11 Mart 2024 Pazartesi

0 ALINTILAR // Axie Oh - Denizin Altına Düşün Kız

 



  Kitabın yorumu için tıklayınız!






"İnsanlar anlayamadıkları şeyleri açıklamak için efsaneler uydurur."

Bakışlarını kaldırdı. Gözleri denizin en derin yerleri gibiydi; soğuk ve bilinmez. Gözleri düşüncelerini saklama konusunda maskesinin yüzünü saklamasından daha iyi iş çıkarıyor, diye düşündüm. 

"Ama ben sana açıklayabilirim," diye devam etti. "Haklının acı çekmesinin sebebi tanrıların öyle istemesi değil, kendi şiddet eylemleri. Ormanları ve tarlaları yakan savaşlar çıkarıyorlar. Kan dökerek nehirleri ve pınarları kirletiyorlar. Tanrıları suçlamakla toprağın kendisini suçlamak arasında bir fark yok. Düşmanını bulmak için aynaya bakman yeterli."



*****

Shin'in sesi alçaktı, sözleri tıpkı Deniz Tanrısı'nın salonundayken olduğu gibi acımasız ve soğuktu. "İnsanlar kararsız ve vahşi yaratıklar. Kendi ölümlerinden korktukları için savaşa giriyor, büyümesi yıllar alan şeyleri saniyeler içinde yok ediyorlar."

"Ölümün gölgesi hep üstlerinde olduğu için," diye karşılık verdim. "Ölüm sabırsız davranıp da evlerine girdiğinde ve çocuklarının nefesini çaldığı için onları suçlayabilir misin?"

"Suçlayabilirim," dedi. "Tıpkı senin, insanların aptallıkları yüzünden tanrıları suladığın gibi."

"Peki ama bunun bir döngü olması gerekmiyor mu? Tanrıları insanları korur ve insanlar da tanırlara dua edip onları onurlandırır."

"Bu tam da dünyanın onların etrafında döndüğünü düşünen insanlığın bakışı. Nehirler sizin için, gökyüzü sizin için, deniz sizin için... Siz dünyanın birçok parçasından sadece birisiniz ve bana sorarsan hepsini bozan parçasısınız."



*****

"Bak, Shin," dedim gülümseyerek. "Ruhunu buldum."

Avucumu kaldırdım. Tam ortasında üzerine nilüfer çiçeği oyulmuş bir taş duruyordu. 

Bir süre hiçbir şey demeyince acaba onu gücendirdim mi diye düşündüm. Ama sonra elini uzatıp parmağını taşın ve benim açık avucumun üzerinde gezdirdi. 

"Bir dağ kadar büyük yahut bir ay kadar parlak olmayabilir," dedim Shin gözlerini gözlerime çevirince. O koyu gözlerinin karanlıklarında yürek burkan, kırılgan bir bakış vardı. "Ama onlar kadar güzel çünkü senin ruhun. Güçlü, dirençli ve kararlı. Ayrıca inatçı." Hafifçe güldü. "Ve değerli, tıpkı senin gibi."

Shin nefesini tuttu.

Kalbim göğsümde acı verecek kadar hızlı atmaya başladı. "Ee?" dedim elimi kaldırarak. "Kabul edecek misin?"

Ama Shin taşı almak yerine elini benimkinin üzerine koydu, taş avuçlarımızın arasında sıkıştı. "Eğer alırsam," dedi, "bir daha asla geri bırakmam."



 

 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın