Kafes kitabını çok beğenmiştim ve Malorie çıkınca hemen aldım. Öyle muhteşem bir kitaptan sonra devam kitabını da aynı muhteşemlikte bekliyor insan ama ne yazık ki beklediğim gibi olmadı. Ve okumasam da olur diye düşündüm çünkü Kafes'i okuyup sevenlere diyeceğim tek şey Malorie kitabını Kafes ile asla kıyaslamayın çünkü beklediğinizi bulamazsınız.
Direk yoruma daldım ama söylemeseydim içimde kalırdı.
Josh Malerman'ın her kitabını olmasa da bazı kitaplarını sevdiğimi söylemeliyim. Değişik kurguları, olay döngüleri ve daha da önemlisi değişik duygu tarifleri var. Bu durumu bazen öyle kaleme alıyordu ki okurken aşırı derecede zevk alabiliyorsunuz. Bu tür kitaplarından biriydi benim için Kafes ve onun devamı olarak Malorie çıktığında aynı türde bir şeyler bekleyerek okumuştum ve ne yazık ki beklediğimi bulamadım.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Kafes'de Malorie kızı ve oğluyla körler okuluna olan yolculuğunu okumuştuk ve kitap onlar körler okuluna varınca da bitmişti. Şimdi bu kitap kaldığı yerden devam ediyor ve körler okulunda yaratıklarla göz göze gelip aklını kaçıran insanların arasından sıyrılmaya ve kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalışıyorlar. Aralarından sağ salim çıkıyorlar kendilerine yeni bir hayat kuruyorlar ve aradan 10 yıl geçiyor. Çocuklar artık 16-17 yaşlarındadır ve ergenliğin getirdiği asiliği zaman zaman göstermektedir. Bir gün kapılarına nüfus kaydı alan bir adam gelir ve Malorie korkup adamı gönderse de çocuklar adamın bıraktığı notları annelerinden gizlemektedir. O notlarda Malorie'nin anne ve babasının sağ olduğunu görürler ve Malorie ile çocuklar için yeni bir yolculuk başlamaktadır. Çünkü bu yolculukta kör tren adı verilen bir trene yetişmeliler, onunla gidecekleri yolculuğu yapmalılar... Tren ise onlar için bilinmezliklerle dolu, sırların bir bir ortaya döküldüğü bir yolculuğa vesile olacaktır.
Öncelikle çocukların yolculukta öncülük yapması, geliştirdikleri duyuları kullanmaları çok güzeldi. Ama daha da güzeli annelerinden sakladıkları sırlar ve özelliklerinin onlara yarattığı özgüven, güvenlik ve hayatta kalma başarısı çok iyi anlatılmıştı.
Spoiler olacak belki ama Olympia'nın yaratıkları görebilmesi ve aklını kaçırmaması güzel bir detaydı. Bir de Tom'un yaptığı gözlükle yaratıklara bakabilmeleri çok güzeldi. O kısımlarda... yani Tom'un gözlük icadının denendiği satırları çok heyecanla okudum diyebilirim.
Yolculukları biraz sıkıcıydı, Kafes'i okurken hissettiğim gerilimi bunda hissedemedim ne yazık ki...
Bir tek Gary, Malorie'yi kaçırdığında Olympia annesini kurtarmaya geliyor oradan beraber Tom'u aramaya çıktıkları sıradaki yolculuk çok iyiydi. Yolun ortasında yaratık var demesi ona göre yolculuk yapmaları çok iyiydi. Malorie'nin tedirginliklerine karşılık Olympia kendinden emin ve korkusuz olması çok güzel işlemişti.
Tren yolculuğu güzeldi, kitaba biraz hareket katmıştı. Bir bilinmezlik olmuştu ve bunu sevdim. Yoksa oldukça durağan ve sıkıcıydı. Tren yolculuğu kitabı biraz da keyifle okunur hale getirdi.
Trendeki Dean'in hikayesi bence kitabın en etkileyici hikayesiydi. Düşünsenize iki çocuğunuzu korumak için her şeyi yapıyorsunuz ama bir an için görüyorsunuz ki iki çocuğunuz birbirini öldürmüş... Adamın hikayesini okurken yüreğim burkuldu resmen...
Çok uzatmaya gerek yok bence benim beklentimi karşılamadı. Kitabın tek güzel noktası ilk 50 sayfası ve yaklaşık son 100 sayfasıydı.
Kafes'in verdiği heyecan, nefes kesen gerilim ve bilinmezlik yoktu. Zaten onu okurken ki tadı da alamadım. Bu yüzden okurken zaman zaman yazılmasa da ilk kitapla kalsa da olurdu...
Bu arada demezsem içimde kalır kitabı Aslı Dağlı çevirmiş. Çevirilerini sevdiğim çevirmenlerden biri kendisi cidden çok iyi iş çıkarmıştı. Teşekkürler :)
Puan vermem gerekirse normalde 5 üzerinden 2.0 verirdim ama hem çevirinin güzelliği hem de Tom ve Olympia'nın kitaba renk katmasına 5 üzerinden 2,5 veriyorum.
Ben filmini izledim de biraz oldu bittiye getirmişler olayı, pek beğendiğimi söyleyemem
YanıtlaSilFilmini izlemedim ama izleyen herkes çok kötü olduğunu düşüyor. Ama serinin ilk kitabı Kafes oldukça güzeldi ancak bu kitap ne yazık ki öyle değildi.
Silfilim görsel olarak daha ilgi çekici olabilir sanki..
YanıtlaSilOlabilir ancak izlemediğim için kesin bir şey diyemem
Sil