11 Aralık 2023 Pazartesi

0 ALINTILAR // Julia Whelan - Dinlediğiniz için Teşekkürler


 

Kitabın yorumu için tıklayınız!







"Dünyanın aşkın ne olursa olsun sonunda galip geleceğini ve gerçekten de sonsuza kadar mutlu yaşayabileceğimizi bilmesi harika olmaz mıydı?"

Sewanee kendini toplayarak alaycı görünmemeye çalıştı. "Harika olurdu, tabi gerçek olsaydı ama... herhalde burada bırakırsak daha iyi olur."

Kız şirin şirin yüzünü astı. "Birilerinin bu umuda ihtiyacı var gibi görünüyor?"

Bu, bardağı taşıran son damlaydı.

"Umudum var. Gerçek umut, boş beklenti değil. Aşk romanları harika bir kaçıştır..." Sewanee kısa -söylemek üzere olduğu şeylerin özünü düşünmesine yetecek kadar kısa- bir duraksamadan sonra devam etti. "Bak, insanlara bir şey vermek istiyorsan gerçeği ver. Onlara açık ol. Aşk romanları gerçek hayatı yansıtmaz, aşk Tanrı vergisi bir hak değildir, oyuncu olmak hayatı daha güzel kılmaz -aslında daha da kötüleştirebilir- ve sonsuza kadar mutlu yaşamak da saçmalığın daniskasıdır."


*****

Elektrik kesildiği zaman tekrar gelmesini beklerken olduğu gibi ümit dolu bir sessizlik yaşandı. Sewanee yine kağıt hışırtıları duydu.

"Beni dinle, bebek. Seni tahmin edemeyeceğin kadar çok takdir ediyorum. Ve çok seviyorum. Benim için bir şey yapmanı istiyorum."

"Ne istersen."

"Söz ver."

"Söz. Ne istersen yaparım."

"Güzel. Bir sonraki adıma geçtiğimde artık beni ziyarete gelmeyeceksin. Sen..."

Sewanee irkildi. "Neden..."

"İzin ver bitireyim. Ziyarete gelmek yok. Telefon etmek yok. Bunun bir parçası olmayacaksın."

"Neyin?"

"Sonumun."


*****


"Onca kalp kırıklığı ve kızgınlık içinde sessizce acı çekiyorsun, bu acıların yıllarca içinde kaynamasına izin veriyorsun ve damıtılmış acılar sonunda öfkeye dönüşüyor." Yanlarındaki kanala doğru baktı; su, öğlen sonrası dalgalarını yüzlerine sıçratacak kadar yakınlarındaydı. "Benim zorlandığım da buydu Swan. İyiymiş gibi rol yapan öfkeli bir adamı nasıl seveceğimi bilmiyordum." Sewanee'nin bir şey söylemesini engellemek için yüzüksüz sol elini kaldırdı. "Birlikte güzel bir hayatımız olmuştu. Hayat asla tek bir şeyden oluşmuyor. Ama sanırım ben onun teselli ikramiyesiydim. Ve öğrendiğim bir şey varsa o da şu Swancığım: Asla bir teselli ikramiyesi olma."


*****


"Yani kızgın değil misin?" Sesi umut doluydu.

Sewanee'nin bunu düşünmesi gerekiyordu. Kızgın mıydı? Pek çok şey hissediyordu ama öfke? "Hayır. Sana kızgın değilim. Artık değilim."

İtalyan ayı gözlerinde ışıldarken Nick'in ses tonu değişti. "Çok güzelsin."

"Nick..."

Nick başını eğdi. "Affedersin. Doğru, önce konuşmamız gerekir. Sonra da ayaklarına kapanacağım."


*****

"İnsan deneyip başaramayınca pişman olur. Ama ben biraz daha ileri gideceğim. Denemezsen, elinden geleni yapmazsan başarıp başaramayacağını asla bilemeyeceğin için asıl o zaman pişman olursun."

Nick gülümsedi. "Gerçekten müthiş dostum. Bak, haklı olduğunu kabul ediyorum. Ama yine de korkutucu."

"Ne olmuş yani? Korkutucu olması neden bu kadar önemli?" Nick cevap vermedi. "Niyetim seni sıkboğaz etmek değil Nick, ben..."

"Biliyorum dostum. Sadece aklıma iyi bir şey..."

"Çünkü pişmanlık hayatının sonuna dek peşini bırakmaz," diye söze karıştı Sewanee. Bir şey söylemek niyetinde değildi ama cevabı hissettiği an ağzından çıkıvermişti. "Evinden gitmeyi reddeden bir hayalet gibi."

Stu gözlerini kocaman açtı. "Neden gitmesi gereksin ki? Hayatınızı pişmanlıktan kaçarak sürdürebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Çuvallamaktan kaçarak?" Bir kahkaha attı. "Size bir spoiler vereyim: Hayat pişmanlıktır, hayat çuvallamaktır. Ama o hayalet gibi bununla yaşamayı öğrenirsin. Çünkü başarıyı önemli kılan başarısızlıktır."


*****

"Yaşamadıkça sonsuza kadar mutlu olup olamayacağımızı bilemeyiz diye az önce sen söyledin, şimdi de bu konuda garanti mi istiyorsun?"

"Garanti değil ama güvence gibi..."

"Seni aldatmayacağımın güvencesini verebilirim çünkü bu benim kontrolümde olan bir şey. Sadece eylemlerimi kontrol edebilirim, hayatı kontrol edemem." Nick enden dans etmeye başladı. "Neden hep en kötüsünü düşünüyorsun?"

Sesi yargılamaktan çok uzaktı.Sadece meraktan sormuştu. Sewanee için çekti. Geçirdiği kaza yüzünden? Babası yüzünden? Kendine güvensizliği yüzünden? Seç beğen al. "Çünkü... çünkü..." A-ha. "Çünkü bana gerçekmişiz gibi gelmiyor. Bir aşk romanı ağacından düşmüşüz ve yere inene kadar her temaya çarpmışız gibi geliyor."

Nick güldü. "Kar yüzünden mahsur kalmak."

"Tek gecelik bir ilişki."

"Yazışmalar."

"Kimlik karmaşası."

"Aşk üçgeni."

Sewanee kıkırdadı. "Bir dakikalığına."

"Galiba bu ikinci şans kısmında olduğumuz anlamına geliyor, değil mi?" Sewanee cevap vermedi. Nick parmaklarını açarak belini ve sırtını daha sıkı kavradı. Diğer elini parmaklarını Sewanee'ninkilere dolayarak göğsüne götürdü. "Bu senin için yeterince gerçek değil mi? Ne gerekiyor? Deux ex machina mı? Neye sahip olduğunu, neyi kaybetmek üzere olduğunu anlaman için anlamsız bir yanlış anlama yüzünden uyduruk bir kavga mı gerekiyor?"

Sewanee başını iki yana salladı. Bu bir June French romanı değil. Tekrar bir araya gelmek için dramatik bir şekilde ayrılmaları gerekmiyordu. Sadece dans etmeyi öğrenirken birbirlerinin ayağına basmamak için ellerinden geleni yapan iki insandılar. 

Çellocu şarkıyı bitirdi. Bir an için ayrılıp beğeniyle alkışladılar. Kadın yeniden çalmaya başladı.

Tekrar bir araya gelmeden önce Sewanee, "Bunu bir aşk romanıyla karıştırmadığımızdan emin olmak istiyorum," dedi.

"Karıştırmıyoruz. Kendi kitabımızı yazabiliriz. Gün gün, sayfa sayfa."



 

 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın