Kitabın yorumu için tıklayınız!"Ben istemedikçe, hiç kimseyle evlenmeye niyetim yok, bunu bilesin. Hele ki toplumun saçma kuralları yüzünden asla evlenmem." Fısıldayarak konuştuğu için sesi çatlak çatlak çıkıyordu. Derin bir nefes alp savunmasına devam etti. "Senin teklifine gelince... eh, bir fare yüzünden evlenmem gerektiğini söyleyebilirsin tabii!"
Seyis atlarını getirmişti. Demon hafifçe başını eğerek teşekkür edip dizginleri tuttu. atına bindi ve kıza baktı.
Kızın gözleri alev alev parlıyordu. Ters bir şekilde konuştu. "Neden müteşekkir olmadığını anlayamıyorum; kesinlikle benimle evlenmek istemediğini sen de iyi biliyorsun.
Demon'ın yüzü taş gibiydi, gözleri de adeta bir mavi elmas kadar seri. Kızın cüretkar bakışlarına karşı göğsünü şişirerek derin bir nefes aldı.
Kelimelerin üstüne basa basa "Ne istediğim hakkında en ufak bir fikrin bile yok," diye mırıldandı.
*****
"Bana sakın farkında olmadığını söyleme. Umurunda bile değil, öyle değil mi?"
Kızı, büyüyen gözlerle ona bakarken, Demon'ın bakışlarıyla vermek istediği mesajı anlamıştı. "Sen ciddisin?"
Kızın şaşkınlığı onu neredeyse sinirden gebertiyordu.
"Ciddi?" Kızın önündeki korkuluğa bir yumruk attıktan sonra, öbür eliyle koltuğunun arkasına setçe vurup gözünün içine baktı. "Elbette ki ciddiyim! Günlerdir etrafında dönüp dururken ne yaptığımı sanıyordun sen?"
"Şey..." Flick, Demon'ın sesinin titrediğini düşününce hiçbir şey söylememenin daha akıllıca olduğuna karar verdi. Ona bağırmıyordu ama keşke bağırsaydı. Bu iğneli ve kesin ifadeleri, ona bağırmasından daha kötüydü.
"Sadece yüzlerindeki o masum gülümsemeyi görebilmek için genç kızlarla dans etmek gibi bir alışkanlığım yoktur."
Flick gözünü kırptı. "Eminim yoktur."
"Bundan emin olabilirsin." Yüz ifadesi iyice sertleşmiş, kısık gözlerle birer çizgi halini almıştı. "Peki, sen benim ne halt yediğimi düşünüyordun?"
Eğer bu soruyu hiç sormamış olmak gibi bir şansı olsaydı, Flick bunun üzerine atlardı ama gözlerindeki bakışlardan, Demon'ın konuyu kapatmaya hiç de niyetinin olmadığı anlaşılıyordu. Üstelik konuyu açan da Flick'ti. Gerçi hala da tam olarak anlamak istiyordu. Gözlerinin içine bakarak dikkatlice cevap verdi. "Benimle gönül eğlendirdiğini düşünmüştüm."
*****
"Seni parkta gezdirdi."
"Evet." Buna bir anlam veremiyordu. "Ne olmuş?" der gibi baktı.
"Cynster erkekleri kadınları asla parkta gezdirmez. Bu, Cynster'ların gülünç sayılacak despot, ukalaca katı kurallarından biridir ama gezdirmezler işte. Onlardan biri, bir kadını yanına alır da toplum içine çıkarsa, bil ki çok özeldir. Yani, parkta yanlarında gezdirdikleri bir kadın ancak onların eşi olabilir."
Flick kaşlarını çattı. "Hiç böyle bir şeyden bahsetmedi."
"Tahmin ederim. Fakat bu yaptığı açık bir ilandır. Kısaca, bunu seninle evlenmeye niyeti olduğunu topluma göstermek için yaptı."
*****
"Seni sevdiğimi söyleyebilirim, seviyorum." Gözlerini açıp kıza baktı. "Ama bu o kadar basit değil... Benim için değil. Şimdiye kadar asla bir karım olsun istemedim." Bir nefes aldı. "Birini sevmek istemedim; ne seni ne de başka bir kadını. Böyle bir risk almak; birinin dizginlerini elime alıp alamayacağımı görmek için zorlanmak istemedim. Benim ailemde, aşık olmak kolay değildir; bu, birini mutlu eden, basit, gelgeç bir şey değildir. Bizim için -benim için- aşk her zaman dramatik olmuştur -idare edilemeyecek kadar güçlü ve dizginlenemez. Benim kontrolümde olan bir şey değil, beni kontrol eden bir güçtür. Bunun hoşuma gitmeyeceğini biliyordum..." Göz göze geldiler. "Gitmiyor da. Ama... Bu benim seçtiğim bir şey değil."
Dudak büktü. "Güvende olduğumu sanıyordum. Hiçbir kadının aşamayacağı, çok güçlü kalkanlarım var. Kendimi hep savunurum. Yıllardır, bunların hiçbiri aşamadı." Duraksadı. "Seninle tanışıncaya kadar.
"Seni içeri davet ettiğimi ya da kalemin kapılarını sana açtığımı hatırlamıyorum. Bir gün bir baktım ki oradasın. Benim bir parçam oluvermişsin."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın