31 Ağustos 2023 Perşembe

0 ALINTILAR // Susan Lee - Seoulmates


 

Kitabın yorumu için tıklayınız!







"Birini seversen ilişkini yürütürsün. Yoluna ne çıkarsa çıksın yürütürsün," dedi Helen aklımı okur gibi. "Seni seviyorum ve şu an buradayım. Elimden geldiğince burada olacağım. Babam seni seviyor ve bize bakmak için elinden gelenin en iyisini yapıyor. Bu durum sandığın gibi siyah-beyaz bir şey değil yani."

Belki de haklıydın. Belki de ben her şeye siyah-beyaz bakıyordum.

Helen ile tepemize bir gölge inince başımızı kaldırıp baktık ve Jacob'ın, elinde iki kase buzlu kavun başımızda dikildiğini gördük. "Alın bakalım, biraz atıştırmalık istersiniz diye düşündüm. Çok tatlılar." Kasemi alırken bana gülümsedi, sonra tekrar ortalığı temizleme görevine geri döndü.

Helen kavunu azına atıp güldü. "Buna değer biri olduğunda mesafeyi bile yönetebilirsin. En azından John ile ikimiz için böyle olmasını umuyorum. Eğer istediğin buysa, Jacob'la ikiniz içinde aynısını umut ediyorum. Benim fikrimi sorarsan, Jacob bir koruyucu diyebilirim. Jacob Kim, uğruna savaşmaya değen biri. Üstelik bir kez olsun onun için değişmeye çalıştığından söz etmedin bile. Zira onun seni olduğun gibi sevip kabul ettiğini biliyorsun. O yüzden ne olursa olsun, ondan sakın vazgeçme, tamam mı?"

Sözleri korkularımın arasındaki bir çatlaktan sızıp yüreğime doğru aktı. Jacob'a baktım ve anladım. Ablam haklıydı. O, buna değerdi. Sonra oracıkta kendime bir söz verdim: Ne olursa olsun Jacob'tan vazgeçmeyecektim, bu kez yapmayacaktım.


*****


Jacob gözlerini kapattı ve sanki acı çekiyormuş gibi sıktı.


"Eğer Kim-Jin-Suk olmazsam maddi güvencemi ve her şeyimi kaybederim. Bu, benim. Sahip olduğum her şey bu. O hayranlar olmadan..." Çekinerek gözlerini açtı. "Beni seven hiç kimse kalmaz." Sesi çatladı.

Duyduklarıma inanamıyordum. Onun bu yapay versiyonunu sadece hayranlarının seveceğine inanacak kadar mı yalnızdı?

"Seni seviyorum," diye fısıldadım. Kalbim tamamen durdu. Bunu sessiz ama gönülden söylemiştim. Söylemiştim ve bu konuda da ciddiydim.

Jacob bana hayret dolu, kocaman gözlerle baktı. Sonra sanki duyduklarına inanamıyormuş gibi gözlerini kıstı. 

Ama bana bir şey söylemesine, yine neden bahsettiğimi bilmediğini söylemesine fırsat bırakmada bir kez daha söyledim. "Seni seviyorum, Jacob. Hep sevdim. Hep de seveceğim. İşin ürkütücü yanı, sana olan sevgimin değişiyormuş gibi gelmesi, pek çok acıdan çok iyi biliyorum ki aslında tam olarak aynı. Ben seni olduğun gibi seviyorum. Seni mutlu eden kişi ben olmak istiyorum. Senin için bu olmak istiyorum."



*****


"Her şey için çok üzgünüm. Stüdyoya karşı çıkacak cesareti gösteremediğim için çok üzgünüm. İğrenç yorumlara karşılık seni toplum içinde savunmadığım için çok üzgünüm. Min-Kung'un kontrolü eline alıp yazımızı mahvetmesine izin verdiğim için çok üzgünüm. O beni öperken bizi gördüğün için çok üzgünüm. Yemin ederim, gerçek değildi. Seni üç yıl önce bırakıp gittiğim için çok üzgünüm. Ama artık buradayım ve hepsini telafi edeceğim. Bir yolunu bulacağız. Lütfen, bana bu işte benimle olduğunu söyle. Bu işi yürütebileceğimize inandığını söyle." Boğazıma takılan ve yıllardır hissettiğim reddedilme, insanları hayal kırıklığına uğratma ve Hannah'yu özleme korkusunu güçlükle yuttum. "Bileğim iyileşsin diye San Diego'ya gelmiş olabilirim ama senin sayende kalbimi iyileştirdim."

Etrafımızı saran kalabalık, derin bir aaaaayyyy çekti.

Alnımı alnına dayayıp fısıldadım, "Bu, kulağa bir senaryodan alınmış replik gibi gelebilir ama yemin ederim gerçek." Geri çekildim ve ben olduğumdan, rol yapmadığımdan emin olması için gözlerinin içine baktım.

"Hannah, seni seviyorum."





Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın