Briar Kampüsü ya da Briar U Serisi'nin 3. kitabı Hunter Davenport'un kitabını da okumuş bulunuyorum. Hokeycileri sevdiğimi söylemiş miydim? Tekrar tekrar söyleyebilirim bu hokeycilere bayılıyorum :D
Bu kitapla beraber Elle Kennedy'nin çıkan bütün kitaplarını okumuş oldum. Zaten benimle aynı zevki paylaşanlara da yazarın kitaplarını tavsiye ederim demekten tüy bitti. Hem bu serisi hem de Campus-Off Serisi'ni şiddetle tavsiyemdir diye tekrardan demek istedim.
Yazarın kitapları, hokeycileri anlatsa da üniversite çağındaki gençlerin, gelecek planları, arkadaşlıkları, aşkları, hayatları, aileleriyle ilişkileri ve ilk aşk deneyimlerine kadar bir çok şeyi anlatırken aslında farkında olmadan gençlerin omuzlarına ne kadar çok şey yüklendiğini de okurun gözünün önüne seriyor. Ki bu kitabında bunu bir kez daha okuyoruz.
Eğlenceli, akıcı, aşk ve tutku dolu kurgularının arasında arkadaşlık ilişkileri ve aile ilişkilerinin serpiştirilmiş olması da çok güzeldi.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Hunter Devanport, geçen sezon takımın kaybından dolayı kendini suçlarken bir söz verir... sadece hokeye odaklanacak ve hiçbir kızla seks yapmayacaktır. Verdiği andan itibaren sözünü tutan Hunter, ne kadar zorlansa da önceliklerini takımına vermek zorunda hisseder kendini. Bir de takımın kaptanı olunca, her şeyin sorumluluğunu alarak kaptan da olduğu için sözünü daha da tutmak zorunda kalır. Ancak yeni sezonda hem okuluna hem de takımına odaklanan Hunter, aldığı anormal psikoloji dersinde Demi ile ortak bir projede çalışmak zorundadır. Demi'nin erkek arkadaşının olması onun için sadece arkadaş olabileceğini düşünerek ona göre bir davranış sergilerken, Demi'den de etkilenmeden ve aralarındaki çekimi de inkar edemeden duramaz. Demi ise erkek arkadaşı ile aslında küçük yaşlardan beri beraber olduğu erkek arkadaşı ile mutlu bir ilişkisi olduğunu düşünürken bir gün Hunter'ın erkek arkadaşı Nico'yu partide bir kızla yatak odasından çıkarken görmesi olayları daha da karmaşık hale getirir. Çünkü Demi, erkek arkadaşı tarafından aldatılıyordur. Demi ilişkisinden ayrılıp, kendini tamamen onsuz hayatına adarken bir yandan da babasının kendisi için seçtiği geleceği isteyip istemediğine karar vermeye çalışırken içinde Hunter'a karşı hissettiği çekimle de baş etmek zorundadır. Çünkü Hunter kızlardan uzak durmaktadır. Demi, Hunter'ın saçma bulduğu kızlardan ve seksten uzak durma yemini bozdurmaya kararlıdır. Bunun için de iş başa düşmüştür. Ama tabi sonrasında kendisi de bu işten çıkar sağlayacaktır çünkü içinde filizlenmeye başlayan aşkın henüz farkında değildir.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki 2. kitap Risk'te Hunter bu sözü verdiğinde tutabileceğine inanmamıştım. Çünkü onun zamparalıklarını o kadar çok okumuştuk ki durulabileceği daha doğrusu bu sözü tutabileceğine inanamamıştım. Gerçi bu konuda yalnız değilim çünkü bütün arkadaşları da inanmakta zorlanıyordur :D İradesine hayran kaldım :D Adamsın Hunter.
Yorumuma Hunter'dan başladım çünkü adam daha serinin başından beri seviyordum. Jake birdi Hunter'da ikiydi. Adam çok iyiydi... zaten Hokeycilerin kendilerine olan güvenleri çok iyi. Cidden neye sahip olduklarını biliyorlar ve buna göre davranıyorlar. Mütevazi değiller ne olduklarını biliyorlar bu da benim çok hoşuma giden bir şey. Bu yüzden de Hunter en sevdiğim kişilerden biriydi. Jake'de öyleydi. Conor... yani 4. kitabımızı karakteri de öyle olacak onun izlenimini verdi.
Demi ise... kızım çok mu sevimliydin sen. Demi'nin Nico ile ilişkisi değil ama Hunter konusundaki tutumunu çok sevdim. Adamı resmen elde edebilmek için her şeyi yaptı ve yaptıkları konusunda da dürüst bir şekilde açık davrandı. Nico'nun onu aldatması konusundaki tereddütlerini bile Hunter ile paylaşması çok güzeldi.
Demi'nin ailesiyle ilişkisini sevdim. Evet babasının kızı için kendi çizdiği planları vardı belki ama kızının planlarına da her ne kadar istemese de ve bunu dile getirse de bir yerden sonra saygı duyması gerektiğini anladı. Onların arasındaki ilişki çok iyiydi.
Demi ve Hunter'ın ödev konusu ile ilgili çalışmaları çok hoşuma gitti. Hunter'ın kendi babasını olarak anlattığı hikaye cidden çok feciydi. Hep derler ya çocuklar için rol model hep ebeveynlerdir diye bunu bir kez daha gördük. Hunter, babası gibi olmamak için kendi gelecek planlarını ona göre yapıyordu. Ama sonunda babası gibi olmadığını ona gösteren de Demi oldu ve bu da onun geleceğini çizmesinde yardımcı oldu.
Aslında Hunter da Demi de birbirlerine gelecekleri konusunda en büyük desteği birbirlerine verdiler. Bu kısmı çok sevdim.
Kitapta eski hokeycilerimizi görmek çok güzeldi. Garrett, Logan, Dean'i görmek paha biçilemezdi. Onların beraber görmek cidden çok güzeldi. Özlemişim onları, çift olarak sohbetlerini...
Jake ile çok iyiydi. Jake ile Brenna telefonda görüşmelerinde Hunter'ın olaya dahil olması da çok eğlenceliydi.
Hunter ile Demi'nin sevgili olduktan sonraki halleri çok iyiydi. Çok tatlıydılar.
Demi'nin arkadaş TJ ile yaşadıklarına Hunter'ın tepkisi ise... işte bir erkek arkadaşın vermesi gereken tepki buydu dedim. Aferim oğlum... hatta bu tavrı karşısında Demi'nin babasından da onayı aldı. :D hadi yine iyisin Hunter.
Hatta Hunter'ın, Demi'nin TJ ile son yaşadığı o sahnede takımını bırakıp Demi'nin peşinden gitmesi ve koşun buna tavrı çok iyiydi. Bu konuda kızına da aynısını söylemişti. Hokey sadece bir oyun ama diğeri senin hayatın... Koç Jensen'i çok sevdim ben :D
Hatta bir de bir yumurta mevzusu var... o kısım çok iyiydi. Çok eğlenerek okudum. Hatta öyle ki bazı yerlerde çok güldüm de... bir de beni güldüren bir diğer şey de Hunter'ın seks konusundaki yeminiydi :D o konuda sohbetleri de çok eğlenceliydi.
Conor'ın sinyalleri verilmeye başlandı bu kitapta onun kitabında da sıkı bir aşk vurgunu bekliyorum bakalım nasıl olacak. Umarım Nemesis çok bekletmez diyorum :)
Neyse... ben bu kitabı da çok sevdim. Umarım serinin son kitabı için çok beklemeyiz ve daha da önemlisi umarım yazarın daha birçok kitabını da okuyabiliriz. Çok güzel serileri var gibi görünüyor :D
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın