~~~*~~~
Cynster erkeklerinin ihtiyatlı olmaları gereken yegane kadınların, Cynster eşleri olduğuna dair o asırlık özdeyiş halen geçerliliğini koruyordu.
~~~*~~~
Selam millet! 😇
Tekrardan herkese iyi yıllar 😇
Yılın ilk yorumu historical romans türünden gelsin. Cynster Serisi'ne başlamıştım ve ikinci kitap ile seriye devam ediyorum. Bu sefer de serinin başka bir karakteri olan Vane Cynster'ın aşka olan yolculuğu diyebiliriz.
Size tavsiyem seriyi sıralı okuyun, her ne kadar her kitap başka karakter olsa da kurgu bütünlüğü açısından sıralı okumak daha iyi olacaktır.
Sadece aşk romanı olarak kurgulanmamış ve bu sefer de kitaba hareketlilik katsın diye bir hırsızlık üzerinden ilerlemiş kurgu. İlk kitapta cinayetti bu kitapta da hırsızlık... bu maceraperestlik Cynster erkeklerinin başını yakıyor benden söylemelisi 😂
~~~*~~~
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Vane, Devil'ın eşine verdiği sözü tuttuktan sonra dönüş yolunda fırtınaya yakalanacağını fark ettiğinde yakınlarda evi olan vaftiz annesinin evine ziyarete gider. Amacı fırtınadan ve yağıştan kaçmak bir gece konaklamak ardından da yoluna devam etmektir. Ancak malikanenin sınırlarına vardığında ilgisini çeken Patience ve sonrasında da vaftiz annesi Minnie'nin evde olan hırsızlıklarla ilgili yardım istemesi Vane'in orada kalmasına sebep olur. Vane, hem hırsızlığı araştırıp hem evde konaklayan ziyaretçileri gözlemlemektedir bunun yanı sırada ilgisini çeken ve her şekilde de hayatına dahil etmek istediğine karar verdiği Patience ile de zaman geçirmeyi kafasına koymuştur. Cynster Erkekleri'nin tipik özelliklerini ve genlerini taşıyan Vane, Patience gördüğünde ve onunla zaman geçirdikçe aslında onu hayatında istediğini ve daha da önemlisi evleneceği kadın olduğunu fark ettiğinde asıl savaşının başladığının farkına varmaz. Çünkü Patience, ailesinin ilişkilerini görmüş, babasının annesine nasıl davrandığını da izlemiştir. Bununla büyüyen ve onun gibi bir muameleyi istemeyen genç kadın, uzak durmayı hedeflediği ve kaçındığı bütün özelliklere sahip olan Vane, onu rahat bırakmamakta ve daha da önemlisi genç kadında ondan uzak duramamaktadır. Özellikle de şimdi bütün hırsızlık olaylarıyla ilgili henüz on yedi yaşında olan erkek kardeşi Gerrard suçlanırken ve Vane de kendisi gibi hem Gerrard'ı aklamaya hem de hırsızı aramaya çalışmaktadır. Bütün bunların yanında Vane, aynı zamanda genç kadını ilişkilerine ve evliliğe ikna etmeye çalışırken bir yandan da genç kadının korkularını anlamaya çalışmaktadır.
Vane oldukça uğraşmaya başladığında ve Cynster erkeklerinin kaderini yaşayacağının farkında olarak aşık olduğu kadını eşi yapmaya kararlı bir şekilde hamleler yaparken Patience'ı iyice çıkmaza sokmaktadır.
~~~*~~~
Patience'ı istiyordu; her şeyiyle. Sadece bedenini değil, sadakatini, aşkını ve kalbini de. Özünü istiyordu, ruhunu, somut soyut tüm varlığını. Ve başka hiçbir şeyle tatmin olmayacaktı.
~~~*~~~
Öncelikle ilk kitabı okuduğumda Devil'ın aşık olması ve bunu kabullenip sevdiği kadını evliliğe ikna edebilmek için çabalamasından sonra Cynster erkeklerinin aşkı kabullenip, sevdikleri kadınların peşinden gocunmadan koşmalarının bu tür için hoş bir değişiklik olduğunu dile getirmiştim. Burada da Vane'in Patience'a aşık olması ve bu aşkı kabullenip ona göre davranması çok güzeldi. Özellikle de en başından beri genç kadına karşı hisleri ve buna göre davranması süperdi.
Örnek bir beyefendi olması Patience'ın kardeşinin onu örnek alması güzel detaylardı. Hatta ortamdaki her adamında bir şekilde onun aurasından etkilenmesi de öyle.
Patience'ın kardeşini koruması, onu korumak için her şeyi göze alabilecek modda olması bana kardeşime karşı hissettiğim duyguları anımsattı. O yüzden onun kardeşini koruma iç güdüsünü o kadar iyi anladım. Kardeşi için endişesini ve korkusunu da...
Hırsızlık detayları güzeldi, gizemini korudu hep ama ben yine kitabın ortalarında suçluyu tahmin etmiştim ve açıkçası yanılmadım da. Beklediğim kişiler çıktı.
Minnie'nin alttan alta çöp çatanlık modu çok eğlenceliydi. Zaten hep bir çöpçatan vardır bu tür kurgularda burada da Vane'nin vaftiz annesiydi.
Londra'ya geldiklerinde ve Patience ile Vane'in gezintiye çıktıklarında Honoria, Devil'in annesi ve kendi annesiyle karşılaşma detayları ve Vane'in tavrı çok iyiydi. Resmen şeydi... ahanda basıldık ben bu işten nasıl sıyrılırım 😅😂
Honoria'nın düzenlediği partide Cynster ailesinin ilişkisi, kuzenlerin ilişkileri, kardeşlerin birbiriyle diyalogları çok güzeldi. Seviyorum böyle aile ilişkilerini anlatan kitapları.
Bunların haricinde de kitapta akmayan bir şeyler vardı. Aslında güzeldi ama su gibi akmıyordu... en azından benim için akmadı. Bu yüzden çok mükemmel diyemem ama ortalamaydı benim nazarımda.
Kitaba dair puanım 5 üzerinden 3 veriyorum. 🌟🌟🌟
~~~*~~~
Gerçek şuydu ki, başı sandığından daha büyük dertteydi. Gerçek şuydu ki, kendini bırakmak için can atıyordu, kendini kaybetmek ve ona olan aşkında sonuna kadar gitmek için çıldırıyordu. Sırf bunu düşünmek bile cesaret kırıcıydı, zira o kontrol kaybını daima, özellikle bu alanda, bir tür teslimiyet gibi görürdü.
~~~*~~~
Kitabın adı : Çapkın Centilmen
Orijinal adı : A Rakes's Vow
Yazarı : Stephanie Laurens
Çevirmen : Yaprak Ayrın
Seri Bilgisi : Cynster #2
Yayınevi : Artemis Yayınları
Sayfa sayısı : 376
Kitabın tanıtım yazısı:
"Vane Cynster asla evlenmeyeceğine ve hiçbir kadının onu tutsak alamayacağına yemin etmişti. Fakat sonra Patience Debbington’la tanıştı ve çok geçmeden onu baştan çıkarmanın ötesinde şeyler düşünmeye başladı.
Asla Evlenmeyeceğine Ant İçmişti
Vane Cynster rüzgârın hangi yönden estiğini daima anlardı ve rüzgâr artık evlilik yönünde esiyordu. Diğer Cynster erkekleri sunağa yürümekte bir sakınca görmeyebilirlerdi, ama Vane ne kadar güzel, ne kadar çekici olursa olsun hiçbir kadının tutsağı olmak istemiyordu. Bellamy Köşkü, Londra’nın koca avcılarından geçici olarak kaçmak için mükemmel bir yer gibi görünüyordu. Ancak karşı konulmaz çekiciliğiyle Patience Debbington’la tanıştığı anda Vane, eşini bulduğunu anladı ve çok geçmeden ciddi hayaller kurmaya başladı.
Hiçbir Erkeğin Tuzağına Düşmemeye Ant İçmişti
Patience, Vane’in duygusal teklifleri karşısında yenik düşecek değildi. Evet, öpüşleri başını döndürüyor, okşayışları içini eritiyordu, ama Vane küstah ve kibirliydi… Ve itirazlarına rağmen, diğer erkekler gibi o da mutlaka sadakatsizdi. Patience kalbinin kırılmasına asla izin vermeyeceğine dair söz vermişti kendine. Acaba bu sözünü tutabilecek miydi?
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın