- İntikamla Gelen
- Asil Serseri
Kitabın sıralamasını da verdikten sonra sizlere kitaba dair alıntılarla baş başa bırakıyorum :)
Kayla'nın ayağındaki kırmızı ayakkabılardan diğer kızlarda da olduğunu görünce merak etmekten kendini alamadı. Benzer kıyafetler ve benzer ayakkabılar, bu gösterini bir amacı olduğunu gösteriyordu. Bu ritüel kime ve neden yapılıyordu.
Delikanlılardan ikisi baştan çıkarmaya çalışan hareketlerle kızın önünde dans etmeye başlayınca yaslandığı arabadan doğruldu.
"Ne lanet olası dolaplar dönüyor böyle?" Tıslamasına arkasından gelen boğuk gülüüş cevap verdi.
Jael, gösteriyi izleyen Dük'ün tavırlarına gülerek ona doğru yürümüştü. Genç adam, öylesine hipnotize olmuş bir tavırla bakıyordu ki gelip yanına durduğunu fark etmemişti.
"Kızlara talip olan genç adamlar, ayakkabıları kendileri için çıkarttırmaya çalışıyorlar."
Genç adamın Kayla'nın çevresinde dönen iki adama diktiği bakışları öfkeyle kısıldı. "Yani şimdi şu iki serseri, benim gözümün önünde karıma talip olmaya çalışıyorlar, öyle mi?"
Jael, sırıtarak bir süre düşündü ve başını yana eğerek, "Sanırım, öyle yapıyorlar," diye mırıldandı.
*****
"Arkamı ne zaman ne zaman dönsem başını belaya sokuyorsun. Sürekli şimdi hang belanın içinde diye diken üzerinde oturmaktan yoruldum. Üstelik daha Londra'ya gelişimizin üzerinden bir hafta bile geçmemişken..."
"Sorumluluğum sizin üzerinizde değil. Rahat olabilirsiniz. Kısa zaman sonra da benden kurtulacaksınız nasıl olsa!"
Kızın yatağına eğilen genç adam, ona bir nefeslik uzaktaydı. Kayla yastığa iyice yapışarak geri çekilmeye çalıştı. Yüzüne vuran nefesi ve yüzünü tarayan gözlerinden kaçış yoktu.
Dük, "İçimden bir ses, ömür boyu senden kurtulamayacağımı söylüyor," diye mırıldandı. Dudaklarını onun şaşkınlıkla aralanmış dudaklarına bastırdıktan sonra birazcık geri çekildi. "Beni endişeden öldürmeye çalışırken senin iyi olmana neden sevindiğimi anlamıyorum."
*****
"Seni ne yapmalıyım, bilmiyorum. Bir yandan isterken, bir yandan da bana yaptıkların karşısında gırtlağını sıkmamak için kendimi zor tutuyorum. Benimle mücadele eden cadı yanını gösterdiğinde, dizime yatırıp bir güzel pataklamak isterken, ağlarken görünce kollarımın arasında sonsuza kadar koruma hissiyle doluyorum. Bana ne yapıyorsun, Küçük Çingene'm? Beni nasıl değiştirdiğin hakkında hiçbir fikrin yok. Hayatıma bir fırtına gibi daldığından bu yana her şey alt üst oldu. Kırıp, yıkıp döktüğün her şeyi arkandan toplamaktan kendimi alıkoyamıyorum."
*****
Kayla, utanç ve öfkenin aynı anda damarlarını yakıp geçmesine engel olamadı. "Sana arazilerimi vermeyeceğim. Onlar bana ait."
"Evliliğimiz gerçek hale dönüştüğüne göre drahoman olarak onları bana vermelisin."
"Senin o arazilere ihtiyacın yok! Neden istiyorsun?"
"Aslında ihtiyacım var."
"Ne! Sen zengin bir adamsın, neden ihtiyacın olsun ki?"
"Seni yanımda tutabilmek için..."
*****
Kayla öfkeyle soludu. "Benden ne istediğini bile bilmiyorum!"
"Yüreğini istiyorum!"
"Yüreğimi isteyen bir adam bu şekilde davranmaz, seni adi piç!"
Falcon kollarını çözerek yerinde doğruldu. Yavaş adımlarla yaklaştığı Kayla, gözünü bile kırpmadan onu izliyordu.
"Yüreğine sahip oluncaya kadar benden kaçmamanın yolu neyse, tek tek hepsini deneyeceğim!"
"Bana adanın en zampara adamıyla evli olduğumu söylemişlerdi. Kadınları bu şekilde elde ediyorsan benden uzak dur. Ne zaman aşık bir adam gibi davranmaya başlarsan belki o zaman yüreğime sahip olursun."
Onun uzaklaşmasına izin vermeyen Falcon, uzanıp kollarına aldı. "Aşık bir adam mı hazinem? Sana verebileceğim tek şey, bedenim ve şehvetim..."
Kayla asabi bir sesle güldü. "Ama benden yüreğimi isteme cüretini gösterebiliyorsun!"
*****
"Sen bir aristokratsın. Nereden bilebilirdim ki?"
"Söylediğin gibi bir aristokratım, senin gözünde kibirli, küstah biriyim. Öyle değersizim ki dünyadaki her şeye; çocuklara, hayvanlara, ormana, kabilene, ailene yüreğinde yer varken, bir tek beni oraya kabul etmiyorsun. Sadece benim giremediğim bir dünyan var."
"Onlar beni kırmıyor, incitmiyor, zalimce ağlatmıyor. Senin gücün ise bütün bunları yapma yetisin sahip. Ayrıca aşık olmayı bilmeyen birine dünyamda yer yok!"
"Bazen, ansızın yüreğine senden izinsiz giren birini kabullenmek zorunda kalırsın."
"Bu cümle seninle uyumuyor, Ekselansları! Daha önce aşık olmayacağını söyleyen bir adamdan bu cümleyi duymak şaşırtıcı!"
Falcon yüzünü avuçlarına alarak yaklaşmasını sağladı. Benzersiz olan tadına doyamadığı dudaklarını dokundurdu. Alt dudağını dişlerinin arasına sıkıştırıp bıraktı.
"Bazen hayat hiç ummadığın sürprizlerle şaşırtabilir. Senin benim hayatıma girmen gibi... Önce kabullenemezsin, zor gelir. Sonra sinsice içine sızar, engelleyemezsin. Bir an gelir ki bütün hayatını kaplamış, onsuz tek bir noktan bile kalmamış. Ben de kabullendim, senin de kabulleneceğin bir an gelecek. Gelmesini sağlayacağım, inan bana. Bensiz nefes alamaz hale geleceksin!"
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın