17 Şubat 2021 Çarşamba

0 Elle Kennedy - Risk (Briar Kampüsü #2)


~~~*~~~
"Selam Ateşli, yine ben. İstediğin kadar beni görmezden gel. Ama şunu unutma, fikrini değiştirirsen hep buradayım."
~~~*~~~

  

Bu kadının kitaplarını seviyorum. Hem de çoook seviyorum. 

Yazarın okuduğum ikinci serisi ve teknik olarak da 6. kitabı her bir kitabı ayrı bir sürükleyici, tutkulu, heyecanlı, aşk dolu, romantik, arkadaşlık ve aile ilişkilerine değinen ve bolca hokey oyuncusu içeren serileri yayınlandı. Şunu söylemeliyim ki her bir kitabı birbirinden güzel. Her bir karakteri ayrı aşık olunası ve her bir hikayesi ayrı bir romantik... daha ne olsun değil mi? Özellikle biz romans severler için.

Kitap kesinlikle yetişkin okurlar için olduğunu söylemeliyim çünkü erotik ve seks sahneleri var içerisinde. Dolayısıyla da +18 lik bir kitap. Hatta seri... hatta yazarın bütün kitapları öyle diyerek genelleme yapayım.

Risk kitabı Briar U olarak bilinen Briar Kampüs Serisi'nin 2. kitabı. Ancak şunu da söylemeliyim ki Yabancı Yayınları'ndan çıka Off-Campus Serisi'nin yan serisi olarak düşünülebilir. Tavsiyem önce onu okumanız sonra bu seriyi okumanız. Çünkü oradaki karakterlerdin sık olmasa da ara ara adı geçiyor dolayısıyla da sırayla okunması kimden bahsedildiği konusunda büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum. 

~~~*~~~
Muhteşem bir şeydi bu kız. Kahkahasını duymaya bayılıyordum. Her gülüşünde, sesinin müzikal tınısı kalbimi hızlandırıyordu.
~~~*~~~


Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Takip kitabından tanıdığımız ve Briar Koç'unun kızı Brenna'nın bir partide en büyük rakiplari Harvard Hokey takımının kaptanı Jake ile tanışması ve aralarındaki kimya uysa da rakip olmalarının verdiği duyguyla birbirlerine laf sokmalarından sonra her ikisi de birbiri için içten içe unutulmaz olmuşlardı. Her ne kadar her ikisi de kendi okullarında hayatlarına devam ederken Brenna'nın staj için görüşmeye gittiği adamın Jake'in transfer olacağı takımın fanı olması ve bu stajı alabilmek için Jake'in adını kullanır. Olaylarda o zaman patlak verir çünkü Jakek'in kendisinin erkek arkadaşı olduğunu söyleyen Brenna, iş görüşmesine gittiği adamın bir yemeğe davet etmesi, Jakek ile ikisini davet etmesi olayları karıştırır. Brenna, bunu Jake'e söyler ve Jake karşılığında gerçek bir randevuya çıkmayacaklarını sözünü alınca Brenna'nın yalanına ortak olur. Ancak bu durum her ikisi arasındaki kimyayı ateşler ve ikisi de birbirleri için güçlü çekim duyarlarken de içten içe birbirlerine de hem arkadaşlık olarak bağlanırken hem de aşık olmaya başlarlar. Ama önlerinde her ikisinin de sorunları, korkuları ve çelişkileri varken bu ilişkiyi yürütüp yürütemeyeceklerini okuyoruz. 

Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Brenna'nın spor muhabiri olma isteği, bunun için çırpınması ve kadınların da spor muhabirliğinde başarılı olabileceğine inancı ile azmi olması çok güzeldi. Her ne kadar staj için görüşme yaptığı adam aksini düşünse de kendi düşüncelerini, bilgilerini sunmak için çaba harcaması sonunda da kendisinin o kanal için fazla iyi olduğunu düşünerek rakiplerine başvuru yapma kararı alması muhteşemdi. 


~~~*~~~
İnsanın bir an dünyanın zirvesindeyken sonraki an kendisini yerlerde bulabiliyordu. Düşüşün böyle hızlı olması dehşet vericiydi.
~~~*~~~


Kitapta Summer'ı görmek, tüm takımın Brenna ile olan ilişkisini okumak inanılmaz zevkliydi. Çünkü muhteşem bir arkadaşlık vardı aralarında ve okurken eğlenmemek mümkün değil. 

Brenna'nın karakteri, güveni, güçlü kişiliği, zayıflıklarını göstermemesi, hazır cevaplığı her şey güzeldi. Zaman zaman beni bu durum eğlendiydi de. Hiçbir zaman altta kalmaması ve kuyruğunu dik tutması da çok güzeldi. 

Jake ise... kendine güveni, özgüveninin yüksekliği, istediği şey için çabalaması ve Brenna'ya karşı tavırlarını çabuk kabullenip bunun için çırpınması çok iyiydi. 

Özellikle Jake'in Brenna ile aralarındaki kimyanın uymasını, birbirlerinin çekimlerini ve etkilenmelerini bilerek adım atması çok iyiydi. Hele ki arkadaşlığı süperdi. Her ne olursa olsun yanında olacağını bilmesi, zor durumda onu kurtarması ve onun yanında olmasını sağlamasına hayran kaldım :) Adamım bence sen mükemmeldin. 

Jake'in Brenna ile ilk gerçek randevuları, Eric ile olanlarda yanında olması, babası ile ilgili durumda yardımcı olması ve ne olursa olsun onun için çabalar durumda olması çok süperdi. Adam istedi ve aşkını kabullendi. Asıl zayıflığının ondan ayrı olmak olduğunun bilincinde olarak davranması da takdirlikti. 

Brenna'nın ise Jake ile olanlara karşı dik duruşu, kabullenmesi ve ondan gelen her şeyi güçlü bir şekilde karşılaması da çok güzeldi. 

Özellikle son maç sahnelerinde yaşananlar süperdi. Jake'in maça çıkmadan önce yetişmeye çalışması, şans bilekliğini ona getirme çabası, aralarındaki diyaloglar ve aşk... offf çok iyiydi be :D


~~~*~~~
Şehvetin, göğsümde oluşmaya başlamış sıcacık duyguyla alakası yoktu. Daha önce hiç hissetmediğim bir şeydi, gerçek olduğunu buradan anlıyordum. Hayır, tutku değildi, tutkunun ne olduğunu çok iyi biliyordum. Bu tamamen farklı bir şeydi.
Bu kıza kesinlikle aşık oluyordum.
~~~*~~~


Brenna'nın babası ile olan olay... beklediğim bir şey değildi. Tamam Eric ile olan olayları ve babasının bu konuda tepkili olmasını okurken hep Eric'in bağımlı olmasından dolayı sanıyordum ama altından başka şeyler çıktı. Hüzünlü... cidden çok hüzünlü bir hikaye vardı. Ama kitabın sonunda baba kızın aralarını düzeltmesi çok güzeldi. 

Briar Hokey Takımı süperdi. Resmen Brenna'nın arkasında durmaları, onun rakip takımın kaptanıyla birlikte olmasına verdikleri tepki ve sonrasındaki tavırları süperdi. Olgunluk işte bu dedim. Cidden çocukça tripler yoktu. O an kızgındık öyle söyledik ciddi değildik modları süperdi. Hele Hunter'ın... Hollis'in... ahh adamım süpersiniz siz. 

Bir de Hollis'in başına sardıkları kız var... Rupi... ahh kızım resmen bir sus, es ver, mola mola diye bağırasım geldi zaman zaman okurken. Bu ne enerji arkadaş :D Hollis'e de zaten normal biri olmazdı çok iyi bir partner oldu. 

Brenna ve Summer, bu kızı Hollis'in başına eğlencesine sardılar ama altından gerçek bir ilişki çıktı ya :D kader işte :D

Briar ile Harvard Hokey Takımlarının maçı cidden süperdi. Her iki takımda böylesine iyi iken yazarın kimin kazanmasına sebep verecek diye beklerken hiç ummadığım şeyler oldu. Süper bir olay döngüsüydü ve beklemediğim bir şeydi. Tebrik ediyorum bu konuda yazarı. 

Bir de Hazel var... aslında bu kızın hep bir sorun yaratacağını düşünmüştüm ve Jake'in maça çıkmadan şans bilekliğini yetiştirme kısmında bir oyun düzenleyecek diye bekledim ama düzenleyecekken vazgeçmesi yazarın asla gereksiz kıskançlık krizlerine ya da entrikalara girmeyeceğini bir kez daha anlamamı sağladı. Bu konuda kendisini takdir ettim. 


~~~*~~~
Kendini beğenmiş gibi görünmek hiç umurumda değildi. Brenna'yı başka bir herifle görme fikri benim için kabul edilemezdi.
~~~*~~~


Ay aslında söylemek istediğim daha çok detay var ama susuyorum yoksa çok fena spoiler vereceğim :D  

Bu kitabı da yazarın diğer kitapları gibi çok sevdim. Çok iyiydi ve tam bizlik bir kitaptı. Bir kez daha söylüyorum kesinlikle +18'di bu yüzden bunu bilerek okuyun gereksiz yere gömmeyin bu seriyi. 

Bu tür kitapları sevenlere tavsiye ederim. Benim için 5 üzerinden 5'likti. 


Briar U (Briar Kampüsü) Serisi


~~~*~~~
"Hastings'e gidip evinizin her yanına tuvalet kağıdı fırlattık," diye mırıldandı. 
Keskin bir nefes aldım. "Onu yapan siz miydiniz? Hatırlıyorum! Babam çılgına dönmüştü."
"Bizdik. On sekiz yaşındaydım ve bir nevi morondum."
"Fazla bir şey değişmemiş," dedim tatlı bir şekilde. 
Parmaklarını benimkilere geçirip sertçe sıktı. 
"Ah," diye bağırdım hafifçe. 
"Acımadı."
"Acıdı."
"Hayır acımadı." Duraksadı. "Acıdı mı?"
"Hayır," dedim. 
"Uyuz." Jake elimi dudaklarına götürüp eklem yerlerimi öptü. 
Ona bakarken aklından neler geçtiğini anlamaya çalıştım. Bana sürekli farklı yanlarını gösteriyordu ve bu sinir bozucuydu. "Dokunmayı bu kadar sevdiğine inanamıyorum."
"Sana dokunmayı sevmemi mi kastediyorsun?"
~~~*~~~



Kitabın adı     : Risk
Orijinal adı     : The Risk
Yazarı            : Elle Kennedy
Seri Bilgisi       : Briar U (Briar Kampüsü) #2
Çevirmen        : Gülfem Çırak
Yayınevi          : Nemesis Kitap
Sayfa sayısı     : 432

Kitabın tanıtım yazısı: 

Herkes benim kötü bir kız olduğumu söylüyor. Bir bakıma haklı da sayılırlar, çünkü korkunun bana hükmetmesine asla izin vermem ve insanların ne düşündüğünü hiç umursamam. Düşmanlarımla arama sınır çizerim. Briar hokey takımının bir numaralı adamının, yani koçun kızı olduğum için rakip takımdan biriyle takılırsam saygınlığıma zarar geleceğini bilirim.

Jake Connelly ise birlikte olmamam gereken asıl kişi. Harvard’ın yıldız forvet oyuncusu. Tam bir kibir abidesi, fazlasıyla sinir bozucu ve bir o kadar da çekici. Ama kader çok zalim. Deli gibi istediğim bir stajyerlik işi için Jake’in sahte sevgilim olması gerekiyor. Fakat o, her sahte randevu karşılığında gerçek bir randevu istiyor. Anlayacağınız bu kötü kızın başı dertte. Jake’le gizlice takılmanın pek de iyi sonuçlanacağı söylenemez.

Babam öğrenirse delirir, arkadaşlarım da çok sinirlenirler. Ancak asıl sorun şu: Her ne kadar üniversite sonrası kariyerim için onun yardımına ihtiyacım olsa da Jake’in ukala sırıtışına ve cazibesine kapılmamam gerek. Ona âşık olmayı reddediyorum. Çünkü bu asla alamayacağım tek risk. 








Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın