26 Eylül 2024 Perşembe

0 ALINTILAR // Emery Rose - Tatlı Kaos (Love and Chaos #2)


 


Kitabın yorumu için tıklayınız!





Saçımın bir tutamını parmaklarına dolayıp hafifçe çekiştirirken yutkundum. "Benimle oyun mu oynuyorsun?"

"Ben oyun oynamam. Çocuk değilim," diye alay etti. Ollie'ye hiç benzemediğini açıkça belirtmek istiyordu. Birbirlerini tanımıyorlardı bile ama aralarındaki düşmanlık hala devam ediyordu. 

"O zaman bu ne? Sienna'ya ne oldu?"

Omuz silkerek bir omzunu havaya kaldırdı. "Ne olmuş ona? Uzun zamandır görüşmüyoruz."

"Bu hala yanlış."

"O zaman neden bu kadar doğru hissettiriyor?"

*****

"Tam bir baş belasısın. Hoşuna gitse de gitmese de biz bir aileyiz. Bana ne zaman güvenmeye başlayacaksın?"

Ona Remy'ye güvendiğim kadar güveniyordum, ki bu yüzde yüzdü ama hayatımın büyük bir bölümünde kimseye güvenmiyordum. Böyle şeyler bir gecede değişmezdi. "Sana güveniyorum."

"Bunu göstermek için komik bir yönetimin var."

"Kişisel bir şey değil," dedi Remy. "Kimseye bir şey anlatmaz."

Shane, "Babam her zaman Sörf Köşkü'nü satın almak isterdi," dedi. 

Bunu biliyordum. 

"Ona dünya şampiyonluğunu kazandığımda satın alacağımızı söylemiştim."

Bunu da biliyordum. Jimmy bana Shane hapishanedeyken bahsetmişti. Oteli de bu yüzden satın almıştım.


*****

Çok dikkatsiz davranmaya başlamıştık. "Biri bizi görmüş olabilir."

Bana yavaş, tembel bir sırıtışla baktı. 

"Ben senin küçük kirli sırrı mıyım, Scarlett?"

"Ihm, evet... hayır..." Sıkıntılı bir nefes verirken gözlerimi kapattım, cesurca onu ön kapıdan geçirip aile yemeğinde yanıma oturtacağımı ilan ettiğim zamanı hatırladım. Ne kadar da saftım.

Ama o tamamen farklı bir durumdu.

"Ne olduğumuzu bilmiyorum," diye itiraf ettim yüzünde bir ipucu arıyordum. "Neyiz biz, Dylan?"

"Biz bir doğruyu yapan iki yanlışız."



*****

"Bana dürüst bir cevap ver ya da git," dedim sertçe, kapıyı göstererek.

"Seni öyle bir adamla, öyle giyinmiş olarak görmek... eski bir yarayı yeniden açtı. "Yüzü daha önce hiç görmediğim kadar açık ve kırılgandı. Sözleri dürüsttü ama yine de beni incittiler çünkü bunun Sienna'yla ilgili olduğunu biliyordum. 

Bilmem gerekirdi. Beni onunla kıyaslamamış mıydı ve ben yetersiz kalmamış mıydım?

"O benim erkek arkadaşım değil. Beni Sienna'nın nişanından eve bıraktı. Ama sen bana yalan söyledin, değil mi? Onu unutamadın."

Davranışının tek mantıklı açıklaması buydu.

Sandalyemden kalktım ve yanından geçtim. O gitmeye niyetli görünmediğine göre, ben giderdim.

"Sana yalan söylemedim," diye homurdandı.

Bana başka bir açıklama yapmadığı için sözlerini duymazdan geldim. "Ben, Sienna değilim. Ve senin teselli ödülün de değilim."


*****

"Seni kaybedemem."

"Zaten kaybettin," dedim sessizce, sesim kararlıydı. "Seni seviyorum, Dylan. Seni sevdim. Ama ilişkimiz bitti. Bu yüzden gitmen gerekiyor."

"Bir yolunu bulacağız. Bunu düzelteceğim. Ne gerekiyorsa yapacağım. Sana her zaman senin için savaşacağımı söylemiştim. Her zaman."

Tek istediğim oydu. Ne dilediğine dikkat et. Onu uzaklaştırmak beni öldürüyordu. Hayatımda yaptığım en zor şeydi ama yapmam gerekenin bu olduğunu biliyordum.

Yapılacak en doğru şey buydu. 

Bana uzandı ama geri çekildim. Bana dokunursa, bana sarılırsa ya da beni öperse, tüm savunmalarım parçalanır ve düşerdi. Bunun olmasına izin veremezdim. "Lütfen, Dylan. Sadece git. Yapamam... lütfen git."

Elini saçlarının arasından geçirdikten sonra başını salladı ve ayağa kalktı. 

"Daha bitmedik, Yıldızcık."


*****

"Benim seni özlediğim gibi sen de beni özlüyor musun? Geceleri rüyanda beni görüyor musun? Beni arzuluyor musun? Beni fiziksel olarak acı verecek kadar çok istiyor musun? İstiyor musun, Yıldızcık?" diye sordu, sesi kısık ve boğuktu, doğrudan içime işliyordu. Etrafımızdaki hava gerilim yüklüydü, bedenim istek ve ihtiyaçla titriyordu. "Söyle bana."

"Evet," diye fısıldadım, gözlerim yaşlarla dolmuştu. 

"Senin gibi birini bulacağımı hiç düşünmemiştim. Ve şimdi seni bulmuşken, gitmene izin veremem." Elimi tuttu ve atan kalbine götürdü. "Sen buradasın. Kalbimdesin. Tenimin altında. Kafamın içinde ve seni çıkaramıyorum. Dahası, çıkarmak istemiyorum. Beni sevdiğini söyle."

Gözleri benimkilere dikilmiş, kelimeleri söylememi bekliyordu. "Seni seviyorum. Ama..."

Parmağı dudaklarımın üzerine koydu. "Aması yok. Aşkta amalar yoktur. Ya varsındır ya da yoksundu. Sen benim ikinci tercihim değilsin. Sen bir teselli ödülü değilsin. İhtiyacım olduğunu hiç bilmediğim her şeysin. Sen benim bir numaramsın. Bana sahipsin. Ve buradan sensiz ayrılmayacağım."




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın