Kitabın yorumu için tıklayınız!
"Git buradan."
Kapıya doğru döndüğünde kalbim sıkıştı.
Beni dinleme. Gitme.
Yürüdü, durdu, sonra topuklarının üzerinde geri döndü.
"Yapamam," diye homurdanırken yaptığı heykeller gibi hareketsiz duruyordu. "Lanet olsun, gidemem!"
"İstismara uğramış bir eş gibi konuşuyorsun." Gülümsemeye karşı koydum.
"Öyle hissediyorum." Uzun ve acılı bir iç çekti. "Aramızdaki bu şey..." Eliyle işaret eti. "Başarısız bir organ nakli gibi. Bedenim hissettiğim her neyse onu reddediyor. Hücrelerimin her birinde yabancı ve garip bir şey var. Kanser gibi yayılıyor. Onu söküp atmak istiyorum. Seni söküp atmak istiyorum, Lenora."
Bana doğru bir adım attı. Vaughn Spencer ve Lenora Astalis'in hiç bitmeyen tangosu. Yanağımı okşadı ve neden bilmiyorum ama sanki ayrılmışız gibi hissettim.
"Böyle devam edersek ve bir şey olursa vedalaşmak çok daha zor olur. Şimdi bile başka biri sana dokunduğunda dünyayı parçalamak istiyorum."
"Her acı dolu veda harika bir merhaba ile başlar." Hüzünle gülümsedim, avucuna doğru eğilirken gözlerimin akmayan yaşlarla parlak ve canlı olduğunu hissettim.
Göğsü çöktü ve hırıltılı bir nefes alarak beni kendine doğru çekti. "Harika şeylerle ne yapacağımı bilmiyorum. Onlardan hep uzak durdum. Beni öldürüyorsun, Astalis."
Beni on iki yaşımdayken öldürdün. Diğer çocuklardan hoşlanması gereken yanım var ya? Onu da yanında götürdün.
Bana hissetmemem gereken şeyleri hissettirdiği için öfkeyle ona baktım ve "O zaman öl," diye fısıldadım.
"Sabah hediyelerini neye borçluyum, Vaughn Spencer?"
Çenemi kavrayıp yüzümü kendisine doğru çekerken nefesi kesik kesik ve titrekti.
"Ben cehenneme mahkumum ama sen cennetten gönderildin. Sen baktığım ve onu öpmek istiyorum, ona sahip olmak istiyorum, diye düşündüğüm ilk kızsın... Bana fantastik kitabın kapağına baktığın gibi bakmanı istedim; huşu, beklenti ve sevgiyle. Beni tatlı bir şekilde hatırlamanı umarak, yıllar önceki o tatilde gördüklerini aklından uzaklaştırması için dua ederek sana çikolata ve kek gönderttim. Beni denizanası öldürürken gördüğünde bana nasıl baktığını hatırlıyorum. Bana bir daha asla öyle bakmanı istemedim."
"Bakmayacağım." Başımı iki yana salladım, gözyaşlarım yanaklarımdan aşağı süzülüyordu. "Sana bir daha asla öyle bakmayacağım."
Dudaklarını yaladı. "Baktın. Bütün bir yıl boyunca ama bir şekilde, bu her şeyi katlanılabilir kılıyordu. Kendime bir şeyi kanıtlıyormuşum gibi hissettim. Bu işe değmediğin, baştan lanetli olduğumuzu."
"Değiliz."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın