3 Stephanie Laurens - Şeytanın Gelini (Cynster #1)

~~~*~~~

"Beni kaybetmekten, benim seni kaybetmekten korktuğumun yarısı kadar bile korkmuyorsundur."

~~~*~~~

 

Bu ayın historical romansında yeni bir seriye başladım muhtemelen serinin bittiğini görmeyeceğiz ama olsun. Seri normalda çok uzun ama her kitap bir karakter olduğu için başlamakta bir sıkıntı görmedim sizde başlayabilirsiniz bu yüzden.

Artemis Yayınları'nın Cynster Serisi'nin birinci kitabı Şeytan'ın Gelini, historical romans türünde içerisinde de hafif gizem karıştırılmış bir kurgusu var. 

Her ne kadar gereksiz ve saçma bir kitap boyutu olsa da kitabı sevdim sayılır, detaylara yorumda gireceğim ama yine de sevdim. Bu arada serinin diğer kitaplarında böyle saçma bir boyut yok o da ayrı bir mevzu... Neyse... sevgili yayınevine bu konuda yorum yapmıyorum çünkü nasılda okurların düşüncelerini önemsemiyorlar.

~~~*~~~

"Sizin de bildiğiniz gibi, Cynster'lar insanların eleştirilerini umursamazlar. Toplum ne isterse düşünebilir ama bize hükmedemez."

~~~*~~~

Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Honoria, dedesi sosyetenin önde gelen isimlerinden biri olmasına rağmen babasının annesi ile evlenmesinden sonra dedesi bu evliliği kabul etmemiş olduğu için sosyeteden uzakta kendi halinde bir hayatı vardır. Erkek kardeşi, siyasi olarak hayatına yön verirken Honoria da dadılık yaparak genç kızları takdim balolarına hazırlamakta ve eğitmektedir. Bu yüzden dedesinden gelen soyadını çoğu zaman kullanmamaktadır. Ancak bir gün fırtınalı bir gecede dadılık yaptığı eve giderken bir adamın vurulduğunu ve ölmek üzere olduğunu görür. Ona yardım etmeye çalışırken yoldan geçen ve yaralı adamı tanıyan namı diyar Şeytan lakaplı Cynster olan Sylvester ile karşılaşır. Tolly isimli genç adama yardımcı olmaya çalışırlarken fırtınada da ilerleyemeyen ikili yaralı adamı da yanlarına alıp bir avcı kulübesine sığınırlar. Tolly ölüme doğru giderken Şeytan, genç kuzeninin ölmemesi için hiçbir şey yapamamaktadır. Honoria ise iki genç adamı izleyip çaresizce beklemektedir. O geceyi orada geçiren Şeytan ve Honoria için hayat kendi yolunu çizer. Çünkü Şeytan, Honoria ile evlenmeye daha o gece karar verir. Bir de genç kadının kendisi ile yalnız olarak orada geceyi geçirdiğini de saklamak istemeyen genç adam yeni müstakbel düşesini de yanına alıp evine doğru gider. Honoria evlenmek istemese de, Şeytan'ın çekiminden uzak kalamaz ve genç adamın kararlı bir şekilde ona gelmesi, hayatına her an biraz daha dahil etmesi ve Cynster ailesinin tamamı Honoria'yı aileye dahil etmesi de genç kadını iyice çıkmaza sürüklemektedir. Bir de bunların yanında ölen genç adam Tolly'nin katilinin kim olduğunu da araştırmaktadırlar. Çünkü katil şimdi gözünü Şeytan'a dikmiştir. Onu öldürmeyi planlamaktadır ve eğer Honoria bu evliliği onaylarsa hedefine o da girecektir. Şimdi sadece duyguları, evlilikleri değil hayatları da mevzu bahistir. 

Öncelikle şunu söylemeliyim ki, katilin kim olduğunu kitabın başından beri tahmin ediyordum. Çünkü o kısım fazla gizli değildi ve şüpheli de değildi benim için. Polisiye okuru ya da izleyiciyseniz bağlantıyı kurmak sizin için zor olmayacaktır. O yüzden katilin kimliği beni şaşırtmadı. Sebepleri de öyle 🙈

~~~*~~~

"Cynster eşleri, Cynster erkeklerinin bu dünya da temkinli davranmalarını gerektiren tek varlıklardır."

~~~*~~~

Şeytan yani Sylvester, en başından beri Honoria'yı eşi olarak istemesi, bu konuda kararlı olması, genç kadını yeni hayatına alıştırma çabası, teklifini kabul ettirme çabası, onun itirazlarını dinlemesine rağmen yine de genç kadını düşesi yapacağı konusunda emin oluşunu çok sevdim. Kitaplarda ne istediğini bilen adamları severim. 

Ayrıca Şeytan'ın aklının çalışma şekli, zekası ve Honoria'yı katili araştırma isteğinden uzaklaştırma çabası da çok iyiydi ama tabi karşısındaki kadında ona denk bir zekaya sahip olunca pek de istediği şeyler olmadı. 😂

Honoria'nın kedi yakaları üzerinde durma çabası, hayalleri ve hedefleri olması çok güzeldi. Kendi korkularını kabullenip de ona göre davranması da öyleydi. Her ne kadar Şeytan'a kafa tutsa da itiraz etse de genç adama çekilmesi de öyle. 

İkili arasındaki sohbetler, diyaloglar ve hatta inatlaşmalar da çok güzeldi. 

Hatta Honoria'nın ev halkının... Şeytan'ın çalışanlarının, sadakatinden asla şüphe etmeyeceği çalışanlarının karısının tarafına geçmiş olması da çok güzel bir detaydı. 

Cynster'ların yavaş yavaş Honoria'yı aralarına almaları, Şeytan ile ilişkilerini onaylar konuşmalar ve hatta genç kadının korkularını fark etmeleri ve buna göre davranmaları da çok güzel bir detaydı. 

Özellikle de Bar Cynster ekibi... süperdi. Tam da kuzenler buluşması, kuzenler grubu gibiydi. Okurken tamam dedi günümüz olsaydı whatsapp grubu adı belliydi "Bar Cynster" 😂 Ama hepsinin yer geldiğinde de Honoria'dan çekinmesi tam da ailenin reisi ve bir dük olan Şeytan'a yakışır eş olduğunu da gösterdi. 

Şeytan'ın düştüğü tuzaklar, Honoria'nın tepkileri çok iyi kurgulanmıştı. Hatta en sondaki olayda Honoria'nın bir Cynster olarka davranması da öyle... 

~~~*~~~

Geçen sefer ölüm sevdiklerini elinden aldığında çaresizce olanları izlemiş, onları kurtaramamıştı. Bu kez öylece durup bakmayacaktı. Ölümün, kaderini elinden almasına izin vermeyecekti.

~~~*~~~

Bütün bunların yanında kitapta bence bir sorun vardı. Kurguda, olay döngüsünde değil. Normalde şöyle bir kitabı çok kolay okuyup, hemen bitirmem gerekirdi ama değişik bir şekilde akmıyordu kitap. Yazarın okuduğum ilk kitabı yanılmıyorsam ama yazarın anlatımından kaynaklandığını sanmıyorum. Okuyan arkadaşlarım genel olarak çeviride problem vardı diyorlar ondan kaynaklı mıydı bilemiyorum ama değişik bir şekilde akmıyordu kitap. Bu yüzden baya oyalandı elimde. 

Bir de karakterlerin "siz" diye hitap etmeleri...  şimdiye kadar okuduğumuz historical romanslarda eşler birbirlerine hiç böyle hitap etmezlerdi. Burada bunu okumak ilginçti. Hatta şöyle ki annesine, kuzenlerine samimiyetle yaklaşan, dadısına da öyle yaklaşan bir dük, samimiyete inanıp aile içinde resmiyete gerek görmeyen bir dük, karısına "siz" demesi de biraz tuhaf geldi. 

Çevirmene de laf etmek haddim değil çünkü orijinal dilden okumadım kitabı ama genelinde bir sıkıntı var gibiydi üzgünüm 😞 İlk defa okuyacaklar bunu bilerek okusun lütfen. 

Kitaba dair puanım 5 üzerinden 4 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟

Normalde bu kitaba beş verirdim ama yukarıda bahsettiğim nedenden dolayı dört verdim. 😞

~~~*~~~

Duyguları eşsizdi, en azından kendisi için böyleydi. Tam anlamıyla açıklayamıyordu, tarif bile edemiyordu. Sadece riske atılamayacak kadar değerli ve kıymetli olduğunu biliyordu.

~~~*~~~

Cynster Serisi

• Şeytanın Gelini
• Çapkın Centilmen
• Bir Çapkının Evlenme Teklifi

Kitabın adı    : Şeytanın Gelini

Orijinal adı    : Devil's Bride

Yazarı           : Stephanie Laurens

Çevirmen       : Solina Silahlı

Seri Bilgisi     : Cynster #"

Yayınevi        : Artemis Yayınları

Sayfa sayısı   : 385

Kitabın tanıtım yazısı: 

"Hissettirdikleri, nefeslerimizi kesiyor. Aşk sahneleri karşı konulmaz. Laurens'ın hikayeleri parlıyor." -Publishers Weekly

O, rüyalarının erkeği miydi? Melek kılığında bir şeytan mıydı yoksa? Cynster ailesinin en kötü şöhretli üyesi Şeytan gözü kara dadı Honoria Wetherby ile uygunsuz bir durumda yakalandığında, genç kadına evlenme teklif ederek herkesi şaşırttı. Hayatı skandallarla dolu bu çapkının günün birinde evleneceği kimsenin aklına gelmezdi. Sosyetenin önde gelen anneleri, İngiltere'nin bu en gözde bekarını elden kaçırdıkları için yakınırken, Şeytan'ın sinsi kuzenleri ise düğün tarihi konusunda bahse giriyordu. Ancak Honoria, toplumun beklentilerine boyun eğecek bir kadın değildi.

Ve sırf bir adamla, gizlice ve tek başına buluştuğu ortaya çıktı diye onunla evlenemezdi. Güzel Honoria'nın asıl tutkusu macera yaşamaktı. Cynster ailesinden genç bir kuzenin cinayetini çözmek bu duygusunu biraz olsun tatmin etmişti. Cinayet çözülünce de Honoria dünyayı gezmeye karar verdi. Ancak bu planı gerçekleşmeyecekti çünkü Şeytan'a duyduğu dizginlenemeyen arzu, onu çok farklı bir heyecanın pençesine düşürecekti.