemli olduğu bir zamandı.
 
Günümüzde ise soruların peşine düşmekten hiç çekinmeyen bir gazeteci olan Betina, bu kez kendi aile geçmişinin izlerini aramak için Yunanistan’dan İstanbul’a doğru çoktan yola çıkmıştı.
 
Frezya ve Zambak Baharı kitaplarının yazarı Lemariz Müjde Albayrak’ın, gerçek olaylardan ilham alarak kaleme aldığı Hürriyet Tutsağı, aşkın ve bir milletin özgürlük mücadelesinin tüm dünyaya meydan okuma cesaretlerinden beslenen güçlü bir roman.




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın