Kitabın yorumu için tıklayınız!
Onu kucaklayabilir ve sanki bunu hep yapıyormuşum gibi kolunu okşayabilirdim. Ancak bunu yapma sebebim babam değildi, elini tutuyor olmam, gösterişten çok daha fazlasıydı. Bunun, oynadığımız oyunla hiçbir ilgisi yoktu ve umurumda bile değildi.
Bunu istiyordum. Buna ihtiyacım vardı. Ona ihtiyacım vardı.
"İnan bana, biliyorum. Bunun ne anlama geldiği hakkında hiçbir fikrim yok. Belki de bunun gerçekleşmesi kaçınılmazdı. Kendimi daha ne kadar tutabilirdim? Onun yanında uyuyorum ve kızlar, o cennet gibi kokuyor."
"O da senin kokunu seviyor," dedi Nora.
""Ne? Nereden biliyorsun?"
"Yanına nasıl yaklaştığını görmedin mi?" diye sordu. "Kesinlikle kokuna düşkünlüğü var."
Nora'nın sesi neşeliydi. "Duygulara yakalanmakla ilgili önceki uyarımı değiştiriyorum. Açıkça onlara yakalandın ancak bunu kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum."
Arkadaşıma bir bakış attım. Bu kimdi ve Nora'ya ne yapmıştı? "Düşünmüyor musun?"
"Hem de hiç."
Hazel de aynı şekilde şaşkın görünüyordu. "Bunun en az bir düzine nedenden dolayı, kötüye gitme potansiyeline sahip olduğunun farkındasındır."
"Öyle olduğunu biliyorum." Nora tüm bu şeylerin önemi yokmuş gibi elini salladı. "Bayan Doğru sahte bir randevuya çıkmış gibi davranıyor ama artık numara yapmasına gerek kalmamışsa ne olmuş? Ayrıca o senin patronun, bu yüzden kariyerin için ek bir karmaşıklık var. Ama ben Shepherd'dan yanayım. Sanırım doğru erkek o, Everly."
"Bekle. Bizi birlikte gördükten sonra mı? Bu da ne demek oluyor?"
"Siz ikiniz, harika bir çiftsiniz."
"Sahte çift," diye düzelttim. Bir nevi. Öyle değil miydik?
"Everly, aranızda o kadar güçlü bir çekim var ki rol yapıyor olamazsınız."
Miranda başını salladı. "Sana nasıl baktığını gördün mü? O bakışın sahtelikle uzaktan yakından alakası yoktu.
"Yani Everly ile evlenmeyeceğinizi mi söylüyorsunuz?"
"Hayır, evlenmeyeceğiz."
"Ve gerçek bir çift değil misiniz? Sadece rol mü yapıyordunuz?"
Bakışlarımı kaçırdım. "Evet."
Kıkırdadı. Az önce ona yalan söylediğimi söylemiştim ve bu onu güldürmüş müydü?
"Neye gülüyorsun?"
"Ah, oğlum." Viskisinin geri kalanını kafasına dikti. "Henüz anlamadıysan yakında anlarsın."
"Neyi anlayacağım."
"Sen o kıza aşıksın."
"Asıl endişelendiğin şey ne? Everly'nin duygularının gerçek olmadığı mı? Rolünü çok iyi oynayıp, seni de buna ikna ettiği mi?"
Uzun bir nefes vererek masama baktım. Bunu itiraf etmek o kadar zordu ki yüksek sesle söyleyip söylemeyeceğimden emin değildim. "Korktuğum şey şu ki, birlikte olma nedenimiz ortadan kalktığında geriye gerçek olan hiçbir şey kalmayacak ve ben..."
"İncineceksin."
Boğazımı temizledim. "Evet."
"Aşkın olayı da bu. İncinme riskini göze almazsan birine asla seni sevecek kadar yaklaşma şansı veremezsin. Hem bence bunun için endişelenmene gerek yok. Sizi birlikte gören herkes, birbirinize deli olduğunu söyleyebilir."
"Üçümüz de burada neyin gerçekten önemli olduğunu biliyoruz."
"Neyin?" Konuşmayı başardığımda sesim çatlamıştı.
"Sensin," dedi Nora gerçekçi bir ses tonuyla. "Sen, belli ki onun gerçek aşkısın ve bu dünyada, hayatının geri kalanını gerçek aşkıyla mutlu bir şekilde geçirmeyi hak eden biri varsa o da Everly'dir."
"Kesinlikle." Hazel onu onayladı.
"İnan bana, ben de senin kadar şaşkınım." Nora bacak bacak üstüne attı. "Ben gerçek aşka inanmıyorum ama Everly bunun için yaratılmış. O, peri masalındaki bir prenses gibidir. Flört konusundaki şansı felaket olan, aşırı iyimser bir gün ışığı prensesi."
"Beni neden aramadın?"
"Biliyorum. Özür dilerim. Her şey için üzgünüm. Aramadım çünkü bunu yüz yüzeyken yapmam gerekiyordu."
"Neyi?"
Bakışlarını kaldırdı ve gözlerimle buluştu. "Sana yaşananların sahte olmadığını anlatmayı. Benim için öyle değildi."
"Ne?"
"Seni seviyorum. Sanırım seni o lanet kırmızı elbiseyle o arabadan indiğin andan beri seviyorum. Sana her geçen gün biraz daha aşık oldum. Sana bunu yüzlerce kere söylemiş olmalıydım ama ben duygusal problemleri olan bir robotum."
Hafifçe güldüm. "Hayır, değilsin."
"Gerçekten öyleyim," dedi. "En başından beri sana olan ilgimle savaşıyordum. Yatakta birlikte uyuduğumuz ilk geceyi hatırlıyor musun?"
"Evet."
"Zar zor uyudum, çünkü tek düşünebildiğim senin ne kadar güzel olduğundu. Ne kadar güzel koktuğun. Yıllarca seni gerçekten hiç görmeden, seninle nasıl çalıştığımı merak ettim. Aslında tam olarak nedenini biliyorum. Kendime seni görmek için izin vermemiştim. Benim için çalıştığın için değil, gerçi bu da vardı ama asıl sebep içten içe bunu yaparsam sana aşık olacağımı bilmemdi. Bu da beni çok korkuttu."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın