~~~*~~~
"Bu karmaşayı ben yarattım ve şimdi bunu düzeltmek zorundayım."
~~~*~~~
Mafya kurgularını seven biri olarak bu kitabında İrlanda-İtalya Mafyalarını konu aldığını öğrenince aldım. Hatta öyle ki normalde erteliyordum ama okuyan arkadaşlarım mutlaka okumamı söyleyince resmen listemi bozdum ve araya aldım. Sonuçta da yorumuyla karşınızdayım.
Brutal Birthright Serisi'nin ilk kitabı Zalim Prens, seri altı kitaptan oluşuyor ve her kitap bir karakteri anlatıyor ama şöyle Zalim Prens'teki Callum ve Aida'nın kardeşlerini anlatıyor. Bağımsız da okunabilinir tabi ki bu yüzden ama kurgusal bütünlük açısından size tavsiyem mutlaka sıralı okuyun çünkü karakterleri bu kitapta tanıyoruz, iki aile arasındaki ilişkiyi de öyle...
Kitap +18 olduğunu söylemeliyim. Hem erotizm bakımından hem de kurgu bakımından bunu bilerek okuyun lütfen.
~~~*~~~
Aida bir kayaysa, ben de okyanustum. Onu defalarca yontacak, ondan her seferinde bir çakıl koparacaktım. Ta ki onu parçalayıp yutana kadar...
~~~*~~~
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Aida Gallo ve üç ağabeyi, Griffin ailesinin düzenlediği doğum günü partisine kaçak katılır. Davet edilmedikleri bu partide amaçları yiyip, içmek ve eğlenmektir. Ancak Aida, merakına yenik düşerek evi gezmeye başladığında ve bir kütüphaneye girip de oradaki kitapları kurcaladığı sırada kütüphaneye Callum Griffin girer. Hemen saklanan Aida, Callum'un bir türlü gitmemesine karşılık onun bir boşluğunu yaratmalı ve oradan uzaklaşmalıdır. Bu amaçla perdenin püskülünü tutuşturan Aida, olayların kontrolden çıkması sonucunda kütüphaneyi alev sarar, bu panikten yararlanıp kaçarken de Callum'un dikkatini çekmeyi de başarır. Bu şekilde olaylar başlar çünkü Aida, kaçarken Callum'a ait manevi değeri bir şeyi almıştır ve bunun için onların peşine düşen Callum ile küçük çaplı bir olay çıkar. Sonucunda da her iki ailenin de babası bir anlaşmaya karar verir. Hem iki aile arasında süregelen çekişmeyi ve savaşı sonlandıracak bir anlaşmadır. Callum ile Aida'nın evlenmesine... Buna her ne kadar karşı çıksalar da yapacak bir şeyleri yoktur çünkü karar verilmiştir. Bundan sonra birbirlerine ölene kadar tahammül etmeleri gerekecektir. Ancak Callum, hiç de Aida'nın düşündüğü gibi bir adam değildir, onunla vakit geçirip, genç adama sataştıkça daha çok ilgisini çekmeye başlar. Tıpkı Callum gibi... o da genç kız için şımarık küçük velet dese de aradaki yaş farkından dolayı ama aslında görünenin altında saklanan kadın oldukça ilgisini çeker. Öfkelenmesine, konuşmasında, atışmalarında, cesaretinde ve ait olduğu dünyada nasıl da güçlü durduğunu görünce karısına karşı hayranlık beslemeye başlar. Bütün bunların yanında aralarındaki cinsel çekim de işleri iyice kızıştırır. Ancak ikisinin de dolu dizgin bir aşk yaşamak için vakitleri yoktur. Çünkü Callum, meclise adaydır, kazanması gereken bir seçim vardır ve bunun içinde yolundaki engellerle savaşmalıdır. Diğer yandan da Aida'ya kafayı takmış bir eski sevgili vardır ve o da her geçen an daha da büyük belaya sebep vermektedir.
Karakterlerin savaşmaları gereken sorunlar, keşfetmeleri gereken bir aşkın olduğu bir kitap.
~~~*~~~
Hayatımın geri kanını düşmanlarımın ortasında yaşamak zorundaydım. Etrafım benden nefret eden ve bana güvenmeyen insanlarla çevrili olacaktı. Asla gerçekten rahat edemeyecektim. Asla güvende olmayacaktım.
~~~*~~~
Öncelikle Aida'nın aile ilişkileri çok güzeldi. Ağabeyleriyle olan ilişkisi, babasıyla olan ilişkisi, kardeşlerin birbiriyle ilişkisi çok güzeldi. Mafya ailesi oluşumunda tam olarak aile bağıydı. Sevgi üzerine kurulmuş aile bağı...
Bunun yanı sıra Callum'un ailesinin ilişkisi ise Aida'nınkinden baya farklıydı. Evet aileyi önemsiyorlar falan ama bence içlerindeki sevgiyi pek dışarıya göstermiyorlardı. Çünkü kitabın sonunda Callum'un babasıyla yaptığı konuşmada sanki oğlunun aşık olabileceği ve güvenebileceği bir kadın bulmasına sevinmiş havası vardı ama duyguların dile getirme konusunda da bir o kadar bastırılmışlar.
İki aile arasındaki farklar güzel ortaya konmuştu ve Callum'un Aida'yla olan evliliğinde de genç adamın bunları fark etmesi çok güzel bir detaydı.
Aida'nın asiliği, hazır cevap olması, korkusuzluğu ve cesareti çok güzel anlatılmıştı. Henüz 20'lerinde olmasına rağmen küçümsenirken ama aslında içinde barındırdığı cesaret çok güzeldi. Hatta öyle ki ağabeyinin intikamı için kocasının sağ koluna silah doğrultup tetiği çekebilecek kadar gözü kara, kocasını bir işkencecinin eline bırakmayacak kadar da cesur olması süperdi. Zaten Griffin ailesi için Aida tam bir sürpriz yumurta oldu çünkü beklediklerinin çok dışındaydı.
Callum ise, yetiştiği ailede sadece sonuca odaklı, görev bilinciyle hareket eden, amaca hizmet çalışan bir adamken Aida'nın hayatına katılması adamın resmen yaşamını renklendirdi. Şey gibi adam siyah-beyaz yaşarken Aida sayesinde diğer renkleri keşfetti gibi bir şey oldu.
~~~*~~~
"Bir beyzbol kartı gibi takas ediliyorsun ve umurunda değil, değil mi? Ailenin seni terk etmesini umursamıyorsun. Seni bize satmış olmalarını."
~~~*~~~
Aida'nın Jack'e silah doğrultması, vuracağını düşünmezken tetiği çekmesi süperdi. Jack, dostum ayağını denk almalısın. Zaten o tavrı Callum'u bile şaşırttı. 😁
Alışılagelmiş normların dışında kurgu detaylarını seviyorum mesela hep erkekler kadınları kurtarır falan ya burada Callum, tuzağa düşüyor ve bunu fark etmiyor. Bunu ilk fark eden Aida, hemen plan yapan Aida ve yakalanıp da işkenceye maruz kalmak üzereyken Callum'u kurtaran da Aida... O sahneler süperdi. Güçlü kadınları severim. 😁
Kapaktaki çilek ne alaka diyenler için şunu söyleyeyim okuyanlar anlayacak... o çilek var ya o çilek... işte bu be kızım dedirten detaydı. Çoook eğlendim ve çok sevdim o detayı. Aida kızım sen korkulmas gereken birisin.
Aida'nın ağabeyleri çok güzeldi. Evet korkusuzlar falan ama kız kardeşlerine karşı korumacı tavırları çok iyiydi. İskelede Sebastian'ın koruması, inşaat alanında silahlı çatışma sırasında hepsinin hemen kardeşlerinin önünde bariyer olma çabası, onu korumak için her şeyi göze almaları çok güzeldi.
Bunun yanı sıra da Aida'nın Callum ailesiyle ilgili gözlemleri tam yerindeydi. Özellikle de Callum'un kız kardeşi Riona ile ilgili gözlemleri. Kıza üzüldüm okurken ailesini memnun etmek ve gözlerine girmek için çabalıyor ama hep erkek olduğu için birinci Callum izlenimi veriyor. Bu durum çok fena... bu yüzden bence Riona'da kendisini bu ortamdan kurtarmalı dedim.
Kitapta en sevdiğim şey gereksiz entrika ve kıskançlık krizlerinden gelen ayrılıkların olmamasıydı. Yani şunu demek istiyorum, mesela Aida'nın eski sevgilisi Oliver sahnede kendini gösterdiğinde ve Aida'yı taciz ettiği kısımlarda Callum'un hep Aida'ya güvenir halde olması ve her şeyi ona sormadan kendince hüküm vermemesi çok iyiydi. Aralarındaki bu güvenin oluşma şekli hoşuma gitti.
~~~*~~~
Aida başka bir dünyaya açılan kapıydı. Sonsuza de onun yanında kalmak istiyordum.
~~~*~~~
Bütün sevdiğim kısımların yanında tabi ki olmamış kısımlar da vardı. Öncelikle bir mafya kurgusu olmasına karşın daha güçlü bir şey beklerdim. Yani demek istediğim olaylar fazla oldu bitti, hızlı ya da geçiştirilmiş hissi vardı. Verdikleri savaşlar, yapılan misillemeler ya da kaçırmalar falan fazla hızlı sonuçlanıyor, kolay bulunuyordu bu yüzden eksiklik hissettim.
Zevkle okunacak, çabucak bitecek bir kitaptı. Yani ben bir gecede bitirdim ki uzun zamandır ilk defa bir oturuşta bir kitap bitirdim özlemişim bu okumayı dedim.
Kitaba dair puanım 5 üzerinden 4 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟
~~~*~~~
Cal ve ben birçok kez sevişmiştik. Öpüşmüştük de. Ama ilk kez el ele tutuşuyorduk. Bunu gösteriş için yapmıyordu çünkü bir aile toplantısındaydık. Beni kendine çekmek için de tutmuyordu. Elimi gerçekten istediği için tutuyordu.
~~~*~~~
Kitabın adı : Zalim Prens
Orijinal adı : Brutal Prince
Yazarı : Sophie Lark
Çevirmen : Yasemin Büte
Seri Bilgisi : Brutal Birthright #1
Yayınevi : Nemesis Kitap
Sayfa sayısı : 312
Kitabın tanıtım yazısı:
Bu evlilik cehennemde planlanmıștı.
Nesillerdir Chicago’nun yeraltı dünyasının kontrolü için savaşan Griffinler ve Gallolar arasındaki rekabet her zaman uç noktalardadır. Fakat Gallo ailesinin genç ve çılgın kızı Aida, Griffin malikânesindeki bir partiye katılıp yanlışlıkla kütüphaneyi ateşe verince öfke iyice alevlenir. Genç kadının babası, topyekûn savaşı engellemek için onunla Griffin ailesinin vârisi ve en büyük oğlu Callum arasında hemen bir evlilik ayarlar.
Soğuk, hırslı ve acımasız Callum, inatçı yeni gelinini yola getirmeye kararlıdır. Ancak Aida, düğün gecesinde Callum’u zehirlemenin yanı sıra, elinden geleni ardına koymayacak kapasiteye sahiptir. Öldürmeye çalıştığı kocası bu kadar iyi görünmese ya da kalp atışlarını böylesine hızlandırmasa her şey çok daha kolay olacaktır.
Aida’nın kalbi, kilitli bir kutunun içinde. Callum ise kanıtlamak zorunda olduğu gerçeklerin peşinde.
Peki, hâkimiyet mücadelesinde önce kim yanacak?
Aida mı? Yoksa Callum mu?
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın