Sanırım birini sevmek böyle bir şeydi. Sevdiğin kişinin senin için planladıklarına rağmen onun acısını hissetmekti.
"Sen... Şimdi beni öldürecek misin?"
"Asla." Tereddüt etmemiş, birkaç dakika bile düşünmemişti.
"Y-yapman gereken bu değil mi?"
"Belki. Ama senin bana veremeyeceğin gibi, ben de sana zarar veremem Lenochka. Kendi hayatım tehlikede olsa bile."
"Ne... Hayatının tehlikede olmasıyla neyi kastediyorsun?" Bunun ifade ettiği şeyi sevmemiştim. Aslında öylesine nefret etmiştim ki, soğuktan tamamen farklı bir nedenle titreyip duruyordum.
"Bana seni hiç sevip sevmediğimi sorduğun zamanı hatırlıyor musun?"
Başımı sallarken taze yaşlar gözlerime hücum etti.
"O zamanlar duygularımı anlamıyor olsam da şimdi anlıyorum. Seni seviyorum, Lia. Hep sevdim. Ama benim sevgi biçimim tatlılık ya da sevecenlik değil. Asil veya hassas bir şey değil. Benim aşkım bencil ve hain. Aşkım, seni korumak için insanları öldüreceğim türden. Aşkım sahiplenici, takıntılı ve sınır tanımıyor. Seninle ilk tanıştığımda da tanımıyordu, kesinlikle şimdi de tanımıyor."
Ağzımdan çaresiz bir ses kaçtı. Sözleri duymak istediğim her şey olsa da bunları söylediği koşullar beni büyük bir ıstırapla dolduruyordu.
"Aşkım bencil olduğu için seni her şeyin önüne koyacağım."
Müziğin ritmiyle yavaşça salınırken, kocam kolunu sahiplenircesine belime doladığında avucumu güçlü omzuna yerleştirdim.
"Dans ettiğini bilmiyordum, Adrian."
"Etmiyorum."
"Şu anda ediyorsun."
"Çünkü güzel görünüyorsun."
"Güzel göründüğüm için mi dans ediyorsun?"
"Harika bir sebep."
"Gerçekten hepsi bu mu?"
"Hayır. Hiçbir şerefsizin sana bakmaması için seni sahiplenmem gerekiyor."
"Bunu daha önce yapmamıştın."
"Daha önce seni koruduğumu sanıyordum ama s*ktir et. Her halükarda ilgi odağı olacaksan, her adımında yanında olacağım."
"Ve... Beni bir daha saklamaya çalışmayacak mısın?"
"İnan bana, yapabilseydim yapardım. Bana kalsa, seyircilerden uzakta ve güvende olduğun bir yerde sana tapardım. Ancak artık sadece bununla mutlu değilsin, seni bir daha asla uçurumun kıyısına itmem, Lenochka."
O... Az önce benden özür mü dilemişti? Yüz yıl geçse de bunun olacağı aklıma gelmezdi.
"Sen... Ne?"
"Tam tersini yapmam gerekirken seni kötü hissettirdiğim için özür dilerim. Çocukken sevgi hissetme yeteneğimi kaybetsem de sen yavaş ama emin adımlarla bu duyguları benden çekip çıkardın. Sadece onları çekip çıkarmakla kalmadın, çoktan kaybettiğimi düşündüğüm bir parçama da sımsıkı tutundun. Senin için zamanda geriye gitmek, o yanımı seninle tanıştığım an için canlı tutmak istiyorum. Geçmişte, insanların gitmeye mahkum olduğunu düşünürdüm, bu yüzden birine bağlanmak faydasızdı. Ve bir nokta da senin de gideceğini düşündüm. Senin çekimine direndim. Gül kokunun cazibesine, kırılgan yumuşaklığına karşı savaştım. Fakat dayanamadım. Gözden kaybolduğun anda da varlığını arzuladığımda da. Saflığını bozma düşüncelerim, onu koruma ihtiyacına dönüştüğünde de. Sana aşkımın ne kadar farklı olduğunu ne kadar karanlık olabileceğini söyledim ama seni hayatımda kimseyi sevmediğim kadar çok seviyorum. Sana sadece ihtiyacım yok; ayrıca sensiz ve karanlığıma getirdiğin ışık olmadan gerçekten yaşayamam. Daha iyisini hak ettiğin bilsem de gitmene izin veremem, bu yüzden sana layık olmak için elimden gelenin en iyisini yapacağım, Lenochka."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın